insanı evden biri ölmüş gibi üzen olay.bazı hayvanlar sizinle dalga geçebilir sakin olup oradan uzaklaşmalısınız.evet az önce başıma geldi.
dışarı çıkmıştım, eve geldiğimde kuş tüylerini kabartmıştı ve ishaldi, hiç hareket etmiyordu.hemen arabaya atlayıp pet shop a gittim; ishal ilacı aldım.geldiğimde ayakta duramıyordu.ne yapacağımı şaşırdım şırıngayla ağzına su vermeye çalıştım olmadı.titremeye başladı, kendi kendine çırpındı o an başımın üstünden kaynar sular iner gibi oldum, çaresizliğin ne demek olduğunu işte o an anladım, bir kaç saniye sonra öldü.daha bir saat önce söverek kağıdını değiştirdiğim hayvan öldü.işin garip tarafı hiç bir hastalık belirtisi yoktu.bir kuşa bakamadım ona yanıyorum.
az önce annem ağlayarak söyledi. iş yerinde ne yapacağımı şaşırdım. ölmesin diye dua etmiştim bir sürü ilaç almıştık ama olmadı çapkın bizi bıraktı. cicikuş cicikuş diye kim ötecek şimdi . yok arkadaş daha da kuş almam.
az önce başıma gelendir. uzun zamandır entry girmiyorum son girdiğimde de fotoğrafı var zaten. bir saat önce ordan oraya uçan yaramazlık yapan kuş ölüverdi avcumda. hasta değilken ölmesi mi yoksa avcumda ölmesi mi daha çok acı veriyor bilemiyorum. bir haftalık tatilde bile özlediğim kuşum olmadan ne yapacağım şimdi? keşke yine olsa da parmaklarımı ısırsa.
Bugün başıma geldi. Bize alışsın diye çok uğraşmıştık yabaniydi başlarda. Sonra o kadar aileden biri oldu ki şu an kafesinin durduğu odaya giremiyor kimse.
Ne bileyim Biber ya çok ilgilenemedim seninle dersler , okul derken ama yokluğun fena koydu bana hacı. Pınar bayağı ağladı haberin olsun , annem ağladı lan annem! Babamı sorma zaten emekli adam bütün gün seninle konuşup dururdu evde... inleme seslerini duyduğunda gelip bakıverseydi belki sen yine akşam yemeğinde kafesin tepesine çıkıp bizi izlerdin , marul yedirirdik sana limon tadı gelince hapşırık sesi çıkarırdın acayip acayip , gülerdik falan. Annem kafesini her temizlediğinde söverdi sana "Bu kadar b.k nerenden çıkıyor" diye. Sende haklısın ev buz gibi ısıtamadık seni bir türlü önceki kuşumuz da böyle ölmüştü. Hata bizde galiba bir kuşa bakmayı beceremedik.
Bu arada Pınar başka kuş almak istemedi senin yerine başka bir Biber koyamazmış , bilmiş ol...
gün boyu hareketsiz, kanatları düşük bir şekilde durmuştu beyaz kanatlı mavi gövdeli muhabbet kuşum, yatarken son kez baktım, sabaha öleceğine emindim fakat kalktığımda hayattaydı,''herhalde bir kaç saat içinde ölür'' diye düşünerek okula yol aldım. dersteyken telefonum çalmaya başladığında bakmadan tahmin ettim, arayan kardeşimdi,''öldü abi'' dedi ''tamam'' dedim,''babam atabilirse atsın yoksa ben atarım gelince'','peki' dedi kardeşim. kapattım telefonu.
eve geldiğimde iik kafesime baktım boynu bükük bir şekilde yerde yatıyordu, allah ruhlara bir güzellik veriyordu, yaşarken çok şirin olan, sempati duyduğun vücut ruh gidince itici oluyor, dokunmak bile garip geliyordu insana. elime eldiven geçirdim, kafesini çıkardık, ilk başta cansız vücuduna dokundum zira direkt alamadım elime, dokundum, dokundum, kanadına dokundukça kanadı hiç hareket etmiyor bütün vücudu oynuyordu, donmuştu....
alışmaya başlayınca kavradım kuşu, yalnız bir sorun vardı ayağı kafesin altından tutunup donmuştu, hafifçe çektim bıraktı kafesi, yüzüne bakamadan poşete koydum lakin poşete koyunca yüzü bana döndü, gözünde ölümü gördüm, kardeşim görmesin diye hemen kapatıp kapadım poşetin ağzını, bilinçsizce eldiveni çıkartıp poşetin içine attım, ölü vücudunun üstüne eldivenin toprak gibi kapandığı aklıma geldi, üzüldüm acaba canı acımış mıdır ki??? ikinci poşetinde üstüne geçirdim içine de koku attım ki olurda çöpçüler geç gelirde kokarsa köpekler kokudan bulamasın diye. çıktım kapıdan elimde ölü kuşumu taşıyan poşetle gittim attım çöpe.
****
yaradılıştan yeteneksiz bir kuştu, uçarken sağa-sola çarpar, paytak paytak yürür, yanına yaklaştığında tedirgin olur kaçacak yer arardı ayrıca tedirgin olduğu kadar da soğuktu, ne bir kere elime ne de omzuma konmuştu. son defa gördüğümde vidaları gevşemiş gibi duran kanatlarıyla 'gideceğim' diyordu bana ' eğer illaha ki gideceksen şimdi git ' dedim,' zira eğer alışırsam çok canım yanar',' peki öyleyse gidiyorum, hoşçakal 'dedi, belki de bu yüzden çok üzülmemiştim gidişine zira henüz alışmamıştım ki ben ona...
****
eve girip odama doğru yol aldım, bir kaç aylık arkadaşının ölüsünü poşete koyarken bizi izleyen beyaz kuşum giderken bıraktığım yerden bana bakarak içi acımışcasına ötüyordu, nerede arkadaşım dercesine ötüyordu, ben alışmamıştım ama o alışmıştı, içim acıdı...