sokakta kargaların kadını olurlar. minicik serçelerden dayak yerler. güvercinler şans getirmesi için değil kıllıklarından gagalarına sıçar. hansel ve gretel gibi ekmek kırıntısı koyarlar aslında eve geri dönebilmek için ama dayanamayıp sonradan yedikleri için geri de dönemezler. sonunda bu hazin hayata dayanamayıp bi kedinin önüne atlamak suretiyle intihar ederler.
belki her akşam uğradığı bir pub vardır. dostlarıyla laflayıp, iki arpa atıp hatta bazen kaçamak yapıp kalamar kemiği kemirip geliyordur. olamaz mı? sonra hep aynaya bak, hep aynaya bak delirir canım insan... kuş yani. hele de çiftseler, bütün gün karı dırdırı. ya da tekse belki de kocaya kaçıyodur*.
Annenizin temizlik yaparken deterjan kokusu çıksın diye odanın penceresini açması sonucunda ortaya çıkan durumdur. Akşam hava kararana kadar kimse kuşun kaçtığını fark edemez. Annenizin bu duruma cevabı: "Oğlum kafesin kapısını neden açık bıraktın" olacaktır (Kafesin kapısını açan da annedir aslında). Suçlu her zaman siz olursunuz.
bu olay yaşanmadan önce evde böyle bir muhabbet geçer:
+hanım şu kuşu cam, pencere açıkken salma diye kaç kere söyledim sana?
-bir şey olmaz o bize alıştı kaçar mı hiç.
çok kez girişimleri oldu ama hep başarısızlıkla sonuçlandı neyse ki. gerçi mıncırmaya çalışırken elimizden kaçıyor ama suçlu o, kim reddeder lan bu kadar ilgiyi.