muazzez ilmiye çığ davası

entry2 galeri0
    1.
  1. Muazzez ilmiye Çığ davası.. (TCK.m.125 ve 216)
    Elif Şafak kadar dikkat çekmese de bir dava daha var gündemde.. Muazzez ilmiye Çığ aleyhine...
    Sunuyorum;
    ----------
    Uygarlıkların izinde
    OKTAY EKINCI

    'Ulusal onur'umuz ve evrensel 'Sümerolog'umuz, türbanın tarihi
    yüzünden yargılanacak!
    Muazzez Ilmiye Çığ'ımıza saygı Kitabında 'türban' ın ilk kez
    Sümerler'de 'genel kadınlar' ca kullanıldığını yazan Muazzez Ilmiye Çığ ile
    yayıncı Ismet Öğütücü hakkında, 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme ve
    aşağılama ile hakaret' iddialarıyla dava açıldı.
    Yaklaşık 3 bin Sümer tabletinin anlamını tarih ve arkeoloji dünyasına
    kazandıran 92 yaşındaki Çığ ise diyor ki: ''Bilimsel yazıyorum, yorum
    yapmıyorum. Bilgiler Prof. Schmöckle 'nin kitabında da yer alıyor...''
    Buna rağmen ceza yasasının 216. ve 125. maddeleri uyarınca 'hapsi'
    istenebilen Çığ kimdir? 'Yeterince tanımayan' lar için özetleyelim:

    KURTULUŞ SAVAŞI'NDAKI KIZ ÖĞRENCI
    1914'te Bursa'da doğmuş. Ilkokulu, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve kız
    çocuğu olmasına rağmen Çorum'da okumuş. 1926'da Bursa Kız Muallim Mektebi'ni
    kazanmış. 1940'ta Ankara'da Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde Hititoloji,
    Sümeroloji, arkeoloji eğitimini tamamladıktan sonra da Istanbul Arkeoloji
    Müzesi'nde 33 yıl çalışmış.
    Müzenin depolarındaki çiviyazısı tabletler üzerinde yoğunlaşan Çığ
    diyor ki: ''Örneğin biz, Cumhuriyete kadar evlenmeyi bilmezken binlerce yıl
    öncenin Sümer mahkemelerine ait evlenme ilanları bile vardı...''
    Bugün dünyada 'bir tarih abidesi' denilen '74 bin tabletlik çiviyazılı
    belgeler arşivi' işte böylesine bir emektarlığın ürünü... Türkçenin yanı
    sıra diğer dillerde de insanlığa sunulması, erişilmez evrensel düzeyini de
    gösteriyor.
    ''Sümer şiirini, efsanelerini, törenlerini, dinlerini, günlük
    yaşamlarını, hukuklarını, hatta mizahlarını yayımladıktan sonra yabancı
    araştırmacılar da Sümer dininden Tevrat'a giren birçok konuyu ortaya
    koyabildiler'' diyen Çığ, şimdi 'sanık' sayılmasına neden olan, türbanın 5
    bin yıllık geçmişini belgelediği 'Kuran, Incil ve Tevrat'ın Sümerdeki
    Kökeni' kitabıyla da uluslararası ününe ün kattı.
    1972'de emekli olduktan sonra da 8 kitabına 5 kitap daha ekleyerek,
    yaşamını araştırma ve 'aydınlatma' yla bütünleştirdiği için, Istanbul
    Üniversitesi 2000 yılındaki 'fahri doktor' unvanıyla böylesi bir bilim
    neferliğine teşekkür etti.
    Peki, Dr. Muazzez Ilmiye Çığ'ı, bütün bu eşi bulunmaz birikimleri ve
    engin tarih sevdasıyla 90'lı yaşlarında 'sanık' lığa yakıştırabilenler acaba
    neyi 'sorgu' layacaklar?
    Dava konusu 'Vatandaşlık Tepkilerim' kitabının 163. sayfasına
    bakıyoruz: ''Çoktanrılı olan Sümer dininde, özellikle büyük tanrıların
    mabetlerindeki isteyen kadınların kutsal görevlerinden biri de tanrının
    gelini olarak 'genel kadın' lık yapmak. Diğer rahibelerden ayrılması için de
    başlarını örtmeleri gerekirdi...''
    Işte türbandaki bu tarihsel kökenin ilerleyen çağlardaki serüveni ise
    şöyleymiş: ''Çok sonra IÖ 1600'lerdeki Asur kanunlarında evli ve dul
    kadınların da başlarını örtmesi şart koşularak, yasal seks yapan mabet
    fahişeleri gibi kabul edilmişler. Bu gelenek önce Yahudi kadınlarına, sonra
    da Islam kadınlarına uygulanmış.''
    Bütün bu bilgiler, 1997'de 'Ütopya' dergisinde yayımlandığı halde,
    kimse ''başörtülülere hakaret var'' dememiş. 1995'te yayımlanan ''Kuran,
    Incil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni'' kitabında da çok daha ayrıntılı
    belgeleriyle yer aldığı halde dava açılmamış!..
    Acaba şimdi ne değişti de aynı bilgilerin yargılanması gündeme
    geliverdi? Yanıtını kendisi bakın nasıl veriyor:
    ''Hükümetin yaklaşımından kaynaklanıyor. Izmir'de bir avukat ihbarda
    bulunmuş. Bu çocukların kafaları maalesef bozuldu.''

    AB 'NIN ÖZGÜRLÜKÇÜLERI NEREDELER?
    Böylesine bir 'zamanlama' yla başlatılan mahkeme süreci için Hikmet
    Çetinkaya özetle şuna dikkat çekmişti; ''Acaba bugüne kadar kaç yazar, kaç
    sanatçı, kaç aydın Çığ'ın yanında yer aldı?''
    Aynı günkü gazete yazısında Orhan Birgit de demişti ki: ''Medya beş
    bin yıllık türban gerçeğini anımsatan bilim kadınının sanık sandalyesine
    oturtulmasına kılını kıpırdatmıyor.'' (Cumhuriyet, 22 Eylül 2006)
    Çığ'a karşı bu aymazlığın nedenini ise Melih Aşık 19 Eylül 2006
    tarihli Milliyet'te bakın nasıl vurgulamıştı: ''Ülke aleyhine yazıp
    çizenlerin özgürlüğü konusunda pek hassas olan 'aydın' lardan, Çığ için ne
    bir ses çıkıyor, ne bir nefes... Çünkü Muazzez Hanım cumhuriyetçi, laik,
    Atatürkçü."
    Işte bu nedenlerle 1 Kasım'da mahkemeye çıkacak bir 'bilge kahraman'
    ımızın 'dava' için söyledikleri de Sümer tabletleri kadar ders verici değil
    mi: ''Aldırmıyorum; çünkü vatandaşlık vazifemi yapıyorum...''
    Evet... Ulusal onurumuz ve evrensel Sümeroloğumuz, türbanın tarihsel
    gerçeğini belgelediği için sorgulanıyor.
    Uygarlıkların birikimlerine asla vefasız olmayan insanlık tarihinin
    ise 'suskun' demokratlarımızı; hatta Çığ'ın Avrupa tarihini aydınlatmasına
    bile 'kayıtsız' kalan AB'cileri de bir gün mutlaka yargılayacağından o kadar
    eminiz ki...
    Cumhuriyet 28.09.2006

    http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7265
    0 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük