şu anda gündemi uzun süre meşgul eden konulardan birisi skandallar, kasetlerden önce bu insanların sex yapabilirliğini bilmiyormuşuz gibi,
ve bu gündemi uzun süre meşgul edebiliyor.
kaset ve görüntüler bi merak yaratır elbet
asıl merak'ın alta yatan neden pornografik görüntüler değilmidir.
kasedi çıkmadan önce sex yaptığı tahmin ettiğimiz ama umrumuzda olmayan bu kişiler
bi kasetle şimdi bütün siyasetin akışını nasıl değiştirebiliyor.
bunun tüm suçlusu bunu siyasete alet edenler. Bizde bu oyunun içinde kendimizin farkında olmaya bir piyonuz.
bunu orda bu konuyu konuşan kişilerde dahil.
tek soru şu şimdi düşününce hepinizin sex yaptığını tahmin edebiliyorum.
sizde benim yaptıgımı tahmin edebiliyorsunuzdur. hatta tahminin ötesinde
biliyorsunuzdur . bunu yapmayan canlı yoktur.
izlemeye başladığımda, konuk olan ekonomist, (ismini bilmiyorum) yanında oturan sosyoloğun(onun da ismini bilmiyorum) bir cümlesi üzerine "yalan söyleme!" dediğini işittim. Ve neden bilmiyorum masadaki hiç kimse bundan rahatsız olmadı ? "Birilerinin fikirleri, diğerlerinin yalanları" belki ama bir tv programında bu şekilde söylenmesi çok çirkin.
cüneyt özdemir tarzı iliştirilmiş bir gazetecinin fazladan söz aldığı, bir psikiyatristin neden katıldığını anlayamadığım *, sosyolog-yazar enver aysever ve fransa ile yakın alakalı olduğunu anladığım ama an itibariyle adını bilemediğim * reklamcı bir abinin dengeyi kotardığı program. enver aysever "imf başkanının tecavüzünü bilemem ama imf nin bizim ırzımıza geçtiğini biliyoruz." tarzı yorumu da gecenin en akılda kalıcı beyanlarındandı kanımca. *
bu gece toplumsal olaylarla bağlantılı sosyal medya ile ilgili tartışma iyi güzel de neden sadece toplumun bir kesiminin ahkam kestiği merak konusu. aynı şeyleri tekrarlayan dört kişiyi çağırmak ne kadar mantıklı? bir nevi kankigillerin birbirlerini ağırladığı bir program.
kahn dan ziyade, türkiyede seçim ortamında ortaya çıkan kasetler üzerinden siyaset yapmak nasıl bir ahlak ve etik anlayışıdır, bunu anlamak çok zor. güzel örnek oluyorlar.
kahn skandalı mı ahlaksızdır ımf nin yaptıklarımı ahlaksızdır.uluslararası sermayeye karşı gelmemekmi ahlaksızlıkdır yoksa kahnın yaptığı aşağılık taciz ve tecavüze karşı gelmemekmi...nasıl bir ahlaksız ahlak anlayışıdır bu anlamak mümkün değil.
tivi dediğimiz beyaz cam'da gereksiz bir yığın şey varken muhabbet kralı kesinlikle olması gereken bir program ancak sürekli konu konukların yanında müzik gruplarıda çıkmalı diyorum. şahsen o gereksiz adamların çokluğu yüzününden okanın diğer programını pek izlediğimi söyleyemem ancak muhabbet kralını olabildiğince takip eden biriyim. bana kalırsa o kadar güzel insanın konukların yanına müzik gruplarıda daha fazla yer almalıdır. sürekli konu+konuk= reklam döngüsü kırılmalı diyorum.
emre kongearın programı mehmet barlasla yaptıgı program sanıp her görüşe muhalefet olma gereği duydugu programdır. emre hocam seni cok severim ama mehmet barlasa muhalefetsen. ve kitaplarını okurken.
neslihan acu neden herkesin sözünü kesiyor anlamadım. anket biraz saçmaydı, seçeneklerin ikisini üçünü seçme imkanımız olmalıydı. kütüphaneye gittiniz mi diye soru olmaz, hergün ders çalışmak için birsürü insan geliyor kütüphaneye.
e-kitap tutmayacak birşeydir, ama burda şiiri ayrı tutmak lazım, şiir parça parça olduğu için, yani okuma bütünlüğü olmadığı için şiir tutabilir. e-kitabı geç benim telefonumda bile şiir kitapları var birsürü.
neslihan acun nun sürekli saçmaladığı programdır.
ağzını yaya yaya ekstriiim derken türkiye den iyi yazar çıkmıyor iyi kitap yazılmıyor buyurmuştur.
ek olarak devamlı genellemeler yapıp durması da sinirimi bozmakta. yok yazarlar çirkin olurmuş yok erkekler kitap okumuyormuş.
