messenger haltının sosyal hayatımıza kazandırdığı problemlerden biri daha. Sanki messenger çıktıktan sonra zamane gençliğinde sosyal hayat denen birşey kaldıysa artık, şöyle dursun yarattığı samimiyetsizlik.
kişiye özel bir düşünüştür. msn'de bu kadar nasıl samimi olunur meriadoc saşkındır. insanın gözlerine bakmadan, mimiklerini görmeden, gülüşünü görmeden samimi olmak zordur. yani kısacası msn' deki arkadaşlık samimiyetle karıştırılmamalıdır.
gittikçe tek kişilik yaşanmaya başlanan hayyatların yegane dostu olmuştur msn ki bazılarının dünya ile ilgili tek bağlantısı burasıdır. yanında birde sanal dediğimiz dünyanın verdiği rahatlık vardır. konuştuğunuz insanın gözlerini görmez, nefesini hissetmezsiniz, sıcak mı soğuk olduğunu bilmeden ekranın verdiği cesaret ile istediğiniz gibi konuşursunuz.
iki üç iyi cümle kurulan bazı insanlar ''canım,cicim'' demeyi kendilerine bir görev bildiklerinden gereksiz bir samimiyetsizlik oluşmaktadır.ne kadarı gerçek?
bir maçı stadyumda seyretmek ya da evde seyretmek gibidir. staddaki seyirciler gibi, sahildeki arkadaşlar da azalıyor.. zira çoğumuz tv başında maç seredip, msn de çekiyoruz el enseyi.
neyse ki smileyler var da..
yalnızlığına sığınmış ve gerçeğin verdiği düş kırıklığından kaçmaya çalışan insanın, ara sıra yüzünü gösterdiği internette maruz kaldığıdır. çeşitli amaçlar için bir araya gelmiş karakterlerle iletişime geçmek için kullandığı msn' de, bu karakterlerle zaman geçirdikçe onları tanır ve tanıdıkça haklarında sevgi ve nefret hissetmeye başlar.
günümüzde bencillik ve menfaatçilikten doğan iletişim kopukluğu sebebiyle evine kapanan insan, doğasında yer alan yalnız kalamamaktan dolayı dört duvar arasında, hoş sohbet arar en azından, msn' de bu ihtiyacını giderir ancak hayalgücü, sohbet ettiği insana sorundan uzak pırıl pırıl bir karakter yükler. bu da, iyilik ve kötülüğün bir arada yer aldığı insanın gerçekte de sanalda da bir olduğu gerçeğinden onu uzaklaştırır. sonuçta, gerçek yüzler ve kavgalar ortaya çıkıp, kısa süreli bir şaşkınlığın ardından sıkıcı rutini geri getirir.
insan, msn başında bile hayallerini aramakta, hayalleri için hem kendini hem de karşısındakini aşırı zorlamakta, böylece kendine yabancılaşmakta ısrar etmektedir.ancak, x files' ten hatırlayacağımız gibi;
(bkz: gerçek orada bir yerde)
ayrıca;
(bkz: çelişkinin çekici doğası)
birkaç nedene bağlı olan bir durumdur. bu nedenlerden bazıları:
-kişinin listesinde boş zaman arkadaşısınızdır,birçok yazı ve ikon geçiştirmeyle ve sizin ikonları gerçek sanmanızla sürmektedir,şartlar sizi onunla bir araya getirirse sohbet de geçiştirmeyle sürecektir.
-karşınızdaki kişinin yazı yeteneği süperdir ama sosyal fobisi vardır.buluştuğunuzda ortamda gerilir,sıkılır,vb,konuşamaz yazdığı gibi.
-yazışırken yaratılan duygular dış görünüşle bozulmuştur,ikonların açığını binbir suratlık yeteneğiyle telafi etmeye çalışırsınız,karşıdaki kişi de bu arada sohbetlerin içeriğini değil yangın çıkışının yerini gözler olmuştur.
-karşınızdakine yazıştığınız samimiyette davranırsanız msn ve kafasındaki listesine göre bir yer kazanırsınız ya da kaybedersiniz.
aslında msn'de ki samimeyetin sorgulanması gerekir zira klavye ve parmakla olan iletişimin sosyal hayattaki göz temâsı, mimiklerimizin hareketi vs'den doğan gerçek samimiyete kıyaslanması düşündürücüdür.msn sosyal hayatı bu derece ekarte ettiği sürece de bu tarz başlıklar türeyecektir sanırım...
fazla mimik kullanmayan insanların zan altında bırakılmasıdır. Hayır arkadaş msn de sen bir şey diyorsun ben yerlere yatan smiley yolluyorum ama sanıyor musun ki gülerek sandalyemden devriliyorum evde? yüz yüze görüştüğümüzde komik bir şeye yerlere yatarak gülmemi beklersen olmaz ki! Anlayabilen yüz yüzeyken de gözlerimden anlar hissettiklerimi o an, mutlu muyum, sıkılmış mıyım muhabbetinden. Ama yok arkadaş sen benden monitörde görebildiğin tepkiler vermemi bekliyorsan hiç görüşmeye lüzum yok.
acıdır acıtır. msnde her şeyi gayet rahatlıkla konuşurken karşısında kıvranırsınız samimi olduğunuz insanın ya da o sizin karşınızda. ne kadar çok ortak yönünüz vardır aslında. ama utanır. söyleyemez gözlerinize baka baka. bilse o msndeki kişinin de aynı kişi olduğunu..
msn deki titretme fasilitesinden kaynaklı durum bunun ispatıdır. istediğinizi titretebiliyorken, sosyal hayatta birini titretmeye kalksanız, bunu küfür olarak algılayıp sizi fena halde meşgul konuma sokabilir.
bu hafta ki avrupa yakasında işlenmiş konudur.tanrıverdi ve uzun zamandır sanaldan delice muhabbet ettiği arkadaşı ilk kez buluşacaklardır.ne çok özledim yahu,ne vakittir konuşamıyoruz cümlelerinin ardından derin ve uzunca bir sessizlik hakim olur ortama.sonunda devreye cep telefonu girer ve mesajlaşmalar başlar muhabbet eski haline döner.adı üstünde sanal bir ortam.en basitinden şu gibi durumlar sıkça oluyor;bir şarkı ya da grup adı soruyor sanal arkadaş sana,normalde bilmiyorsun,giriyorsun google'a felsefesini döküyorsun adama.ooo ondan sonra gelsin muhabbet.zor işler velhasıl...
zira msn de samimiyet diye bir şey yoktur. varsa da samimiyet zannedilen farklı bir şeydir o.
eğer msn de yakalanılan sıcaklık sosyal hayatta yakalanamıyorsa, zaten o an her şey açıklığa kavuşur; samimi olan kişiler hem sanalda hem de gerçek hayatta değişmeyecek kadar bazı şeyleri aşmışlardır çünkü.