biraz kuantum fiziği, sicim teorisi, kaos teorisi, termodinamik yasaları, kütle kanunu, biraz metafizik, zamanın tek yönlü akışı, uzaydaki boşluklar, zamansal ve uzamsal boyutlar, biraz sevgi, biraz aşk, iki yumurta, kabartma tozu ve vanilya, şeker de eklenirse iş tamam.
işte böyle bir film.
Paralel evrenler konusunun beyninizde kıvılcımlar çıkararak ve arada ufuk açıcı bilgilerle destekleyip işlendiği efsanevi filmdir. izlenilesidir. Filmin sonlarına kadar anlaşılması beklenmemelidir. Yaptığınız ve yapacağınız seçimler hakkında sizi daha fazla düşündürücektir.
insanı kendi hayatındaki kararlar üzerinde sorgulamaya iten ve gecesini uykusuz bırakan film.
aslında basit bir durumu ne de güzel anlatmış. verdiğimiz veya vermek zorunda kaldığımız kararlar neleri kaçırmamıza sebep oluyor? paralel evren deyip de basite indirgeyemeceğimiz bir konu bu. acaba verdiğimiz hayati kararlarda boş geçtiğimiz şık neler kaçırdığımızı ilan ediyor? neleri yaşayamıyoruz? hele ki konu aşksa, eş seçimiyse...
filmde bu kararlar daha çok aşk konusu çevresinde şekilleniyor ki her insanı yakalayabilecek en evrensel konu bu: aşk...
sabahlara kadar beni düşündürdü. acaba orada şöyle davransaydım ne olurdu ya da şunu demeseydim ne olurdu diye. hayatınızı ve kararlarınızı sorgulamak istiyorsanız tam size göre bir film.
ilk izleyişimde anlamakta zorlandığım filmlerden biri olmuştur. sırf bu yüzden bir daha izlemiştim. sonra anladım mı peki? anladım. ama neyi anladığımı bilmiyorum.
filmin ana konusu "seçim yapmadığın sürece, kalan olasılıkların hepsi mümkündür.". bunun doğrultusunda istasyonda başlayan olasılıklarımız filmin çoğunluğunu kaplıyor. sağlam film butterfly effecten oldukça söz ediliyor ve güzel replikler var.
izlemeden once paralel evren konusunda biraz arastirma yapmanizi tavsiye ettigim harikulade film. Tum secimleri 9 yasindaki bir cocugun zihnindeymiscesine yasayan bir adam anlatiliyor. Anlamayana ozetle
~spoiler~
Gazeteci, yasli nemoya hayatinizdan bahsedin dediginde, adam aslinda hayatindan degilde 9 yasindaki basit bir secim yapma arefesinde, zihninde olusan 2 turlu secimin ihtimallerini anlatiyor. Ve gazetecide bunlardan hangisini yasadiniz diyor, aslinda hicbirisini yasamadi. Ama yasadida.
~spoiler~
Biliyorum bir halt anlamadiniz. Algilamaya calisin.
~spoiler~
Anna ile olan ayrilmalari beni en cok uzen sahne idi. Cinli kizi salla diger depresyon manyagi kariyida, en cok anna da agladim. Nasi bi filmdir bu.
~spoiler~
Kendi türü içerisinde en iyisi diyeceğimde bence bu film diğer filmlerden çok farklı. Olmamış yaşanmamış yaşanacakmış kurgusuyla çekilmiş muhteşem bir film. Jared leto çok iyi bir oyuncu bir kez daha anlamış olduk.
imdb puanı 7.9 olan (8 üzeri olabilirdi bence) , 2009 yapımı güzel bir filmdir.
Birkaç farklı arkadaşımın tavsiyesi üzerine öyle bi bakim neymiş deyip izlemiştim çok da beğenmiştim. Her seçim bir vazgeçiştir temasını işliyor özellikle. Müzikler güzel, hikaye güzel.
izleyin.
iyi film listesine eklenebileceklerden. insanı düşündürüyor. müzikleri güzel. kelebek etkisini hatırlattı. onu da sevmiştim zaten.
'ölmekten korkmuyorum yaşamamış olmaktan korkuyorum'
'bazen santrançta hiçbir hamle yapmamak yapılabilecek en iyi hamledir'
o zaman seçim yapmış olmazsın. hangi seçimi yaparsan yap yaşananlar aynı anlam ve değeri ifade eder. diyor. bence değeri aynıdır ama anlamı farklıdır. birisini severiz. ama bizim için iyi bir seçim değildir. o zaman az sevdiğimiz ve bizi daha az üzecek olan mı doğru seçim? ya da bir işi bir evi bir şeyleri isteriz... değeri aynıysa neden gerçekten tatmin olacağımız seçime yönelmiyoruz?
işte sorular sorular. seviyorum böyle filmleri.
Filmin cogu sahnesı ınanılmaz beyın yoran türdendır. oyunculuklar ve muzıklere dıyecek lafım yoktur. lakın olayın tamamını anlamak ıcın uzerıne baya dusunmek gerekıyor. ben sahsen nemo aslında naptı, ne yasadının harıcınde, filmin secımler uzerıne verdıgı mesajla ılgılendım. aslında kötu secımın olmadıgını yaptıgımız her secım de aynı duyguları hıssedecegımızı,kaderın de hayatlar uzerıne etkısı oldugunu anlatmaya calıstıgını dusunuyorum. ama yıne de umarım gercekte var olacak olan yanı cocuk hayal dunyasından cıkıp bır secım yaptıktan sonra, yasadıkları ıcınde anna yla karsılasır ve o askı yasar. oralar gercekten cok etkıleyıcıydı.
işin içinden çıkılamayacak paradokslarla dolu bir film. Kesinlikle izlenmeli.
--spoiler--
Filmin sonlarına doğru geçen bir replik var. "Önceden ne yaşayacağını bildiği için seçim yapamıyordu; artık ne yaşayacağını bilmediği için seçim yapamıyor. "
Fakat ondan sonra çocuk ne annesine ne de babasına gidiyor. Sol taraftaki yola doğru koşuyor.
Beyin yakan olay şu. Hiç bir şey seçmemek de aslında bir seçim değil midir?
Yani çocuk annesini de babasını da seçmeyerek aslında bir seçim yapıyor.
--spoiler--
konu olarak kelebek etkisi ile aynı diyebiliriz, fakat işleniş ondan çok daha iyi. sahne sayısı o kadar fazla ki bana (bkz: the fall)ı hatırlatmıştır. oyunculuklar desen zaten jaret leto içeren bir film diyim sen anla. bu film hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki bir hayal dünyasının genişliği kadar.
aynı karelerde düşen annesine bravo diyen çocuk çok tatlıdır. *
-ama bugün joyce'un doğum günü.
-balıkları hep sevmişimdir, onların da bir gün beni seveceği hiç aklıma gelmemişti.
