bir çok annenin genel özelliğidir herhalde dantel merakı. boşta bir yer gördükleri zaman danteli, örtüyü koyuverirler hemen. dantel örtülen eşyanın, aletin misyonunun anne için hiç bir önemi yoktur. tüm eşyalar sehpa muamelesi görür annelerden. bir akrabamın duvar saatine bile dantel örttüğüne tanık olmuşluğum vardır. çeyrek geçeler ve çeyrek kalalar zaman kavramı dışında kalıyordu o evde. dantelci teyzenin ise savunması çok da mantıksız değildi hani; ha çeyrek var ha on var ne önemi var?
bilgisayarların da bu dantel teröründen nasibini almaması düşünülemez tabii.
- haydaaa, anne ne yaptın ya?
+ nasıl? çok güzel olmuş de mi? halının rengine de uydu.
- ya anne monitörde danletin ne işi var?
+ aaaaaa sinirlendirme beni. o kadar para verdin bi şeye benzemiyordu. hem dedim ya halıya uydu işte rengi.
- ya anne al şunları gözün seveyim ya. arkadaşlar gelecek rezil olacam. çenelerinden kurtulamam sonra.
+ hakkımı helal etmem valla. o kadar uğraştım örmek için. hem güzel oldu böyle.
- ya ben nasıl kullanıcam peki bilgisayarı?
+ kullacağın zaman kaldır hepsini, güzelce dürüp koy kenara. sonra örtersin yine.
- tamam anne ya tamammmm.
+ bir de gereksiz bi parçası vardı. şöyle küçük, uzunca kablolu bi şey.
- eeeee?
+ görüntüyü bozuyodu, attım onu ben.
- neeee? fareyi mi attın anne?
+ aaaaaa hani fare?
- oy oyyyyyy.
+ şu büyük kara kutu bi işe yaramıyorsa onu da eskiciye vericem yarın.
- ühühühühühüh.
başlık monitörün olacaktı. öğrenemedik şu başlık açmayı.