neden sonuç ilişkisinde "neden" denen olayın yıkılmasıdır.
bir başka tanımda insan mantığının "neden" denen olayın "sonuç" olayına doğaüstü yaklaşımda bulunması.
akdenizde harika bir eylül gecesi,kumsalda ay ışığı ve deniz dalgaları haricinde kimsecikler yok. yarıya gelen bir şişe şarap ve ruhun taşırdığı heyecan var.umudun arkasına gizlenmemiş, cesur, el değmemiş duyguların eşliğinde..
beliren mucize gözlerime bakıyor. bir kaç yudum şaraba daha ihtiyacım var.
gülümsemeler her zamankinden daha sıcak, gözler gökyüzündeki yıldızlardan parlak.çıplak ayaklarla kumların üzerinde, kalplerin ilelebet birleşmesine atılan adımların ardından serfedilen aşk cümleleri. ay ışığının en parıltılı, denizin yüzünü en parlak gösterdiği anda çöken dizler. şarapta üzerine düşeni yapmışken hani.. en doğru zamanda verilmiş en harika 4 harfli cevap. teşekkür ederim deniz.
--spoiler--
Mucize ya da Tansık, Tanrı'nın gönderdiği peygamberlerin, halk ya da insanlar tarafından gerçek olduğuna insanların inanabilmesi için, peygamber olan insanların insanlara gösterdiği mümkün olmayan durumlar.
hz Musa'nın a.s Kızıldeniz'i yarıp, israil oğullarını oradan geçirmesi, hz isa'nın a.s bir ölüyü diriltmesi, hz muhammed'in s.a.v. ayı ikiye bölmesi mucize kavramına örnek verilebilir.
--spoiler--
büdüt: iki sevgilinin kavuşması vuslattır mucize değil.
umudun bittiği anda devreye giren olmayacağına inandığın şeyi olur kıaln anlık mutluluk ve devamı..
tabi bu totalde böyle. umudun yok olduğu anda yok olan umudun pekiştirdiği acıları unutmamızı sağlayan olgu olarak bakan şahsımın artık inanmadığıdır mucize.
kırgınlıkların kızgınlıkların vuku bulduğu ortamda umudun yok olmasıyla paralellik gösteren mucize kimi zaman çalan bi tel kimi zaman bi mesaj kimi zamanda olmadık yerde karşına çıkmayla mutlu eder insanı. ama ardından gelen ve suratına tokat gibi çarpan gerçeğin önünü kesemez. artık anlaşılmıştır. inanılmıştır. umut vardır ama mucizelere olan inancın umudu değildir bu. kendini avuttuğun zamanlardaki duyduğun mutluluğun getirdiği umuttur. sahtedir. yalandır!
olmayacak olanın olmasını ummaksa mucize, olmayacak olan ya gerçekten olmayacaksa; o zaman, zaman kaybı niye?
gerçeğe dönmeli gözler... umutlar bir gerçeğe dayalıysa gerçekleşir mucize, aksi takdirde... boş...
mucizelere inanmazdım ta ki onla karşılaşana kadar. benim mucizevi insanım, küçük adamımdı o. hayata yeniden tutunmam gerektiğini öğreten mucizevi bir şekilde beni tekrar hayata döndüren kişiydi. dedim ya mucizevi insanımdı o benim ve bir görevi tamamlamaya gelmişte tamamladıktan sonra nasıl bir gecede geldiyse bir gecede de gitmiştir. en büyük mucizem olarak.
her vakıayı mucizenin üzerine yüklersek kelime o anlamı kaldıramayabilir. kelimeye yüklenen insan da bunu kaldıramayabilir.
hatta nasıl olsa benim dışımda deyiverip sıradanlaşır, tepkisizleşir, düşünmeyi yitirebilir.
ayrıca hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek de, gerçekte mucize olarak kabul edilen olaylar için içinden çıkılmaz hale getirir insanı ve intihara götürebilir.
bu sebeple ki herşey için mucize demek ne kadar geçerli bir davranış olamayacaksa hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek de onunla aynı derecede geçerli olamayacaktır.