veterinere götürdük iki kuşun da erkek olduğunu ve yinede bu kuşları ayırmayın yoksa ölürler dediğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık .
o gün bir multi vitamin ilacı alın iyileşirse düzelir dediler.
biz de aldık sonra besledik ilk hafta her gün suyunu değiştirip suyuna 10 damla ilaç damlattık.
daha sonra 2. hafta 2 günde 1 suyunu değiştirdik. (veteriner bize bunu söyledi).
neyse biraz gaga çıkar gibi oldu en azından kanatmıyordu gagasını . daha sonra mantardan olsa gerek gagasını iyileştirmedi sadece bir tortu olarak orada durdu. ama kendi kendine besleyebiliyordu artık.
bu bizi mutlu ediyordu ama daha dün kafesinde tüneğinde koşturan hoplayan hayvan soğuktan mıdır nedir akşam hastalığı arttı . tüneğinde çok uyuyordu sonra sabah kafesin köşesinde halsiz halsiz dayanmış nefes alıyordu . derken ara sıra çırpınıyordu ve bende yemlikten yem döktüm o da yiyemedi hali yoktu ve elime aldım bir yemi parmağımda yem uzattım yemedi ağzına attım yutamadı zaten kafesin köşesinde kanatları aşağısında duruyordu duruşundan belliydi. yem tanesi ağzında duruyordu elime aldım ve veda etmesini bekliyordum. uzun uzun belki yarım saat bakıştık ara sıra kafasını yukarı kaldırıyor çırpınıp koşturuyordu . onu elime alıp ağzındaki yemi yutamayışına üzüldüm.
o andan itibaren allah a çok dua ediyordum allahım onun canını alacaksan acısız al onun bu hayatta çok derdi vardi çok sıkıntı çekti onu bari son anında rahata ulaştır allahım dedim.
daha kuşcudan almadan dişisi ölmüş bir acı çekmiş sonra gagası uzun kolay yem yesin diye kuşçu gagasını kesmiş gagası kanamış ve sigara basmış yarası dursun diye. oradan tarifsiz acı çekmiş ve bize geldiğinde hiç ötmediğini belirteyim, belki dişisini unutamadı belki de başka sorunu vardı sadece youtube dan açtığım dişi kuş videosuna öterdi ve başka ötmedi evimizde. zaten solunum problemi vardı gaga delikleri deforme olmuş kesilince gagası yarımdı geldiğinde mantardan ve gaga taşından iyice bozuldu düştü gagası sürekli kanardı zaten en sonunda buraya yazdım iyileşmeyince ve gagası kanayınca gözünün etrafı yüzü kan olurdu. yeşil kuş onu böyle temizlerdi . gagasıyla kanlı tüylerini diliyle ıslatıp nazikçe temizlerdi.
ne zaman kanamışken yem yemeye çalışsa yem gagasına yapışırdı bu yüzden yemi rahat yiyemezdi ağzına alabilse gagası olmadığından ağzının içinde çevirip yutardı. zor beslenirdi bu yüzden yeşil kuş yem yiyip gagasına kusardı öyle beslenirdi.
mavi kuşu yeşilden ayırıp yan odaya koyduğumuzda birbirlerini öterek ararlardı. ne zaman şarkı açsam yeşil kuş ötüp mavi kuşa kur yapardı. 2 gün önce ve dünde yeşil mavi kuşun üstüne çıkardı sanırım çiftleşmeye çalışırdı. kardeşim mavi kuşun çok bağırdığını ve yeşil kuşun maviyi öldürmeye çalıştığını söyler ama ben pek inanmam biz bu kuşlara kuş evi almıştık yeşili dişi sanırdık. ama veterinere götürünce anladık meğer ondan yumurta bulamazdık . konudan çok uzaklaştığımın farkındayım lakin çok dertliydi kuşumuz. onu nisan ayında almıştık ve ben sürekli elime gelsin diye alıştırmaya çalışırdım ikisinide.
ya işte öyle pek bir anımız yoktu ama kalbimizi gizli gizli fethetmişte haberimiz yokmuş.
o son anlarında dua edip gözlerimden yaşlarım dökülürken ona baktığımda hayatımın vurgununu yemiştim belkide çaresizce bekliyordum veda etmesini. o çok acı çekmiş bir erkekti. o hayata çok iyi direniyordu. gel gör ki iste o an zayıflamış kilo vermiş ve ağzından nefes alıp verirken çıkan ses bile çıkmıyordu. artık nefesini bile zor alıyordu. ve son anlarında kafasını indirdi elindeyken ciğerlerinde nefes alıp verdiğini hissediyordum. derken artik hissedemiyordum küçük akciğeri o an parmağıma baskı yapmıyordu zaten son anlarında kalbi hızla çarpıyordu ne olduysa bir anda oldu ve nefes almayı kestiği an kanatlarının ucu başının altı büyük ihtimalle kalbi hızla ama hiç olmadığı kadar titredi öyle hızlı attı ve veda etti. o an yavaş yavaş bedeni kendini saldı ve artık hiçbir yeri kıpırdamıyordu. o çaresizlikle ettiğim dualar kabul oldu mu bilmem ama pek acı çekerek ölmüşe benzemiyordu.
