akp hükümetinin faşist yönetimine büyük bir örnektir. akp'ye muhalif olan ve aydın düşüncelerini kalemlerine aktaran gazetecilerin teker teker tutuklanmaya başlamasıdır. bu insanların tek suçu, rte gibi düşünmemesidir. insanın bu ülke nereye gidiyor diye haykırası gelmektedir.
emin çölaşan yılmaz özdil bekir çoşkun
bu isimler kadar muhalif gazeteci piyasada bulamazsınız. her yazıları her sözü akp aleyhinedir. ama daha tutuklananı göremedim.
hükmü batıl olan cümledir. zira gazetecilerin muhalif oldukları için tutuklandıkları kanısını içinde barındırır. derin bir sistem çökmekte ve sac ayaklarından bir olan medyadaki piyonlar tutuklanmakta. hiçbir suç işlemediği halde tutuklanma, idam edildikten sonra yargılanma dönemi 80 yıl öncesinde kaldı. ara ara hortladı ama bunu yapabilme kabiliyeti ve insafı olan zihniyet şimdi muhalefette.
Ne şekilde sonuçlanacağını tarifi mümkün olmayan kaygılar ve derin kederle beklediğim olaylar zinciridir.
tarih bunları nasıl açıklayacaktır gelecek nesillere,
osmanlı imparatorluğunun çöküşünü okurken, koskoca toplumun o kadar fakirlik, sefalet, şiddet, vatanın satılması ve siyasi entrika arasında nasıl kör edildiğine, nasıl yok olup yittiğine, nasıl herşeyini kaybettiğine şaşarak bakakalmıştım.
sanırım yine aynı şeyler olmakta ve ben anladım nasıl olduğunu.
bu isimlerin ergenekondan yargılanmasını normal buluyor ve emin çölaşan, bekir coşkun falan diye rasyonelleştirmeye çalışıyorsanız, tebrikler, siz de mükemmel bir iktidar yalakası koyunsunuz, istediğiniz de bu değil miydi?
"hala dışarda muhalif olanlar var öyle demeyin" diye yanlışlanmaya çalışılan iddia. lakin olay, cemaatin gizli yanlarını ve devletteki örgütlenmesini deşifre edenlerin illa ki bir şekilde suçlanmasıdır. bu yüzden, belgelerden ziyade sözlerle muhalif olan bekir coşgun, emin çölaşan daha tutuklanmadılar, ama sadece işlerinden kovuldular. bu da az gelmiş akp sempatizanlarına demek ki.
gözlerimizin önünde gerçekleşen vakıa. akp sempatizanlarının, hemen olayı karara bağlayarak sözkonusu gazetecileri darbeci ve ergenekoncu iddia etmeleri de hiç şaşılacak şeyler değil, onlardan bunu istiyorlar, elleri mahkum verecekler. onlara göre gerçekten biri telefonla helikopter düşürmüş, bir diğeri yıllarca uğraştığı derin devlet ve örgütlerin üyesidir. bu böyledir, çünkü akılları düşünmeye değil, biat etmeye programlı.
birileri şiir okuduğu için tutuklandığında hukuk, hakim, savcı, adalet...bıdıbıdıı... ne idüğü ve yaptığı belirsiz iki çapulcu tutklanınca faşizm, despotizm, siyasal hukuk, guguk...bıdıbıdıııı...
zt:"muhalif sözde gazetecilerin teker teker tutuklanması" şeklinde olması gereken başlık.
yukarıdaki entrylerde bazı gazetecilerin adları verilip, bunlar da muhalif, ama tutuklanmadılar, demek ki böyle bir şey yok gibi bir mantık yürütülmüş. evet bu gazeteciler şimdilik tutuklanmadılar ama muhalif olmanın bedelini çok daha önceden ödemişlerdi.
emin çölaşan, yanılmıyorsam 20 yıl çalıştığı hürriyet'ten 2007'de ayrılmak zorunda bırakıldı.
keza bekir coşkun, önce habertürk'e, ardından da cumhuriyet'te buldu kendini.
yılmaz özdil ise, sabah gazetesi tmsf'ye geçince çalıştığı gazeteden şutlandı.
yani bu isimlere dokulmadı değil. kaldı ki kaç kere başbakan, hem bu hem de diğer muhalif gazetecileri atması için miting meydanlarından patronlara seslendi. halka da o gazeteleri almayın dedi. bunları da unutmamak lazım.