Yani nasıl desem konu iyi güzel gerçek yaşanmış bir hikaye sevmenin aşık olmanın insanı nasıl değiştireceğini gösteriyor. Ama işte böle 2 saatlik bir film değilde çok güzel bir 10 dk kısa film olurmuş çünkü sonuna gelene kadar o kadar çok boş sahneler var ki boşu boşuna zaman harcanmış he bide böle sonunu tahmin ediyorsun hiç sürpriz değil fragmandan ve film afişinden anlaşılıyor o da saten belirli saatten sonra sıkıyor insanı film bitince "ee bu muydu dedim saten biliyordum böle olacağını" böle bir tepki verdim sonu çok bariz belliydi ya o yönden çok kötü ne bilim zamanı harcamaya değmez bir film bence.Tek iyi yanı bi tane bile kötü karakterin olmaması sanırım yani Aziz evlendikten sonra kıza tecavüz falan edecekler sandım ama yok hiç bir kötülük olmadı film de buda beni mutlu etti ya böle kötü karakter kötü olaylar olmayan bir film izlememiştim.Kısaca bence sinemaya gidecek kadar karliteli bir film değil senaryo/konusu iyi ama işte çok uzun tutulmuş tam kısa filmlik bir senaryo
Edit: Mert Turak'ın müthiş performansını söylemeyi unuttum. Adam çok iyi oynamış be
Eşkiyaların iyi polis devletin kötü polis olarak gösterildiği; sürekli olarak devlete giydirildiği bir film olmustur. At,avrat, silah,aşiret,kan davası gibi kavramlardan ne ekmek yedin be mahsun bey azalarak bitir artık şunları. Beğenmediğim film olmuştur.
ulan doğuda nasıl bir duygusal yük, nasıl bir drama kültürü varmış dediğim film. filmi izlemedim ama dikkatimi çekti ki aşiretimsi, ağalık rejimli dizilerin çoğu dramanın allahı.
filmden, aglamaktan kan canagina donmus gozlerle ve burnum tikali bir vaziyette ciktim. o haldeyken baskalarinin gozlerine bakamadim ama onlar da aglamislardir herhalde.
filmi benim icin ozel kilan seylerden biri de, zihin engelliler ogretmeni olmam. benim de aziz gibi ogrencilerimin olmasi...
ne yalan soyliyim ister istemez icimde bir umut yesertti film.
başlarında pkk ya yakın bir film izlemi versede 'eşkiya' ile 'terörist' ayrımını yapıp ondan sıyrılıyor. gene doğu hikayesi, dokunaklı, esprili. ama en önemlisi efsanevi oyunculuklar.(#26250374) dediği gibi oyuncu kim diye araştırmamak mümkün değil...
az önce seyrettiğim filmdir.mahsun kırmızıgül ün , her filminde uyguladığı, at, avrat, silah, kürt kavramını bir kenara bırakması sebebiyle bu sefer olmuştur.ayrıca filmi seyreden arkadaşlar, çıkışta mutlaka bu oscarlık performansı sergiliyen oyuncu kim diye soracaktır. (bkz: mert turak)
mahsun kırmızıgül ün yazıp yönettiği 1960' lı yıllarda darbe döneminde türkiye'nin doğusunda yaşanılan sıkıntıları anlatan film.
az önce geldim filmden ve hemen düşüncelerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.
açıkçası bu kadarını beklemiyordum gerçekten muazzamdı öykünün işlenişi, oyuncu seçimleri, kamera açıları diyecek söz yok. ben bir ara terrence malick' in objektifinden izliyorum sandım filmi bu kadar olur, görsel şölen vardı yahu, tablo gibiydi tablo.
hele başrol seçimine hayran kaldım mert turak gibi az tanınan ekranlarda fazla görünmeyen birini seçmek ilginç ama çok doğru seçim olmuş, böyle bir oyunculuk yok ödüllük ödüllük yahu.
bizim filmler imdb top 250 yer alamaz mı, alır işte böyle filmler sayesinde alabiliriz yerimizi o listede bu filmin black tan neyi eksik mesela soruyorum kendime yok arkadaş ne eksiği ama arkamızda amerika nın desteği yok tabi daha çokca sene alamayız yerimizi o listede.
mahsun un filmleri benim türk sinemasına olan önyargılarımı yıkıyor ne diyelim, devam etsin, yolu açık olsun.
dram ile komedi unsurlarını başarı ile harmanlamış, günümüze de mesajlar veren, sevgi ile her sorunun üstesinden gelinebileceğini ana fikir olarak sunan başarılı bir mahsun kırmızıgül filmidir. filmin final diyaloğu ise müthiştir.
fragmanından anladığım kadarıyla bize yine duygu yüklü anlar yaşatacak ve çekilen çoğu sahnesinde doğadan mükemmel kareler yakalanmış olan seyirciye iyi bir içerikle beraber görsel bir şölende sunacağını düşündüğüm mahsun kırmızıgül filmi.
bu adam çok iyi senaryolar yazıyor ve olumlu sosyal mesajlar veriyor.
yönetmenliğini çok taktir ediyorum.
nasip olursa sinemada izleyerek destek vermek istediğim film.
illede çok farklı olunca insanı celbeden olağanüstü durum.
halbuki;
ağaçların yaprak döküp yaprak çıkarması, yağmurun her bir zerresini bir meleğin indirmesi, kalbim muazzam işleyişi, dişi hayvanların anne şefkati.. hiç uzağa gitme mucize sensin aslında.
insanın anlam veremediği olaylardır, anlam veremediği için de kafasına göre yorumlamıştır.
balık karnında yaşamak = denizaltı
yüzyıllarca uyuyup sonra uyanmak = bedenin dondurulması ya da zamanın yavaşlaması. ne kadar hızlanırsan zaman o derece yavaşlar...
elini taşa basmak ve oradan su çıkması = çölde havadaki en ufak nemden su elde etmek...
gökten kuşların zalim bir kavime yanan taşlar yağdırması = amerika, b-2...
ölülerin dirilmesi - antiaritmik ilaçlar, klonlama.
ateşin yakmaması, yanmaz elbise, ısı geçirmez polimer. vs. vs...
tek sorun bu teknolojiyi kim nasıl geçmişe taşıdı? ya da bu teknoloji nasıl bir anda ortadan kayboldu? geçmişe yolculuk imkansız derecesinde zor ama teorik olarak mümkün. mucize dediğiniz şeyin yapılmasının mümkünatı olmaması gerekiyor ama teknoloji olur diyor...
önemli olan soru; biz mi tanrısal bir teknolojiye sahibiz, yoksa tanrı mı insansı bir teknolojiye sahip?
şimdi önyargılarınızı bir kenara bırakın da biraz saksıyı çalıştırın lütfen.