izlemeyenlerin okumasına zaten bir anlam veremiyorum.
neyse hadi yine de belirteyim
--spoiler--
satine, christian ve kankalarının, montro dükünü, bir tiyatro hazırladıkları konusunda ikna etmeye çalıştıkları sahnede, alttan inceden bir el tango de roxannenin en can alıcı introsu girmekte ve aynı hızda susmaktadır ki, bu da pek çoklarının dikkatini çekmemiştir bugüne dek, *
imkan olsa da o sahneyi gösterebilsem.
kimbilir belki bir gün sınırlı teknolojik altyapım buna müsaade edecek bilgiyi öğrenir.
--spoiler--
mutluluk, hüzün ve kıskançlık konularının derinlemesine işlendiği ve izleyende iz bırakacak tekrar tekrar izlenecek sahnelere sahip film. işlenen her duyguyu sonuna kadar ekran başındakilere hissettirebilen nadir yapımlardan biri.
filmin mükemmel olması kadar soundtrack leride bi o kadar harikadır.. (bkz: le tango de roxanne) kesinlikle dinlenmelidir. insana o kadar derin ve güçlü şeyler hissettirir ki tekrar tekrar dinletir kendini bu şarkı.. bi bakmışsınız filmin ve şarkının bağımlısı olmuşsunuz..
Yönetmenliğini baz luhrmann'ın yaptığı müzikal ve dram içerikli filmdir.içerik ve soundtrack olarak gayet kaliteli bir filmdir.Aynı zaman da tom waits'in 'le tango de roxanne'şarkısını seslendirildiği sahne unutulmaz.
1928, 1934, 1940, 1952 (en fazla tanınanlardan biridir) ve 2001 yıllarında çevrilmiş bir film. adını paris'teki bir gösteri merkezinden almıştır. Bugün bile gösteri dünyasına hizmet eden moulin rouge'da tahmin edersiniz ki fiyatlar kol gibidir. Bir akşam yemeği artı kankan dansı izlemenin bir kişilik maliyeti 140 euro'dur. Gelelim filme:
satin, moulin rouge'da çalışan en güzel dansçı kızlardan biridir. Herkesi büyüleyen bir güzelliğe sahip olan satin gösteri bittikten sonra kendini zengin adamlara pazarlamaktadır. Bir gece gösteriyi izlemeye gelen bir dük ve bir oyun yazarı aynı akşam satin'le tanışmak ister. yazara aşık olan satin dükle de gösteriye sponsor olduğu için istemeye istemeye ilgilenmek zorunda kalır. ve olaylar gelişir.
Kurgusu, dansları (tom waits'in roxenne'i mutlaka izlenmeli) ve renkleriyle çok başarılı olan film 2002 yılında en iyi sanat yönetmeni ve en iyi kostüm dallarında iki oscar ödülü birden almıştır.
Gerçek sanatın mükemmel ses ve oyunculukla birleştiği ; 2 oscar ödüllü 2001 yapımı sinema filmi.
Ewan Mcgregor'un sesi ancak bu kadar güzel olabilirdi.
el tango de roxanne ni mutlaka dinleyin, izleyin, paylaşın. etkileyici bir tango sahnesi.
film harika müzikal sevenler eminim bayılacaklar. oyunculuklar başarılı. oscarlı bir baş yapıt bence ...
bir dişi olarak bile nicole kidman'a hayran bırakan film.
müzikseverlerin çok hoşuna gideceğini düşünüyorum. müzikal seviyorsanız izleyin.
yer yer the beatles, pink floyd, queen'den esintilerle gülümsettiler.
son olarak, el tango de roxanne'i izlerken aşktan ve kıskançlıktan öleceğinize, orgazm olacağınıza garanti verebilirim.
fahişeye aşık olmuş fakir çocukla sanatçı ruhlu fahişenin hikayesi. şahane oyunculuklarla dolu şahane bir müzikal olsa da hikayede birkaç mantıksal sorun var sanırım.
--spoiler--
dükle yazar çocuk karıştı diyelim, dük satine'in odasını bastığında bu karışıklığı olduğu gibi açıklasalar olmaz mıydı?
hadi diyelim moulin rouge'u tiyatroya çevirmek istediniz, bunun için satine'i dük'e satmaya ne gerek vardı? moulin rouge zaten para basan bir mekan değil mi binlerce müşterisi olan?
dük'ün girdiği triplere diyecek söz yok. kıskançlık ve hırsla doldukça "finalde fahişe mihraceyi seçecek" ifadesini kullandıktan sonra bir başka tribinde "oyunda fahişe sitarcıya gitsin satine benimdir" dedikten sonra tekrardan karar değiştirmesi beni benden aldı.
ayrıca dük fahişe peşinde işsiz güçsüz koşan işsiz güçsüz bir adam. akıllara şu vidyoyu getiriyor:
moulin rouge sahibi amcamız spontane yalan üzerine bi anda tiyatro sevdasına kapılıp "show must go on" diye diye kızı öldürüyor. hadi diyelim bu yalanı uydurdunuz sonra kimse mi "abi biz satine'e sormayı unutmuştuk o istemedi biz de tiyatro işinden vazgeçtik" demedi hacılar?
--spoiler--
tüm bunlara rağmen insanı büyüleyen bir sanatsallık da yok değildi. el tango de roxanne için bile izlemeye değer.
benim için, kelimelerle anlatılmayacak kadar etkileyici bir film.
başlangıçtan sonra gelen eğlenceli kısımlar genelde sıkıcı bulunsa da sonuna kadar izlenilmeyi hak eder.
çünkü her sahnesiyle, her müzik uyarlamasıyla, oyuncularının yüzündeki her mimikle kusursuza yaklaşır, insanın içine işleyen unutulmaz bir tat bırakır;
"the greatest thing you'll ever learn is just to love and be loved in return."
Film bittiğinde ister istemez roooxanne diye bağırırsınız ve dile dolanır. Fakat cidden fazla duygusal bir müzikal. ewan mcgregor' ın o son sahnede hıçkırarak ağlayışı, nicole kidman' ın bile rol icabı ölmesi insanı derinden etkiliyor.
Herşeyi geçtim baba john leguizamo toulouse rolü ile sıçırttın yahu. O gülüşlerin, hareketlerin, kaşları oynatmaların.
ilk gördüğüm an gözlerimi kısıp baktım yok artık oldum fakat, valla helal olsun yiğidi öldür hakkını ver şimdi cüceyi iyi oynadı.
