mount and blade bannerlord anıları

entry1 galeri0
    1.
  1. Kendi halimde 5 yaş küçük kardeşimle mal güdüyorduk yine her zaman ki gibi. köye döndüğümüzde her yerin yakılıp yıkılmış olduğunu fark ettik. Bi köşeye çöküp aptal aptal bakınırken kardeşim koşa koşa geldi, abi abi haydutlar gelmiş, önüne geleni öldürmüş, kimine tecavüz etmiş, parayı pulu ne varsa alıp götürmüşler dedi. görüyok o kadarcığı salak çocuk dedim. meğer hemen kömürcünün kızı olan sevgilisi hatceye bakmaya gitmiş, kız evlerinin damında saklanabilmiş ve olan biteni izlemiş. onu da yanımıza alarak ayrıldık köyden. hatcenin söylediğine göre en küçük kardeşlerimizi de bir çok komşumuznan beraber alıp götürmüşler. köle pazarında satacaklar ellam diyerek lafa girdim. onayladılar. böylelikle en yakın şehre doğru yola çıktık. köle pazarına varmadan haydutları yakalayıp herkesi kurtaracadık, bende muhtarın kızı eminenin gözünde kahraman olacadım. belki o zaman yüz verirdi. gözü hep alamancı murattaydı. böylelikle dere depe düz gittik, sonunda haydutlara yetiştik. hemen önlerine geçip durmalarını söyledim. aralarından reisleri olacak biri öne çıkıp "sen kimsin, siktir çekil yoldan lan" dedi. önce hesap vereceksiniz dedim. tüm tutsakları serbest bırakıp malları iade edeceksiniz dememle suratıma tekmeyi yemem bir oldu. Allahtan emine görmemişti. beni bi güzel sopaladıktan sonra yollarına devam ettiler. onlar gittikten sonra salak kardeşim yine abi abi diye koşarak geldi. vurdum tokadı, dayak yerken niye yardım etmiyorsun lan it, ya ölüp gitseydim, hiç mi düşünmüyorsun lan dedim. abi ayıp oluyor kızın yanında dedi. başlatma lan kızına deyip bi tokat daha vurdum, gözlerini belertip ters ters bakmaya başlayınca ne bakıyon lan öyle deyip bi tokat daha vurdum. o söylendi ben sokrandım derken en sonunda siktiri çektim buna, siktir git ne bokunuz varsa yeyin dedim. ben şerefsiz murattan öcümü alacaktım. it oğlu itin köyde ilişmediği kız kalmamıştı, alamanyadan amcasının parasıyla aldığı çukulatalarla kandırıyordu hep kızları. kızlara da hak veriyordum, ben ne verecektim, mal boku mu. ama kanıma dokunuyordu bu durum. hiç sevmezdim zaten murat denen piçi çocukluktan beri. sümüklü piçin tekiydi. kararım kesindi, varlıklı ve nüfuzlu bir köy ağası olacaktım, evet. hemen civardaki şehre doğru yollandım. yolda giderken 3 eşkıya yolumu kestiler. ya canını ya paranı diye pıçak çektiler. 3 kuruş param olmadığını anlayınca kafama yine sopaynan vurup bayılttılar beni. gözümü açtığımda beni tüccarın birine köle diye satıyolardı. köle olmak hoşuma gitmemişti ama tacir hakkı hiç bişeyi 2 kere söylemiyordu, birincide yapmazsan kırbacı vuruyordu, nasıl da vuruyordu şerefsiz. yeyin diye verdiği şeyler de at pisliğinden halliceydi zaten. yanımdaki diğer kölelerden memmet ve emreyle iyi anlaşıyordum. üçüncü günün sonunda kaçmaya ikna edebildim ve beşinci günün şafağında kaçtık. kaçarken hizmetçi ayşe de bize katıldı. grubun lideri bendim, önce yanımıza almak istemedim. hakkı ağanın evinde güzel yeri vardı kahbenin, yediği önünde yemediği arkasındaydı, 2 sofra kurup kaldırmak zoruna mı gitmişti. biz daş daşıyoduk, bok yakıyoduk. ama ayşe sıcak evden ne diye kaçmak istesindi ki. kesin hakkı takmıştı peşimize. gelme dediğimde kadın ısrar etti, hakkı her gördüğü yerde götüme şaplak atıyor, tenhada yakayıncı zornan sahip oluyor, hatta bdsm ve aklına gelecek bilimum pislikleri üzerimde uyguluyor deyince kıyamayıp grubuma katılmasına izin verdim. böylelikle ben ve 3 marabam yollara düştük. çok geçmeden geçen hafta beni yakalayan haydutlara rastladık. hemen hücum emri verdim ama bizimkiler aptal aptal suratıma bakıyordu. birden emrenin kafasına gelen taş bayılmasına sebep oldu. hemen bizde onlara taş atmaya başladık ama yerde pek taş yoktu. karşıdaki piçler meğer önceden doldurmuş cebine daşları. yapacak bişey yok diyerek memmedi de alarak üstlerine atıldım. ayşe ise arkadan taş atıyordu. zor da olsa haydutların hakkından geldik. özellikle yolumu ilk kesişlerinde kafama vuran şerefsizi güzelce dövdüm. hepsini bayılttıktan sonra ceplerini ve kıyafetlerini bi güzel soyduk. elimize para geçtikten sonra memmedi kaybettim. karıya gidecem ben diye ayrıldı gruptan, ne kadar dil döksem, ben sana prenses siktirecem desemde ikna