birkaç şarkısını dinledim. güzel işte. the smiths'ten sonraki klasik morrissey işte.
the smiths özlemi hala içimde.
umarım yeni albümü dolayısıyla türkiye'ye yeniden gelir ve yeniden dinler, görürüz.
son olarak, öyle içine bir şey giymeden sadece ceketle dolaşıyorsun ortalıkta ama üşütürsün filan. mide üşütmesi çok kötü bir şey moz. yaş da biraz ileride. aman dikkat.
bugün doğum günüdür iyi ki doğmuştur geceleri onu dinleyerek ağladık onu dinleyerek platonik aşkımızla hayaller kurduk acı çektik affettik tek ümidim hayatımın aşkının böyle biri olması fiziksel olarak da kişilik olarak da.
"Hayatınnızda alabileceğiniz en politik duruş hayvan yemeyi bırakmaktır"demiştir kendisi.
Çok kasmayın yani,"ceset"yemeyi reddettiğinizde,tüm hiyerarşik sistemlere,hiyerarşiye dayalı ilişkilere,erkek egemen dünyaya,cinsiyetçiliğe,haksızlığa adaletsizliğe..her şeye temelinden başkaldırmış oluyorsunuz.
kendisini tanımayan herkesin hayatında önemli bir eksik olan üstat. insanların bir var bir yok olması, yaşamın anlaşılmaz karmaşıklığı, aşkın acı halleri gibi konuları arabeskliğe kaçmadan, oldukça naif ve sade bir şekilde ele alıp insanı düşündüren bir müzik adamı olan morrissey'i dinleyiniz, dinlettiriniz.
17 aralık istanbul konserinde gözlerimizi dolduran bir performans sergilemiştir ve ne kadar naif, adeta çiçek gibi insan olduğunu bize göstermiştir.her ne kadar yeni albüm tanıtım konseri olmasından dolayı efsaneleşmiş eski şarkılarının çoğunu duyamasak da (bkz: there is a light that never goes out), (bkz: first of the gang to die) kayıtlarından daha iyi olan sesini keyifle dinledik. bir daha gel moz , gördükten sonra daha bir sevdik seni.
hayatımda duyduğum en güzel erkek seslerinden, ilk dinlediğimde bir huzur veriyor ama nedense sonradan şarkı neşeli de olsa hüzün çöküyor, sesi de eski, tam bir ingiliz erkeği, aksanı da keza öyle. kesinlikle mükemmel bence. her şarkısı mükemmel.
yatak odası sesine sahip insan.
let me kiss you dediğinde, olur tabi lan neden olmasın? diyor insan kendine.
sonra da i know it 's over diye düşünürsünüz kara kara.
ama öpülür de hafız,
çok acayip.
close your eyes and think of someone you physically admire deyişindeki o çaresizlik, I'm alone diye bağırışı, the smiths le ya da değil her türlü melankolinin en çok yakıştığı, mutsuzluğu sana huzur olarak yansıtabilen tek insan. gerçekten kadife gibi bir ses.
hani olur ya her albümde sevilen bir kaç şarkı olur diğerleri sevilmez..ben bu adamin tüm sarkilarini seviyorum hepsinde ayrı bir duyguyu yaşıyorum...Tüm sarkilari birbirinden güzel.
birbirinden güzel onlarca şarkısıyla insanı aynı anda hem mutluluklara , hüzünlere, anılara ve onları tekrar yaşamaya götürebilendir.
şu günlerdeki tarifsizliklerden mi bilinmez, kafayı toplayıp uzunca bir yazı yazılmalı morrissey'ime..
sesinin rengi en güzel let me kiss you'da ortaya çıkar..
hele bir de;
"but my heart is open, my heart is open.. to you.. " demesi yok mu o çaresizliğinle!
ve, " yes i do believe, i have found mine" derkenki o sesinin hüzünle karışık umutla dolu iniş çıkışları..