küçük çocukların eline verilmemesi gereken mahlukat.
zira boğazını fazla sıkınca, ölebiliyor. (!)
sonra doğru çöp tenekesine..
gece gece aklıma düştün yine, boncuk.
katilim lan ben. ühühühüh..
çok duygusal bir hayvandır. efendim şöyle ki, bir muhabbet kuşunuz vardır ve evde konsolun üzerinde duran kuş şeklinde bir biblonuz. kuşunuzun en samimi arkadaşı olmuştur o biblo. hergün onun yanına konup cık cık cık hep anlatır. yine böyle cık cık anlattığı bir günde yanlışlıkla o bibloya çarpıp düşürmüştür ve haliyle biblo kırılmıştır. "vay ben onu niye düşürdüm" diye biblonun kırılmasına içlenen muhabbet kuşunuz kendisini o duvardan, o duvara çarparak ayşen guruda'nın deyimiyle kendini intihar etmiştir. ya işte böyle duygusal bir hayvandır.
her daim omzunuzdan ve başınızdan ayrılmayan köpekten eğlenceli, sevimli ötesi ve pis trip yapma potansiyeli bulunan uçan gübre makinası. sahibinden devamlı ilgi bekleyen, yediğinize ve içtiğinize devamlı ortak olan bir karakteri vardır.
gereken ilgiyi göstermediğiniz takdirde yüzünüze bakmaz, döner arkasını uyur. devamlı konuşun, tırnak ve gaga bakımını ihmal etmeyin. kağıt ve cinsleri en sevdiği uğraşısıdır, gagalamasını önlemek için ortada dergi, kitap tarzı eşyaları ortada bırakmayın. yemliğini ve suluğunu devamlı kontrol edin. ekmek poşetinde ona verilecek yarım saatlik krallık onu kendine getirip içgüdülerini harekete geçirecektir. sonuç olarak asla ilgi esirgemeyin ve elmayra gibi aşırı sevgi gösterilerinde bulunmayın. gerekenleri yaparsanız çok ama çok eğlenirsiniz.
olası üşütme durumunda kendi vücut ısınızla iyileştirebileceğiniz sevimli canlılar.*tabi iyileştikten sonra sizin inadınıza yapar gibi kafesindeki tüyleri tek tek atması durumunda iyileştirdiğiniz için pişmanlık duyulmasnız cabasıdır.
bugün itibariyle, kafesindeki aynasında ters şekilde hareketsiz durmasıyla öldüğünü anladığımız, peçeteyi kefen yapıp bir ağacın dibine gömdüğümüz, aileyi yasa boğan kuş türü.
"her canlı birgün ölümü tadacaktır" sözünün sadece insanlar için olmadığını daha iyi anladığım canlı...
ailenin bir ferdi gibi olmuştu, yenisini alır mıyız bilemiyorum, allah rahmet eylesin.
mükemmellik sınırlarında gezinen, cillop kuş türü. ayak fetişisti olmaları, sümkürme, hapşırma, osurma vb yansıma seslerine olan zaaflarıyla tanınırlar. hafif ürkmüş bir durumdayken aşırı sevimli olmaktayken -ki o yüz hatlarıyla aksi düşünülemez-, kabarıp zeki müren'e benzediklerinde ise insanda uğraşma, sataşma, meydan okuma hissiyatı uyandırırlar. kendinize hakim olmadığınız sürece ısırma refleksinize engel olamayabilirsiniz.
cift olunca konusmaz onlar diyenlere inat, konussunlar diye karsilarinda maymuna dondugum kus turu.
bugune kadar beslediklerimden gordugum kadariyla, erkek olanlar daha uyumlu ve akli basinda. disiler ise dirdirci, uyumsuz, abuk sabuk yerleri kemiren, hic yoktan car car bagirmaya baslayip erkegine kafeste kacacak delik aratan deliler iste.
Çok sevdiğim ama uykuma düşkün biri olduğum için sabahın köründe ciyaklamaları beni deli etmelerine yetmiştir ve tabi bir de ısırmaları,elime gelmemeleri gibi etkenlerde var.Bunlara rahmen severim kendilerini
papağangillerden, asıl yurdu avustralya olan, yurdumuzda da kafeslerde beslenen, basit bazı sesleri ve kelimeleri taklit edebilen, eşine çok düşkün, sarı, yeşil ve kül renginde tüyü olan, uzun ve sivri kuyruklu bir kuş (melopsittacus undulatus)*.
adı muhabbet olmasına rağmen en çok muhattapsız bırakılan garibimdir. çoğunlukla bir ömrü tek başına geçirmek zorunda bırakılırlar. ha bir de öldükleri zaman çok özlenirler be.
-maviş naber?
+ne olsun anuna koyim ötüp duruyoruz
-rakı içelim lan akşama
+olur beyaz peynir de alıver
-muhabbet ederiz
+tabi oğlum benim türüm bunu gerektiriyor..
biraz üzerine düşmekle harikalar yaratan,çiftleşme mevsimlerinde parlak gördüğü herşeye yüzük,tesbih vs. ihtiyacını gidermek amacıyla saldıran,beslenesi, marul yerken seyredilesi şirin mi şirin bir hayvandır.
yukarı bakacakları zaman kafayı yan yatıp, öyle bakar bunlar.
bi de sıçılmış bir çeneleri var. sabahın köründe, daha gün ışığını görür görmez vıcır vıcır başlıyorlar konuşmaya. nası bir muhabbetse artık.
yalnız kuş deyip geçmemek lazım akıllı olanlarına denk geldim ben belki de, herif resmen gagasıyla kafesin kapısını açıp, çıkıyordu eller arkada. o yüzden kafesin kapağına mandal takıyorduk, çıkmasın diye.
aynı mantıkla dişi olanı da bir gün kaçtı gitti zaten.
deep not:
dişi kuşun kaçıp gitmesine, annemin yorumu; " kuşun da *rospusu oluyormuş" şeklindeydi. günlerce gülmüştüm. o gün de kuşun banyosunu takmıştı annem. banyo dediğim de plastik bir aparat yani kafesin kapağına takılan. bu yıkandı, süslendi sonra da kaçtı. annem de sürekli "*rospu kuş" dedi durdu arkasından.