ve bugün bir şey daha oldu.
dün gece askerlerimizi katleden rusların tam teçhizatlı 2 savaş gemisi, adeta gösteri yapar gibi, adeta alay eder gibi boğazlarımızdan geçtiler.
(bkz: 28 şubat 2020 iki rus fırkateynin boğazdan geçmesi)
bu geçiş adeta türkiye'ye bir hakaretti.
türkiye'nin böyle bir hakarete uğraması, böylesine bir duruma düşmesi çok nadir olan şeydir, bunun bir benzeri de süleymaniye'de türk askerlerinin başına çuval geçirilmesidir ve ne tesadüftür ki o olay da akp döneminde olmuştur.
şimdi rus savaş gemilerinin boğazdan geçişine bir şey yapamayız, çünkü montrö sözleşmesine göre geçebilirler, zira rusya'ya savaş ilan etmedik diye savunmuş aktroller bu durumu.
işte bu kadar cahiller.
hayatlarında bir kez montrö'yü okumamışlar, ama montrö antlaşması konusunda bilirkişilik yapıyor gerizekalılar.
montrö antlaşmasının 21. maddesi diyor ki;
Türkiye kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karsısında sayarsa, Türkiye'nin,
işbu Sözleşmenin 20. maddesi hükümlerini uygulamaya hakki olacaktır...
yani montrö'nün 21. maddesi türkiye'nin kendisini yakın savaş tehlikesi altında sayması halinde, türkiye'nin savaş gemilerine boğazı kapatabileceğini söylüyor.
1-rus savaş gemilerine neden boğazları kapatmadınız?
2-33 askerimizi şehit eden rusların boğazlardan geçmesi hoşunuza mı gitti?
3-yoksa ruslardan korkuyor musunuz?
4-cumhurbaşkanının yanında montrö sözleşmesini bilen bir danışmanı yok muydu?
yazıklar olsun...
türkiye cumhuriyeti en rezil dönemini yaşıyor şu an.
ve bu rezil dönemin tek bir sorumlusu var. kim olduğunu herkes biliyor.
edit: buna eksi veren beyinsiz aktroll, belge gibi belge ile yüzünüze yüzünüze vurdum yaptığınızı, nesi yanlış da eksiledin?
O beğenmediğiniz inönü'nün ikinci dünya savaşı sırasında boğazları kapattığını da hatırlatmak isterim. Değil savaş gemisi ticari gemi geçişine bile izin vermedi.
Ne müttefiklerin, ne nazilerin, ne rusların tehditlerine boyunun eğdi. Müttefikler rusya' ya ancak yılın büyük bir bölümünde kapalı olan kuzey buz denizi limanlarından yardım gönderebilirler..
Dünkü facia sebebiyle boğazları ruslara ilelebet kapatmak elbette mümkün değil ama hiç değilse bir kaç haftalığına kapatılabilirdi.
Bu yaşananlar Atatürk türkiye'nin boğazlardaki haklarını korumadı diyen yalancılara ve onlara uyan cahillere kapak olsun. Yobazın aldığı nefes bile yalandır. Kuş kadar aklı olan bunlar Allah bir dese bile inanmaz... Vardır altında bir çapanoğlu...
Gördüğünüz üzere sorun haklarımızda değil, onları kullanması gereken siyasi iradede...
Abd Küba füze krizi esnasında, hukuken hiçbir hakkı olmadığı halde, küba'nın etrafındaki uluslararası suları Rus gemi geçişlerine kapatmıştı.
Yav hem cahil hem provakotöre Bir şey anlatmak Zor.
Rus savaş gemileri ilk defa geçmiyor ki içimizden. lozandan bugüne belki binlerce defa sürekli bogazimizin içinden geçmış, geçiyor ve hep geçecek. Bugünkü geçiş de onlardan biri, önceden planlanmış, yasal olarak Türkiye'ye bildirilmiş gecislerden biri.
Efendim Neymiş savaş tehlikesi yakın falan filan diyerek kapatmalıymışız. Lan bi siktir git savaş ilan etmeden durduramazsın o geçişi kardeşim.
Bakın burası çok önemli suriye'de;
Ne Türkiye ne de Rusya resmi olarak savaşın s sinden bahsetmiyor birbirlerine karşı. Yani diplomatik olarak Resmen durum böyle. Yani evet resmi olarak savaş ilan edilmiş değil. Gayriresmi olarak durum farklı olabilir Ama resmi olarak böyle.
Türkiye Suriye'de düşman olarak rejim unsurlarını Rusya'da muhalifleri hedef alıyor.
Evet arka planda durum farklı ama diplomaside ve uluslararası anlaşmalarda resmi vaziyete göre hareket edilir.
Yobaz, yalancı, utanmaz ve hain fetöcü zihniyetini bir kere daha görmemize vesile olmuştur.
işte montrö'nün 21. Maddesi ortada... Nasıl uygulandığına örnek verdim. Meselenin haklarımızda olmadığı, haklarımızı kullanması gereken siyasi iradede olduğunu eblehler bile anlar...
Ama yobaz fetöcü hala boğazları masada verdiler diyor!
ibretliktir... Yobazın, fetöcünün nasıl bir yaratık olduğunu hala anlamayan varsa bu organizmaya baksın...
Fetöcünün boğazlarda bir hakkımız yok yalanını sürdürecek takati kalmayınca, bu sefer plağı değiştirip, o hakları kullanmak cesaret isteri çalmaya başlamasına vesile olmuştur.
Yalan başka, görüş başkadır. Demek ki yalandan vazgeçti, görüşünü söylüyor. Eyvallah....
Biz sıradan vatandaşlarız, devlet işlerinde her bir şeyin doğrusunu biliriz gibi bir iddiamız olamaz. Hele ki türkiye'nin Rusya ile aavaşmasını hiç istemeyiz. Hamasetin gereği yok, sonu felakettir. Zaten hükümetin Suriye politikasına daha en baştan karşı çıkmamızın nedenlerinden biri de budur...
Fakat madem böyle bir facia yaşadık, boğazları kısa bir süre için de olsa kapatmak uygun bir karşılık olurdu görüşündeyiz. Rusya böyle yaptık diye kalkıp savaş filan ilan edemez. Uçak düşürme olayındaki tepkisini tekrarlar muhtemelen. E hamama giren terler, girmeyelim dendi o kadar ama biz bilirizciler dinlemedi...
Bu kadar dışa bağımlı olan ülke mi kapatacak? ülkede üretim namına bir şey yok ki. neye güvenip kapatacak? Ülkeye giren doğazgazın bile %50 den fazlasını rusyadan satın alıyoruz...
