Mr. 5 Saat'ten gençlere tavsiyeler: 5 saat konuşuyor:
-Hergün yanınızdan Caroly'nı eksik etmeyin
-Kollarınızı kısa tutun ki ileride avretlerle sağlam cima edersiniz.
-Siz kendinize bakın, kendinize saygınız olsun. Ardından kendi kabuğunuzu kırarak o güne kadar hiç yapmadığınız bir şeyler yapın. Gidin bara tek başına hatunlarla muhabbet edin ki utancınız kalmasın. Boyunuzu posunuzu görsünler. Dövüş kulübü yapın(pipiye tekme yok). Adrenalin duygusunu yok edin ki karşı cinsin özel olmadığını görün)
-Yine de kızlar gelip geçicidir, aklınız pipinizde olmasın, alırım aklınızı dümbükler. Ama kazma sapı gibi olması için bol bol fıstık ezmesi yiyin; gerçi benim fıstığa alerjim var amk.
-Törenize bağlı olun
-Napolyon ne demiş? Siktiredin onun ne dediğini. Ben diyorum ki "Geldim gördüm, s.ktim" isviçrede geçirdiğim onca yılın ardından şunu öğrendim: itten post, isviçreliden dost olmaz.
-Her taş(ak) yerinde ağırdır.
-Kızlarla canım cicim olmayın, iyilik penisi değilsiniz siz. Centilmenlikle kimseyi tavlayamazsınız. Omzunu gösterirsen, başını koyar ağlar fakat aşağıdaki gösterirseniz naughty face olur *
-Ekinler başvermeden kör buzağı topallamaz
-Ekinler dize kadar gel bu akşam bize kadar
-Altın çağınız kendinizi iyi hissettiğiniz gündür. Her altın çağı, farklı bir çağa geçtiğinizde anlarsınız. Bu yüzden her taş kendi yerinde ağırdır demiştim. "Taşak" orijinali gerçi. Zira, benim taşşaklarım o zaman Marina'da ağırdı, şimdi ise avuçlarımın içinde. Elimde kalan ise bir avuç yumurta...
Not: Mr 5 saat bunların hepsini zamanında yaptı, her erkeğin gelişiminin birer parçasıdır bunlar. Şimdi ise evinde palimas.com açarak bilek kaslarını kuvvetlendiriyor zira kendisi sıkı bir Brandi Love hayranıdır. Geçen babası demiş ki "Oğlum bana bir tohum ver". O da cevap vermiş "Bi s.krininiz gidiniz a. koyayım, babacığım. Tohum vereyim de onuda mı benim gibi kontrol etmeye çalışın.. Teessüf ederim."
Yine de babasıyla iş ilişkilerinni iyi tutar, sever sayar. Akşamları ise isviçredeki gibi kızlarla cima edemez zira istanbul'da iş, isviçre'de sikiş.
Geçen Mr. 5 saat, yani Tiberius ile konuşurken bana birkaç anısından bahsetti:
-Carolin diye bir kız var idi bir zamanlar, onunla öpüşürken aynı zamanda Sesil isimli kızın en iyi arkadaşıyla birlikte olmuş. Bunu da çekinmeden herkese anlatmış, bilirseniz bilin a. koyayım demiş.
-Sesil ile anılarını anlattı. Önceleri sigara içen nefesi kokuyor diye tiksindiği kız çilek aromalı rujuyla 5saat'in üstü bıyıklı dudaklarına yapıştığı an 5 saat için zaman o an durmuş. Ardından dilinin ucuyla Mr 5 saat'in dudaklarının yumuşak dokusuna dokunduğu an Mr 5 Saat, Brandi Love misali "Oh My God" demiş ve Sesil'le aşna fişne etmiş. Kızla ilişki sırasında kız boğ beni diye yalvarıyormuş. 5 saat bu fırsatı kaçırır mı? Kızı öyle bir boğmuş ki kızın adem elması boğazına yapışmış, kız geberiyormuş az kalsın nefessizlikten. Kızın yüzü afedersiniz patlıcan misali morarmış lakin Tiberius'un taktikler biter mi? Ensesinin köküne bir Osmanlı şillesi, tabiri caizse sıyırtma atarak kızın adem elmacığının düzelmesine vesile olmuş. Bunun üzerine kızı evinden def etmiş.
Sonuç: Bu alfa kardeş, iki kız arkadaşı aynı anda götürebilecek bir karizmaya sahiptir. Kız boğ beni diyormuş, öyle bir delikanlı ki kızlar ölümlerinin bile onun elinden olmasını istemiş.
Türkiyeye döndü aslan parçası, ama köroğlu misali tüfeğini yere bıraktıktan sonra bolu dağlarında izini kaybettik amk. Kalbimizde şu an, ara ara dünyaya iner google'a vevey escorts yazar, kanatçıya giderek pompalamasyon dinler ve tengri'nin çadırına geri çekilir...
Diğer bir lakabı da Tiberius olan Türkçü, gizemli ve sakallı bir şahsiyet. Uzun yıllar yaşadığı isviçre’den sonra içini saran karanlık bulutla ülkesine şovalye olup çukurunu kurmuya gelmiştir. Peki neden Mr. 5 Saat?
Tiberius efsanelere göre Meksikalı bir kızı Azteklere ettiği intikam yemininden dolayı olsa gerek evinde ağırlayarak 5 saat boyunca durmadan cima etmiş, adı sanı her tarafa yayılmıştır. Ardından tövbe ederek ülkesine dönmüş ve sahih bir mümin olmuştur.
Arada her ne kadar tövbesini bozduğu söylense de genel olarak karda yürür, izini de belli eder. Öyle alfadır kendisi. Lâkin nerelerde olduğunu kendisi istemese kimse bilemez. Esrarengiz bir insandır. Arada Montrö’de dağlara çıkarak Asya’daki Göktanrı’yı isviçre’de aradığını söyler. Böyle saçma şey mi olur mübarek diye soranlara ise “Size ne a’ına koyayım?” diye cevap verir.
