canlı yayına bağlanan muhabir arkadaşımızın arkadasındaki kuru kalabalık. bu tarz canlı yayınların büyük kısmında arkadaki kalabalığın oluşmasını o muhabir arkadaşımız sağlar. maçlarda ya da kutlamalarda muhabir mikrofonu "halk"a uzatır, görüşlerini alır; halk da tezahürat yapar. bazı yayınlar da "olay yeri" yayınıdır. patlamanın hemen sonrasında, şehit ailesinin evinin önünde, sapık katilin duruşma salonunun bahçesinde de bu kalabalıktan insanlar muhabirin arkasında kameraya garip bakışlar atar, yanındakileri ite kaka kamera önüne geçmeye çalışır ve en komiği de -trajikomik- en trajik, en facia olaylarda dahi eline cep telefonunu alıp "şu an televizyona çıkıyom, beni görüyon mu" diye sağı solu arayıp durur ve salak salak sırıtır.
elinde telefonla alel acele tanıdık, eş, dost, arkadaşı arayan ve:
-muhsiiin şovu aç la şovu çabuuuk, bak el sallayom haaa, hhuehebuebehurehue
şeklinde tüm tanıdıkları haberdar eden ve sanki limandan bir gemi uğurluyor gibi sürekli el sallayan kalabalıktır,
aralarda zürafa gibi boynunu uzatanlarda mevcuttur.
vakti zamanında muhabirlik yapan bir şahsiyet olarak şunu söylemeliyim ki kamera gören her insan muhabirin arkasına doluşmuyor.
bunu sağlamak için muhabirin insanlara uzun uzun dil dökmesi gerekiyor. varoşların tam ortasında görev yapan muhabirin işi pek zor olmasa da genel olarak zordur bunu başarmak.
o muhabir eli öpülesi muhabirdir. bunu hiç başaramamış bir muhabir olarak * aferin diyorum muhabir kardeşime.
Genelde kameraya el sallamak suretiyle eş, dost, akraba ve tanıdıklara selâm gönderirler. Bir yandan telefonla birilerini aramaktadırlar. Canlı yayına çıkmış olmak çok önemlidir.