chp'ye yakınlığı ile bilinen özlem gürses gözaltına alındı. Detaylar henüz yansımazken, muhalif gazeteciler üzerinde erdoğan'ın nefesi dikkat çekmektedir.
geçtiğimiz günlerde fatih altaylı ve nevşin mengü de gözaltına alınmışlardı.
Bir ülkede hangi görüşten olursa olsun gazeteciler şayet yaptıkları haberler nedeniyle tutuklanıyorsa o ülkenin yöneticileri fena halde pisliğe bulaşmıştır.
Diğer türlü verilemeyecek hesabı olmayan, maddi birikimini rahatça açıklayan hiçbir politikacı haber ne olursa olsun Korkmaz ve gazetecilerin tutuklanmasını istemez.
Şimdi birileri onlar hain vs diye yazacaktır, eksileyecektir onlara da sadece düşünmeleri için bir sorum olacak. Deniz Yücel için Erdoğan ben olduğum sürece hapisten çıkamaz demişti. Oysa dün Merkel ile Binali görüştü ve bugün Deniz serbest. Kimse de eskiden söylenen asılsız iddiaları yazamadı. Neden?
hakaret etmeyi, ülkeyi kaosa sürüklemeyi ve sadece hükümet düşmanı olmayı kendne görev bellimiş insanların kanun tarafından tutuklanmasına karçı çıkanların rezil durumudur.
şamil tayyar'a açılmış bir sürü dava var ama biz bunları hiç bilmeyiz çünkü o postalvı değil.
ikinci cumhuriyet'e uyum sağlayamayan yazar çizerlerin şu veya bu yolla tasfiye edilmesidir. kimi tutuklanır, kimi vurdurulur, kimi döndürülür..
(bkz: tayyip erdoğan'ın lenin'i doğrulaması)
insanlar olayları objektif düşünemiyorlar hep aynı sözcükleri, cümleleri tekrarlıyorlar. Öncelikle akp hükümetinin tutuklamalarla ilgisi yok hepsini yargı veriyor. Sanki savcı öz erdoğandan liste alıyor ve insanları tutukluyor. Bu tutuklanmaların hepsinin bir nedeni var. Bir sürü telefon kaydı çıktı insanlar ülkeyi bölmek istiyor ve bunu yapmanın en önemli yoluda basın. Siz bu hainleri bulmak için bu gazetecilerin, yazarların arkasındaki şerefsizleri çıkarabilmek için bazı tutuklamalar yapmak gerekir fakat her tutuklamaya basın özgürlüğü diye feryat ederseniz o zaman bu düzen hiç değişmez ve statüko devam eder.
Biliyorum çok eksi alacağım ama bir düşünün dediklerimi.
türkiye'nin başka ülklere model olup olamayacağının tartışıldığı bir dönemde bizzat abd büyükelçisinin de katılımıyla yürütülen bir kampanyanın parçasıdır. bu kişiler suçlu da olabilir, suçsuz da...ama bana kalırsa birileri savcılara bir zarf atmış ve savcılar da bunu yemiştir. amaç, işte türkiye'nin bu model oluşunu tartışmaktır. abd'nin ısrarla bu olayın üstüne gitmesinin tek açıklaması da budur. yoksa dünyanın her yerinde gazeteciler tutuklanır ama abd'nin onlar için her zaman gözyaşı döktüğünü söylemek mümkün değildir.
hükümet'in işin içinde olduğunu da sanmıyorum. ama hükümet elini çabuk tutup bu, boş beleş tutuklamaların önüne geçmelidir. istediğin kişiyi istediğin zaman çağır, sorgula...fakat tutuklama ve sabahın köründeki baskınlar gereksizdir. bu iş en çok hükümete zarar verecektir. aslında ortaya saçılan ergenekon belgelerine bakınca, bu iş tam da onların istediği türden...
tutuklanan gazeteciler, yıllardır türkiye'de yaşanan ideoloji katliyamını sadece seyreden ve kendi kuyruklarına basıldığında inleyen gazetecilerdir. Bunun anlamı onların muhalif gazeteci oldukları için içeriye alınması gerekliliği değildir. Bu ülkede özgürlük varsa bunun en net göstergesi basın özgürlüğünün olmasıdır. Ancak öylesi bir durum var ki AKP ile kemalistler arasında tek taraflı bir savaş yaşanmakta. AKP = faşizm en doğru eşitlikse, aynı eşitlik Kemalizm = Faşizm için de geçerlidir. Olay neredeyse polis, asker savaşına indirgenmek üzeredir ve bu olursa hepimiz yanacağız. AKP faşist tutumunu her daim gözler önüne serdi ve ergenekon davası güvenilirliğini çoktan yitirdi. Bu iki grup birbirini yerken aynı zamanda bizi de yiyecekler.