Konu ve konuklar itibariyle salyalarımı akıtan program. iskender biraz daha konuşmalı, evin uslu çocuğu gibi oturuyor köşede. okan'ın salak sorularının ortamın ağırlığını almasını saymazsak, tuna kiremitçi'nin egosuna inmese iyi olacak.
Bir de katil ruhlu çakma "şair" kemal sayar tekrar gelirse elektroşeok cihazını da yanına alsın!
hırsını alamayan edit: yazdığını sikeyim kemal! iki şizofren gören şair oluyor mk.
üzerine giydiği sarajevo baskılı tişörtü ile bir bosna hayranı olan beni çok mutlu etmiş, hiç unutulmaması gereken bosnayı tekrar hatırlatarak aynı zamanda beni hüzünlendirmiş olan tuna kiremitçinin konuk olduğu program. saraybosnayı tekrar hatırlattığı için teşekkür ediyor, ellerinden öpüyorum. Hvala!
öncelikle yarın final sınavımın olmasına rağmen konusunu öğrendikten sonra izlemeye karar verdiğim program ve konukları gördükten sonra ise televizyonu kapatmak daha da güçleşti. *
anketten yana bir şikayetim olacak; bazı anket sorularının şıkları yeterli değil. dar bir yelpazeyi karşılıyor. vereceğim cevap anketin şıklarında olmayabiliyor. örneğin ne tür kitaplar okuyorsunuz sorusunda bir çok türde kitap okuyan bir okur bir şıkkı seçmeye mahkum. anket sorularını kim hazırlıyorsa kendisine buradan haber edelim.
çocuklara ve geçliğe okuma bilincinin aşılanması, okuyan bir toplum olabilmek için yapılması gerekenler tartışılacaktır tabiki.
benim bu programda tartışılmasını istediğim daha çok istediğim ve önemli bulduğum konu; kitap fiyatları. kitap fiyatlarını genel olarak pahalı buluyorum. yeni çıkmış bir kitap almak istediğimde genellikle 20 liranın üzerinde bir fiyat karşımıza çıkıyor. üniversite öğreniminin son demlerinde olan ailesinden gelen üç beş kuruş harçlıkla geçinmeye çalışan, öncelikle karnını doyurma sıkıntısında olan bir öğrenci olarak~ve kişisel listesinde 50den fazla kitap olan
~ kitap almak lüks bir tüketim, hobi olarak geliyor malesef. yeme içme gibi temel ihtiyaçlardan biri olan okuma, bilgi edinme faaliyeti lüks olmamalı. haliyle korsana yöneliyoruz. bu fiyat olayında da yayınevlerinin payının büyük olduğunu düşünüyorum. kitap basımı ve dağıtımı olaylarıyla çok içli dışlı birisi değilim ama sosyal medyadan edindiğim kadarıyla yayınevleri sivriliyor.
bu konunun tartışılması gerek.
ekleme : konu 'okuma' çevrevesine taşıyor arada. ayrıca hakan günday ve k. iskenderin daha fazla söz alması gerekli. sözleri kesilmeden tabiki. bi de sürekli genellemeler yapan bir kadın var, sussun lütfen.
bir ekleme daha : konu hala kitap fiyatlarına, kitaba ulaşma olayına gelmedi.
3 binin üzerinde kitap okuduğunu bildiğimiz mehmet barlas yerine, onun karşısında defalarca ezilmiş bir kişiyi konuk eden program.
okumak boş zaman işi değildir, bir yaşam biçimidir; kişiliğin bir yansımasıdır. kişi neleri okuduğundan, okuduğunu nasıl tahlil ettiği ve özetlediğine kadar aslında kendisiyle ilgili bilgi verir.
iyi bildiğim bir şey var ki; şiir, kitap ya da dergi veya gazete okuma alışkanlığı birilerinin zoruyla edinilmiyor. okumayan ve çocuklarına okuması yönünde tavsiyede de bulunmamış bir aileye mensup kişi ilkokuldan itibaren fazlaca okuyan biri haline gelebiliyor; örnekleri mevcut...
programda sosyal medyadan konu açılmışken; gözlemlediğim acı bir durum var; araştırdığım, kafa yorduğum, okuduğum ve iyi bildiğim bir konuya dair, paylaşmak adına, herkes öğrensin diye bir yazı yazıyorum ve inanılmaz çirkin tepkilerle karşılaşabiliyorum. yazdıklarıma cevap veren kişinin bilgisizliğini açıkça algılamama rağmen ne yazık ki ikna etme ve doğru bilgiyi aktarma noktasında sorun yaşıyorum. sık sık saygısızlığa maruz kalıyorum. artık herkes yazar, herkes bilirkişi. bu bağlamda internet faydalı mıdır, yoksa kitap okuma alışkanlığını ve gerçek bilgiyi baltalayan bir şey midir henüz karar verebilmiş değilim. gençlik artık msn ve facebook gençliği!..
kendi adıma diyebilirim ki; internet dev bir kütüphane. ama kullanabilene.