yeniden yapılırken eskisinden kalan kayaların ve taşların kullanıldığı; zamanın gençlerinin evlenmeden önce cesaretlerini ıspatlamak için üstünden suya dik dalış yaptıkları yapıt...
köprüyü yeniden inşa eden firma yine türk tür.köprünün yıkılış görüntüsünü kaydedip dağıtanları böyle bir davranışa götüren sebep bakın nasıl sizin izlerinizi avrupadan siliyoruz dur.mostar köprüsü ve balkanlarda bulunan türk islam eserleri avrupaya vurulmuş bir mühürdür.
bir gün cnn*'i açmış izliyordum. haberde mostar köprüsünün tekrar inşa edildiğinden bahsedildi ve açılışını gösteriyordu. ama 3 dakikalık haberde bir defa türk ve türkiye lafını duymadım. olsun biz tarihe karşı görevimizi yerine getirdik ama ulan bu gerizekalılar türk/türkiye ismini ağzına almaktan bu kadar mı çekinir/bu kadar mı korkarlar?
mimarisine mimarların ağzı açık kalmıştır. köprünün tam üst noktası/ortasındaki taşın en son koyulma işlemi vardı. bizimkiler hidrolik ile çalışan kriko gibi bir şey ile diğer taşları esneterek** son taşı koyabildiler. ama o zaman o insanların nasıl koyduklarını çözemediler...
anne tarafı da baba tarafı da göçmen olan bir ailenin torunu olarak balkan toprakları benim için hep çok çekici oldu. sorulsa eğer en çok görmek istediğin yer neresi diye mostar köprüsü, saraybosna kısaca balkan toprakları diye olur cevabım. en sevdiğim meyvedir tadında başladığım bu entrye böyle devam etmeyeceğim tabiki.
barışın, çok kültürlülüğün simgesi olan mostar köprüsü yeniden yapıldığında bu barış için atılmış en güzel adımdı bence, hep böyle kalsın isterim.
köprünün yeniden yapımına başladığında atılan ilk adım patlama sırasında neretva nehri ne düşen taşları tek tek çıkarmak olmuştur. yapım ekibi büyük oranda köprünün orjinal halini muhafaza etmek istemiş fakat hem patlama hem de nehrin tahrip etmesiyle taşlar pek kullanılır durumda değildir. bu durumda asırlar önce köprü yapılırken taşların alındığı taş ocaklarına başvurmaya karar verilmiştir. taşları birbirine bağlamak için eski yapıyı incelediklerinde demir çubukların kullanıldığı görmüş ve aynı yönteme başvurmuşlardır. fakat burda demir çubukların uzun yıllar boyu hava değişimlerine, yağmura nasıl dayanacağı sorusu gündeme gelmiştir. ilginç ki günümüz teknolojisinde bu soruya cevap bulmaları hayli zaman almış. oysa ki asırlar önce hayrettin taşların içine açtığı kanallardan demir çubukların olduğu yere kurşun dökerek bu işi çözüme kavuşturmuş. yeniden yapım ekibi de takdir edersiniz aynı yöntemi kullanmıştır. burda br paragrafa sığdırmaya çalıştığım bu zorlu çalışmadan sonra köprü 23 temmuz 2004 tarihinde yeniden açıldı. bosnalı gençler yeniden atladı köprü üzerinden neretva nehri nin soğuk sularına. geçen gece cnn türk te izlediğim belgeselden aklımda kalanları böyle anlatmaya çalıştım bende.
mimar sinan'ın ogrencisi hayruddin tarafından yapılmıs tek kemerli olmasıyla altından gecen nehrin debisinde mevsimlere göre yüksek degisim oldugunu gösteren köprü
Tarihi 16. yüzyıla dayanan Mostar Köprüsü, bölgede Müslüman ve Hırvatlar arasında yaşanan savaş sırasında, 1993 yılında bombalanarak yıkılmıştı.
Köprünün yıkılması emrini veren Hırvat general Slobodan Praljak, halen Lahey'deki Uluslarrası Savaş Suçları Mahkemesi'nde, yargılanmaya bekliyor.
Neretva Nehri üzerinde 30 metre uzunluğunda bir taç şeklinde uzanan köprünün yeniden inşasından sorumlu ekibin başındaki Amir Paşiç, kendilerinin Osmanlı mimarlarının tekniğini kullandığını söylüyor.
Köprünün yeniden inşasında, eski köprünün nehre yıkılan taşları kullanıldı ve yeni taşlar da ilk köprünün taşlarının geldiği ocaktan çıkarıldı.
Köprü ve çevresindeki binaların restorasyonu yaklaşık 13 milyon dolara mal oldu. Türkiye ve Hırvatistan projeye katkıda bulunan ülkeler arasında başı çekiyor.
Yıkılması kültürel kopukluğu simgeliyordu
Mostar Köprüsü savaş sırasında önce hasar gördü ardından yıkıldı
Osmanlı mimarı Hayreddin Ağa tarafından yapılan köprü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO'nun Dünya Mirası listesi içindeydi.
UNESCO köprünün yeniden inşası için 1997de girişim başlattı.
Köprünün yıkılması Bosna'nın çok kültürlü toplumun oluşturan Sırp, Hırvat ve Müslümanlar arasındaki etnik denge ve uyumun yokolmasının simgesi olarak görülmüştü.