muhabbet kuşu ölünce ağlayan çocuk

entry36 galeri0
    35.
  1. ben küçükken zar zor annemi ikna edip, annem hayvanları sevmiyor, almıştım bir tane. 2 sene sonra öldü ve onunla aramda çok tuhaf bir bağ vardı.

    arkasından 8 ay ağladım. hâlâ içim titrer.

    insanları bu kadar sevmememin sebebi bu sanırım. sevilecek yanımız yok.
    3 ...
  2. 34.
  3. kuşu öldüğü için ona taziyeye giden peygamber efendimiz (s.a.v.)'i akıllara getiren olay. iç burkar tabiki, ortada bir çocuk masumiyeti var, basit değil.
    1 ...
  4. 33.
  5. Ben aynı şeyi yaşadım. 8 sene baktım. Öldüğünde de Ağladım ama çocuk değildim. Askere bir iki sene vardı sanırım. Evcil hayvan insanın dostudur. Dostunu kaybeden de ağlar.
    6 ...
  6. 32.
  7. o da bir canlı, bir karakter ve hayvan değip genelleyemesin her birini diğerinden ayıran ayrı bir karakteri var ve onla kurduğun bağ gayet herhangi bir insanla kurduğun kadar gerçekçidir. hal böyle olunca birinin hayatında olmaması kadar üzücü. hayvanlar öyle asalak, kendi halinde, hepsi aynı tip, hiçbir anlam ifade etmeyen kimseler değil.
    hepsi bir birey, belli karakteri var. uzaktan bakınca hepsini aynı görebilirsin ama alıp beslediğinde hepsinin farklı karakteri olduğunu, onların da aslında küçük beyni olsa da belli olaylara farklı tepkiler vererek fark yarattığını görürsün.
    hele hele bir çocuğun duygusallığında daha derin karşılık bulur bu.
    o yüzden ağlayabilir, sonuçta onla bir bağ kurmuştur ve o bağın yıkılması insanı boşluğa gayet de düşürür.
    2 ...
  8. 31.
  9. küçükken kuşum kaçtığında ağlamıştım. vay be.
    2 ...
  10. 30.
  11. sadece cocuk mu aglar sadece onların mi içi kanar. henüz goreve basladigimin ilk yılında bana hediye edilmişti. adını da hediyeyi verenler koymuştu. pek yaratıcı olmasa da çok sevmiştim çapkın'ımı. henüz evleneli 2 ay olmuştu. büyük bir sevinçle inu eve getirdigimde eşim ya o ya ben dahi demişti. sonradan bu isteksizliginin nedenini deştigimde kaçırmıştı dilinden "ben kuş beslemek istemiyorum ölümlerine dayanamıyorum" bunu bir kuruntu olarak düşünüp zorla da olsa kabul ettirmistim eşime senin varlığını. tüm bakımını benim yapacak olmam sözüne karşılık. bunların üzerinden koskoca 6 yıl geçti ve maalesef çapkın oldukça sancılı bir süreç sonrasında çırpına çırpına öldü. hem de eşimin ellerinde. ben de az önce onu gömdüm. bir dostu yolcu eder gibi. simdi çok pişmanım 6 yıl boyunca bizimle yasayan capkinin neden daha çok fotoğrafı yok diye neden daha fazla anını kayıt etmedim diye. şimdi geriye sadece onun sesi kaldı kulaklarımda ve soğuk kış gecelerinde ısınmak için televizyonun uzerine cikarak tvnin verdigi ısı ile ısınmak icin tunedigi yere bakıyorum anlamsizca ve gercekten gözlerim doluyor. ve maalesef insanoğlu neyi severse sevsin her zaman ölüme yenik bu düşünce de aklımdan çıkmıyor.
    5 ...
  12. 29.
  13. kuşu zikim sana birşey olmasın, denilip teselli edilmesi gereken çocuktur. zira o yaşlardaki psikolojik bir travma insanın ilerki hayatına yön verebilir.
    2 ...
  14. 28.
  15. muhabbet kuşum ölünce ağlamıştım, çocuk değildim.
    3 ...
  16. 27.
  17. ihtiyarlayip kusu gömünce feryat figanlari gökyüzünü bulacak olan bugunun ve dünün sabi sübyani yarinin ise viagra alicisidir.
    1 ...
  18. 26.
  19. gayet normal olan bir tepkidir. insan sevdigi birseyi kaybettiginde dogal olarak üzülen bir canlidir.
    2 ...
  20. 25.
  21. yazlığımızda balkonumuza konmuştu bıcır, sonra içeri girdi. önce ürkekti bize karşı, odanın içinde dört döndü. dışarıda çok korkutmuşlardı herhalde. ama alışmamız uzun sürmedi birbirimize. hatta bir de japon balığımız vardı zeliş adında, eşi onu ilk haftasında tek bırakmıştı fanusunun içinde. o dayandı göğüs gerdi yalnızlığa, bıcır, çoğu zaman ona eşlik edip onun da yalnızlığını paylaştı. suyundan çok içti fanusun kenarına konup. çok geçti aklımızdan bıcır'ı baş göz etmek ama layık göremedik ona hiç kimseyi. sadece bize canım dedi. bir süreliğine komşunun dişi kuşuyla paylaşmışlardı kafesi. ama çok uzun sürmedi saadetleri. zaman ilerledikçe bıcır her şeyden huysuzlanmaya başlamıştı. sık sık hasta olmalar, gün içerisinde sık sık uykuya dalmalar baş