"beyler 6 maç oynadık, kazandık ve bunun adı artık final.
gidin o maçı alın ve unutulmaz olun.
en azından kendiniz için.
kaybederseniz bu maçı siz bile hatırlamazsınız beyler, "biz final oynadık" demezsiniz.
sezon başında söylemiştim size "kazanmak ve kaybetmek alışkanlıktır." siz bu alışkanlığı kazandınız artık.
gidin buna bana bize ve kendinize ispatlayın.
hakemle konuşmak yok, itiraz yok. saha içinde kaptanlar belli kenarda koçlarınız var.
rakibe saygısızlık yok, arkadaşınla tartışma yok.
çıkın mücadele edin.
her down yeni bi başlangıç her pozisyon bi sonrası için.
allah utandırmasın beyler!"
çok uzun süre boyunca, düzenli olarak hayal kırıklığına uğramış ve başkalarının mutluluklarının gözüne sokulmasına maruz kalmış, umutsuz birinde işe yaramayacak konuşma. çok sahte ve gerçek dışı geliyor. mesela güzel olmayan bir kadınla çıkmak ve yatmak istemediğimi söylüyorum terapistler çözüm bulamıyor. ne tedavisi ? ne motivasyonu ? demek ki bazı şeylerin çözümü olmadığını kabul edip onları bastırarak yaşamaktan başka çare yok. çünkü içe sinen bir çözüm yok.
etkisi kişiden kişiye değişen konuşma.
mesela depresyonda olan, hedeflerini belirleyememiş, kafası karışık, genç biri için motive edici, hırslandırıcı olabilir.
ama benim gibi 35' i geçmiş, tüm hayalleri suya düşmüş, anlamsızlık ve mantıksızlık içinde her gün sürüklenip başkalarının mutluluklarının gözüne sokulmasına maruz kalan öfkeli biri için herhangi bir faydası olmaz.
açıkçası ne motivasyon konuşması ne de kişisel gelişim kitabı bana aradığım anlamı verebilir. bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum. ortada bir saçmalık var ve bu saçmalığı çözecek olan sadece benim. terapistime danışır, kendi kararımı verir, içime sinerse uğraşır, sinmezse yatar uyurum.
kişiden kişiye değişir işte.
En iyisi budur: burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor. lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok, ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş, en büyük buhranımız hayatlarımız.
televizyonla büyürken, milyoner film yıldızı ya da Rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız.