-geliş gidiş 8'er şerit var ama trafik istanbul kadar yoğun (nasıl ya? demeyin, öyle.)
-sarı taksi bulmak çok zor ama yol kenarından herhangi bir arabayı durdurup pazarlık edersen, seni istediğin yere götürüyorlar. kısa mesafeler 5 dolar, havaalanından merkez 50 dolar (30 km) trafikte korna çalmak büyük bir küfür. zaten birisi korna çalıyorsa bilin ki ya azeri ya ermeni ya da çeçendir. trafikte alkol limiti 0. şehirde en gözde meslek trafik polisliği çünkü anlayacağınız üzere iyi kazanıyorlar.
-en ucuz otel odası günlük 150 dolar. ev kiraları filan aşırı pahalı. çoğu eski Stalin döneminden kalma yapılar, 50-60 m2lik. bir de babuşka denilen kadınların kiraladıkları odalar var. ayrıca komünalka denilen, devlet tarafından verilmiş birkaç ailenin birarada yaşadığı 3 odalı daireler var. yani yatın kalkın türkiyeye dua edin.
-içki kültürleri acayip, her yerde elinde bira filan dolaşanlara rastlıyorsun, kadınlar dahil. Kadınlar zaten her işte çalışıyor, ağır işler dahil, 2.dünya savaşı sıralarında erkeklerin az kalmasından dolayı edinilen bir alışkanlık hala devam ediyor, öyle bizdeki kadınların işine geldiği zaman "kadın erkek eşitliği vaar" diye bağırmaları gibi bir durum yok yani orada, gerçekten eşitlik var.
-her caddede bir gece kulübü, her köşe başında krepçi var. bizim eğlenceden sonra işkembeciye gitmemiz gibi, onlar da krepçiye gidiyor. yemekler aşırı pahalı restoranlarda 2-3 bin ruble, içki de içersen 50 bin rubleye çıkabilir.
-bir de 100 metrede bir eczaneye rastlıyorsunuz önünde de kuyruklar. ruslar vitamin haplarıyla yaşıyor. hava soğuk, hastalanmaya müsait, meyve ve sebze az ve pahalı.
-bir de tüm bu anlatılanların dışında yaşayan bir kesim var. oligark sonradan görmeler. bunlar 90'ların başındaki özelleştirmelerde uyanık davranıp zengin olanlar ve onların çocukları. arap şeyhi ile amerikan rapçi'nin hayatlarına benzer bir yaşam sürüyor, 2000 m2 evlerde oturuyorlar.
-rusların çoğu ingilizce bilmiyor o yüzden sokakta türki cumhuriyetlerden birine ya da bir gürcü veya ermeniye rastlamazsanız derdinizi anlatmanız zor. pasaportunuzu almadan sokağa çıkmayın, yoksa polis kimlik sorarsa derdinizi de anlatamayacağınız için kendinizi merkezde bulabilirsiniz.
-moskova metrosu enteresan, saray gibi bir yer. herhalde dünyanın en etkileyici metrolarından biridir.
-kapkaça karşı çantanıza, cüzdanınıza dikkat edin. akşamları bilmediğiniz kuytu yerlerde dolaşmayın.
- Kazyol büyük hakaret. Keçi demek. Söylenmeyecek diğer 2 sözcük manyak ve durak. manyak bizdeki anlamıyla. durak da deli demek.
-kızlar şöyle, güzel olduklarını söylememe gerek yok sanırım. eğlenceye pek düşkünler, gece kulüplerinde yanında sevgilisi ya da kocası bile olsa, gelip seninle dans edebiliyor. sonrası? dersen o artık senin kabiliyetine, cesaretine ve bazen de cüzdanının dolgunluğuna bağlı.
-rus kızları, standart türk kızına kıyasla sekste daha tecrübeli (haliyle bu işi daha çok yaptıklarından) ve bizimkiler gibi bir yerine dokundun mu kasılmıyorlar, oramı elleme buramı şeyetme demiyorlar, bu işten zevk alıyorlar, sana da zevk veriyorlar.
- moskovada kızlar genelde küçük yaşta evleniyor ama birkaç sene sonra kocaları başka bir kadının peşinde evden ayrıldığından, etraf genç yalnız annelerle dolu...
gece ayrı günüz ayrı bir hayatın yaşandığı nadir şehirlerden birisi. dünyada moskova'dan başka hiç bir yerde gece saat 03'te canınız sıkıldığında gidip açık beyaz eşyacı bulamazsınız alış veriş için. ama moskova'da beyaz eşyacıdan tutunda spor malzemecisine, bilgisayarcısına kadar 24 saat açık yer bulabilirsiniz. restoran, kafe ve barları saymıyorum bile.
şehirde spor, tiyatro, sinema kültür gibi her şeyi bulma imkanınız var. önemli olan şehrin size ne verdiği değil sizin ne aldığınız. her şey sizin imkanlarınız ile ilgili.
kızların çaya bayıldığı şehir. öyle ki bir çay ısmarlıyorsun sonra aşık oluyorlar. kar eşliğinde çayları yudumlarken bir kaç romantik cümle söylerseniz direkt evlenme teklifi. evet kızlar ediyor teklif.
müthiş bir büyüsü olan, kremlinin civarının mutlaka gece de görülmesi gereken, harika mimarisi ve müzeleri ile inanılmaz bir şehir. beni en çok etkileyen sovyet yapıları oldu. saint basil katedrali insan hayatında görülebilecek en ilgi çekici yerlerden biri. içindeki müzede güzel freskler var fakat dışının yanında çok sönük kalıyor. bol bol ingilizce bilen insan bulamamaktan yakınılmış. tam tersine her gittiğim yerde mutlaka bir ingilizce bilen birine denk geldim. ve insanlara yardım etmeyi seven bir halkları var. tamam soğuk bir yapıları var ama tarzları böyle. viktravel linkinden havaalanından şehire giden otobüsün numarasına kadar öğrenilebilir.
Fıstık gibi şehir.
Yeşillik, ferah, aydınlık. Belki de kutuplara azıcık daha yakın olmasından mütevellit belki de bir sanrıdır ama sanki gök, elini uzattığında değecek kadar yakın.
Moskova nehri ayrı bir güzellik. Kiliseleri öyle, parkları öyle.. Yeni yeni yükselen gökdelenleri öyle.
Kremlin çevresi ise apayrı bir yer. Büyüleyici.
Metroları eski olsa da, istasyonları harikülade. Hemen her istasyon ayrı bir sanat galerisi adeta.. Metro yanılmıyorsam 1938'de yapılmış. O zaman için video çekmiştim, yürüyen merdivene bindiğinizde 2 dakikadan fazla sürüyor inmeniz ve ortalarına geldiğinizde aşağı yukarı algınız takla atıyor alışıncaya kadar ne olduğunu anlayamıyorsunuz.
mgu yani Moskova devlet Üniversitesi ise Ayrı bir rüya.. Şehrin her yerinden göz kırpan bu şatomtrak bina olağanüstü bir güzelliğe ve estetiğe sahip.
Ama tabi pahalı. Çok pahalı. Baya pahalı. Öyle böyşe değil çikin pahalı.
Bu arada araba sayısından dolayı iki plaka kodu kullanılmaktadır.
Moskova;
1571'de kırım hanlığından 1.devlet giray,
1812'de Fransa imparatorluğundan napolyon,
Tarafından yakıldı. 1943'te Naziler tarafından işgalin eşiğinden döndü.
Defalarca kez kıtlık ve hastalıkla sınandı. Ama şehir bugün hala dimdik ayakta. Moskova bize önemli bir ders veriyor aslında; "önemli olan defalarca yakılıp yıkılsak da küllerinden yeniden doğabilmektir."
çok güvenliksiz. hava kararmaya başladığında kızıl meydan da millet birbirini kesiyor kim vurduya gidiyorsun. hadi len diyenler gidip kendileri görsün denesinler, götü kurtaran olursa ben burdayım.
Ne güzel bir şehirdir. Şimdi orada olmak, bilmem kaç derece soğuk havayı ciğerlerine çekmek vardı. Sonra o kırmızı kazaklı, sarı saçlı hatunu aramak vardı. Galipin rüyayı aradığı...