kevin costner'ın şu sıralar gösterimde olan filmi. spoiler olayına girmeyi haketmeyecek kadar güzel bir film. sarsıcı.. şiddetle tavsiye edilir efenim. yan etki olarak baş ağrısı yapabiliyor dikkatli olmak lazım...
acaip zekice bi film.müthiş bayıldım ötesinin ötesi *.normalde polisiye filmlerini hiç sevmememe rağmen seansı yakın olduğu için girdiğim ve sora 2 gün sonra koşa koşa bi daha gittiim film.izleyin uleeyynn.
son yıllarda kendini tekrarlamaya başlayan hollywood sinemasının ezberini bozmayı başarmış nadir yapımlardan biridir. filmde kevin costner ın performansının yanı sıra william hurt un oyunculuğu da takdir e şayandır. genel hatlarıyla bakılırsa son dönemlerde sinemaya kazandırılan nadir izlenesi yapımlardan biridir.
bitti mi şimdi bu, dediğim, gözümde kevin costner'i malikaneden alıp prefabriğe taşımış bir film. o kadar ara verdikten sonra keşke daha hayırlı bir filmde oynasaydı.
2007 yapımı bir sinema filmidir. başrollerinde kevin costner ve demi moore oynamaktadır. dane cook ve william hurt diğer erkek oyunculardır.
Earl Brooks, başarılı bir ticaret adamıdır. Karısı ve kızı ile mutlu bir hayat sürmektedir. Ancak Brooks'un, bir başka yüzü daha vardır. Aslında o ;Parmak izi Katili namıyla ün salmış bir seri katildir. Tilki kadar kurnaz ikinci benliği Marshall tarafından masum bir çifti öldürmek için harekete geçtiğinde, şantaj yapan bir fotoğrafçı tarafından görüntülenir. Bu son cinayeti,Parmak izi Katilinin kimliğini çözmeye çalışan, bunalım içinde bulunan dedektif Tracy Atwood'un da peşine düşmesini sebep olur. ikincisinin gelmesi beklenmektedir.
film müzikleri ve afişi oldukça başarılıdır. merak edenler için başarıyla yapılmış bir web sitesi de vardır. buyrun:
--spoiler-- http://www.theressomethingaboutmrbrooks.com/
--spoiler--
kevin costner ın sanki farklı zamanlarda çekilmiş filmi gibi. çünkü bazı sahnelerde çok iyi etkileyici bir seri katili diğer tarafta kendini ifade edemeyen bir katil. zaten iki farklı kişiliği canlandırırken birden karmaşıklaştırıyor. kötü girişler, akış yönü tek düze. kötü bir film. iki iyi oyuncu, kötü senaryo, basite indirgenmiş çekimler. daha etkileyici olabilirdi.
kill bill den sonra soundtrackti ile beni etkileyebilmiş yegane filmlerden biri.ayrıca mantık hatası olsa bile göze batmayan , sürükleyen, şok eden, yer yer germeyi iyi bilen ve çekimleri de gayet başarılı olan bir film kanımca.ilk defa bu kadar duygusal bir katil izlediğimden olacak ki yakalanmaması için istek duydum bi an.tabi bu durum beni biraz gerdi acaba bende mi diye düşündüm.sonra karıncalara bile basamadığımı hatırlayınca kevın iyi rol yapmış benle alakası yok diip rahatladım.*
devam filmi çekilecekmiş gibi biten son zamanların en iyi filmlerinden birisidir. seri katilli, polisli, şizofrenik ve demi moore lu filmlerden hoşlanan bünyelere tavsiye edilir.
iyi kurgulanmış özgün bir yapıya sahip film. lakin bazı sahneler femme fatal olayını çok abartmış. mesela atwood(demi moore) bafford'un yeni taşındığı evine girmeden önce hangman ve onun kız arkadaşı ile silahlı çatma yapıyor. bir çizik bile almadan o ünlü seri katil ve sevgilisini öldürüyor. bu çok saçma olmuş... bari omuzundan ya da bacağından filan vurulsun da saçma olmasın... bruce evans biraz fazla güçlü bir femme fatal çizmiş yani...
sonunda mr brooks'un gördüğü kabus çok güzel olmuş, gerçek sandım. filmin devamı gelebilir. izlenmeye değer özgün bir film.
nefis bi film. whitney houston'ı koruyan adam olarak tanıdığım adamın kanı donuk bir seri katili canladırması heyecan verici gerçekten. ayrıca mr brooks'un yaptıklarından önce ve sonra ettiği dua da etkileyicidir:
''tanrım, değiştirebileceğim şeyler için bana değiştirme cesareti ver, değiştiremeyeceğim şeyler için ise kabullenme gücü. ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilmek için de bilgelik ver.
ve evet kısa bir süre düşünüp karar verdim kevin costner ın canlandırdığı seri katil tripleri kadar beni etkileyen başka bir katil tiplemesi hiç olmadı sinema karakteri olarak...hannibal lecter falan hikaye şu an gözümde..hadi anam hadi sahur vakti..gerçek hayat başlasın..
çok kötü, inandırıcılıktan uzak bir senaryoya sahip film.
b film olsa affedilirdi belki.
--spoiler--
adamımız şak diye brooks'u buluyor fotoları çektikten sonra. peki nasıl? adamımız siktirik bir ödül aldı ya en başta, bütün gazetelerde resmi varmış meğer. bizim röntgenci mühendis de gazetelere manşet(!) olan başarılı iş adamlarını kaçırmıyor demek ki... ne biliyim, fotoları çekince aşağı insin, takip etsin, evini bulsun vs araştırsın; neymiş, gastede görmüş. bütçe düşüktü herhalde.
demi ablamız mühendisimizden direkt şüpheleniyor, niye peki, hiç, içinden bi ses öyle demiş, takip ediyor gece gündüz...
alt komşu diyo ki mühendis karşıdaki çiftin fotolarını çekermiş de, anlatmış ona da... yok artık, hadi bunlar arkadaş olsa takılsa bar mar anlarım, demek ki bütçe kısıtlı
adamımızın seramik atölyesi var evinde. yahu bi parça seramik göster, karısı merak etsin en azından, yok,
kızını kurtarmak için sen git kampüse birini öldür. nasıl öldürdün ustam, kimi öldürdün, yok.
daha tonla zırva var da yoruldum ulan. inandırıcılık sıfır.
--spoiler--
izlerken sanki var mısın yok musun'da kutu açılıyor hissi uyandıran bunun nedeninin var mısın yok musun'daki müziklerin bu filmden alınması olduğu daha sonraki izleyişlerinizde ortaya çıkan film. ayrıca vizyondan kalkmadan kanal d'de yayınlanmıştır. ki bu bir ilktir. ayrıca demi moore'un da o yaşta hala taş gibi olduğu gördüğümüz film. de mi moore?