kim bilir onun yaşadığı acıyı .
her şey bir yana o kadar derdim sıkıntım olsa ben intihar ederdim ama o biran olsun kendini salmadı daima dik durdu. tüylerinde idrar kokusunu andıran bir koku vardı belki de hastalık kokuyordu onu balkona koydum ve elimi sabunla yıkadım ama kokusu çıkmıyordu işte burdan anlayacağım üzere onu hiç unutamayacaktım .
bu resimlerde sürekli bana onu hatırlatacak . içimi burktu da gitti ben onu unutamadım artık çok yalnızım .
13 yılın ardından mutlak sondu elbet ama insan üzülmeden edemiyor. bir aile ferdinin ölmesi gibi bir şey. eve gelip anahtarı kapı deliğine soktuğum an geldiğinizi anlayan ve neşe içinde öten bir hayvan haliyle ailenizden biri haline geliyor.
3 tanesi muhabbet kuşumun üçü de öldü. bazı insanlara canlı hayvan yaramıyor sanırım. artık almıyorum canlı hayvanı evime. onlara da yazık bana da bir sürü üzülüyorum artlarından.
edit : canlı hayvan almıyorum derken beslemiyorum artık evimde demek istedim. güzel bi espriyle karışık uyarı alınmıştır.
bir aile fertinin ölmesi gibidir. diğer hayvanlara pek benzemez bu konuda. sesiyle hep buradayım der ve ölünce sabahın köründe ötmesini bile özlersiniz.
Yeni ağır hastalıktan kurtuldu, neredeyse bütün tüylerini döktü. O zaman bile kendimi hazırlayamadım ölümüne. Şimdi ölürse ağlarım bu koca adam halimle. Hüngür hüngür ağlarım çocuk gibi vallahi. Yaşlandı artık daha kaç sene benimle olur bilemem, ama sonuna kadar beraberiz.
Cok agır travmalar yaratır hiçbir zaman aklınızdan çikmaz kondugu yerler, çikardigi sesler, ilk mistik değisi, ilk opucugu, sictigi bok bile akliniza gelir ve sonra bir daha kuş beslemeye cesaret edemezsiniz besleniz de ölen kus hep aklınız da olur.
onunla muhabbet edemesende arkadaşın ölmüş gibi oluyor. küçükken dedemlere gittiğimde orda canım çok sıkılırdı tek eğlencem dedemin muhabbet kuşuydu. öldüğünde 3 günlük yas ilan etmiştim.
dun basima gelmiş olan olay 5 yasindaydi. ona oğlum gibi baktim. yuvasina bir değil iki dişi saldim. ama s.kmedi. o seksten çok disari cikip kahvaltimizin , abur cuburumuzun üstüne konarak bize huzursuzluk vermekten ve kulaklarimizi didiklemekten zevk alirdi. son 1 senedir hastaydi kafesininin kapisini actigimiz gibi ucan kus kafesinin bir köşesinden ayrilmiyor ve sürekli beyaz siciyordu. ne ilaç ne veteriner çözüm olmadi. 30 liralik ilaçlar aldim iyi gelmedi.kendim için bi ilaca o kadar para vermisligim yoktur. sonunda dun vefat etti. çok üzülüyorum. allah rahmet eylesin çok alismistim. şimdi kim benim kahvaltimin içine edecek..
çoğu insanın ölümünden daha çok acı verebilen olaydır. bahçede yakaladığım can dostum cankuşum bu sabah öldü. kimse derdini anlamaz belki umursamaz bile. 'ulan üzülme sana kuş mu yok. gider yenisini alırız' diyenler olur. git bi yasin oku diye alaya vuranlar olur. oldu. problem bende mi diye düşünürsün. ben mi çok üstüne gidiyorum. küçücük hayvan. neyine üzülüyorsun.
bekle öyle. üzülürsün işte. bi avucuna konsun, uçunca da üzülürsün. bi yuvasına girsin hele, hemen çıksın istersin. omzuna konsun da yakanı dimdelesin diye beklersin...çok
üzülürsün çok.
muhabbet kusun kacmasi muhtemelen ölmustur. teyzemin basina gelen olay 1ay oldu hala agliyor. Kanadini telefonun arkasina saklamis bakip bakip huzunleniyor . Guleyim mi aglayayim bilemedim.