göstermişti. nasıl babaannem dedem gün içinde yoruldukları zaman uyuyorlarsa o da uyuyordu. o zaman anladım bıcır'ın yaşlandığını. salonda köşede dururdu kafesi. yaz aylarından biriydi. benim odama sabah güneş vurduğu için sıcaktan uyuyamazdım. o yüzden sabahları salona geçer divana kıvrılırdım. yine sıcağın beni bunalttığı sabahlardan birinde salona geçip divana uzanmak üzereyken kafesteki tüneğin ikisinin de boş olduğunu fark ettim. kafese yaklaşıp kafamı kaldırdığımda onu kafesin dibinde yerde yatarken gördüm. o an şaşkınlık içerisindeydim. belki de uyku sersemi durumun farkına varamadım. uzandım divana. hemen uykuya dalmışım. çok geçmeden gözümün önüne geldi bıcırım. kafesinden uçup avizenin üstüne kondu. bıcır bıcır konuşuyordu. o an gözlerim açıldı. önce kafese baktım sonra yanımda babaannemi gördüm. babaanne demem ile gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. bıcır ölmüş dedim. sarıldık babaannemle birbirimize, ağladık.
    2 ...
  22. 24.
  23. liseye giderken arkadasımı ve servisi bekliyordum sabahın köründe arkadasım geldi. noldu agladın mı sen dedim evet sabaha kadar dedi. neden dedim kuşum ölldüü diye feryad etti. tutamadım bastım kahkahayı. o an arkadasımın bana nasıl kızdıgını hatırlıyorum. evet kuşu ölünce ağlayıp,zırlayıp birde üstüne pöyküren kişi benim arkadasımdı. ama çocuk değil eşşek kadar kızdı. sevgiyle anıyoruz kendisini.
    1 ...
  24. 23.
  25. onu büyütüp, beslemişse ve onunla zaman geçirmişse ağlamaması saçma olacak durum. alışkanlık kazandıktan sonra onun kuş veya insan olması pek de mühim değildir.
    1 ...
  26. 22.
  27. bir babanın bile ağladığına şahit olunabilecek olaydır.
    5 ...
  28. 21.
  29. kanaryayı çok seven bir çocuk ise ve annesi ancak muhabbet kuşu evden giderse kanarya alınacağını söylüyorsa,kuş ölmeyince ağlayan bi çocuktur. (bkz: muhabbet kuşunu öldürmek için yemsiz bırakmak)
    (bkz: ben)
    1 ...
  30. 20.
  31. her ölümün ardından dökülen gözyaşı gibidir. kuş ya da insan fark yok
    4 ...
  32. 19.
  33. 18.
  34. evdeki kanarya olunce, anne babasini teselli eden cocuk vardir bir de. cocuktur iste. garip geliyor insana ama cocuklar cabuk unuturlar, cabuk vazgecerler, cabuk alisirlar yeni vaziyete. kanaryasi olmus bir cocuk gormustum vaktiyle, annesiyle, babasini teselli ediyordu bilmis, bilmis. hani insanlar oluyor ya, kuslar da olerler diye. hem de kuslar cok az yasarlar biliyor musunuz diyordu ciddi bir ifadeyle yuzunde. *
    4 ...
  35. 18.
  36. hayatındaki ilk evcil hayvanın ölmesine dayanamayan çocuktur. * bir gün balkonda ötüp duran bir muhabbet kuşu görülür. daha küçücük olan bu kuşa öksüz olduğu için garip ismi verilir. * gariple oynayarak büyülür ve çok sevilir o kuş. fakat bir gün garip en sevdiği oyuncağı olan lego parçasını almak için yerde dolandığı bir sırada anne tarafından üzerine basılmak suretiyle hazin bir şekilde ölür. durum karşısında afallayan çocuk nerdeyse bir hafta boyunca ağlar annesiyle beraber. bu durum babanın bi tane daha garip almasıyla kökten çözülür.
    1 ...
  37. 17.
  38. küçüktüm o zamanlar. 1. sınıfa gidiyordum.muhabbet kuşum vardı adı boncuk * o öldüğünde ağlamıştım bütün gün. bu da böyle bir anımdır.
    2 ...
  39. 16.
  40. ölmesi halinde ağlayacak başka kimsesi olmayan çocuktur.
    2 ...
  41. 15.
  42. bir canlıyla ilgilenmenin,onun sorumluluğunu aldığını düşünen çocuğun masumane tepkisidir.
    2 ...
  43. 14.
  44. o kuşun uzun zamandır kendisine bi kuştan fazlasını ifade ettiği çocuktur. evdeki yalnızlığında dostluğu öğreten kuşunun, ölümü de gösterdiği çocuktur. bir canlıya sahip olmayı ve onun elbet bir gün gideceğini o yaşında anlayan çocuktur. sevgi ile gelen kaybetme korkusunu daha sonraki sevmelerinde yaşayacak olan çocuktur. olgunluğa koca bir adım atan çocuktur.
    --
    adı can olan bir kuşa sahip bir çocuktur belki, kuşunun yokluğunda uzun süreler ağlamaya devam eden çocuktur, kim bilir...
    3 ...
  45. 13.
  46. çocuktur. hiçbir sevgi de karşılıksız değildir.

    hayat böyledir. tatmin denizinde boğulan ufak balıklar gibi insan, çocuğu da böyledir. ama daha az beklentilisinden...
    3 ...
  47. 12.
© 2025 uludağ sözlük