edemedim aq abazasını. o gittikten sonra ayşeynen otururkene emre az ötedeki yerinden kalkıp yanıma geldi. ayşeye abla şorda ne varki diyerek uzaklaştırdı. sonra abi, hakkaten prenses siktirir misin la sorusunu yöneltti. evet deyince kucaklayıp öptü beni. bundan sonra ölene kadar abimsin dedi. bende, sende benim sağ kolum dedim. tekrar sarıldık. ayşe abla 3 metre öteden yaşlı gözlerle gülerek bizi izliyordu. sabah olunca hemen en yakın kasabaya gidip muhtarla görüştük. muhtar emmi yav, prenses sikebilmek için ne yapmak lazım deyince kahkahayı patlatıverdi 3 tane dişiynen. prens olman lazım dedi. nasıl prens olunur deyince prens olunmaz prens doğulur deyip tekrar kahkaha atınca sinirlerimi tepeme çıkardı. sikerim senin o 3 tane dişini ha dedim. öyle deyince biraz bozuldu tabi adam. hiç prens gördün mü diye sordum. yok yiğenim ben kim prens görmek kim dedi. sonra bi iç çekip uzaklara baktı. değirmenci jack, prens ademi gördüğünü anlatırdı dedi. güç bela jackin adresini aldım ağzından. hemen jackin evine gidip prensi sordum. bir iç çekip anlatmaya başladı, prens adem çok eskiden bir gece köye gelmiş, yanında ben deyim 50 sen de 100 askeri varmış, hepsinin parlak zırhları varmış ama en parlağı prensinkiymiş. anladımki prensler çok zengin, emirlerine uyulan adamlarmış. ben de onlardan olacaktım. yok yok, ben daha büyük bişey olmalıydımki yaverim emre prens olup prenses sikebilsin. böylelikle para kazanmanın yollarını düşündüm ve kararımı verdim. ıssız bi yerde kamp kurup gelenin geçenin yolunu kesecek parasını alacaktık. hemen köyden yanıma 3 genç daha aldım. gidip bi köşede bekledik. ilk gelen kağnı arabasının üstüne çullanmamızla arabacıyı devirmemiz bir oldu. tek başınaydı zaten. tüm ganimet kolaylıkla önümüze serildi. muşambayı kaldırıp arabada ne var diye baktım hemen. sadece kadın elbiseleriynen ekmek varıdı. neyse buna şükür deyip kafamı kaldırmamla köyden yanıma aldığım dürzülerden birinin arabacının cebinden çıkardığı parayı kendi cebine koyduğunu gördüm. hemen yaklaşıp yapıştırdım kafasına şaplağı. çıkar parayı şerefsiz, burda komutan benim, benden habersiz ganimet alamazsınız deyince üstüme yürüdü, kim seçti seni komutan diye. rütbesine teke tek açılacaktık. ahmağı yere sermem zor olmadı. kalanlarada cilalı bi konuşma çekip gazı verdim. artık hiç biri sözümden çıkmazdı. böyle haftalarca haydutluk yaptık ama şimdiye kadar 2 tane kılıç dışında erzak ve çabıttan elbiseler hariç ganimet olmuyordu. böyle zengin olamazdım. karar değişikliğine gittim. beni daha önce burası bizim mıntıkamız diye kovan ekip geldi aklıma. herifler gayet zenginidi. ellerindekini almaya çalışacaktık. zaten geçen günlerde sayımız artmıştı ama eğer bu heriflerin elindekini zorla alacaksak daha fazlası gerekecekti. civar köylerden delikanlıları grubuma katılmaya davet ettim. puştların çoğunu şehirli kadınların çalıştığı kerhanelere götürme vaadiyle kandırıyordum. çok kolay oluyordu. yaklaşık 40 kişi olmuştuk. hepsini etrafıma toplayıp güzel bi konuşma yaptım. hadi aslanlarım, kellesini getirin bana diyerek üstüne yolladım haydutların. epey zaiyat verdik ama zafer bizimdi. tüm ganimeti ortaya yığdık. yarısı benim olacak kalanı aralarında bölüşeceklerdi. bu vurgun çok zengin etmişti beni. parayı görünce 2-3 kişi aramızdan ayrıldı, kalanlarla yakındaki şehre gittik, gençler hemen kerhanenin yolunu tuttular. bende gidip üstüme başıma adam akıllı kıyafetler aldım. meyhanenin birinde güzel bi yemek yedik emreynen. sonra mekanın sahibi şaban abiye bi el ettim. buyur paşam dedi. ellilerin sonunda kafası kel bi adamdı. abi burda her türlü hizmeti veriyonuz mu dedim, her türlüden kastın ne deyince anlarsınya abi genç adamız dedim. haaa, tamam tamam hallederiz paşam, sen yemeğni ben ayarlarım deyip ayrıldı. 10 dakika sonra gençten bi kız yanaşıp başka bi isteğiniz yoksa odanızı göstereyim beyim dedi, şabana baktığımda o da bana bakıyordu, kaş göz işaretleriyle sorun yok her şey hesaplandı dedi ve kızı takip ettim. odaya girdik ve gerisini sormayın. sabah uyandığımda zenginliğin çok güzel bişey olduğunu öğrenmiş, kesinlikle zengin kalmak istediğimi fark etmiştim. yattığım yerden zengin kalamazdım ve ayağa kalktım.
    to be continued...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük