siyasi güç ve kuvvetin kimseye karşı sorumlu olmayan tekbir kişinin yani hükümdarın elinde olduğu rejimdir.yönetme yetkisi genelde belli bir aileye verildiği gibi belli bir grubun elinde de olabilir.monerşistler farlı yapılar göstermişlerdir.bunlar:mutlak monarşi,aristokratik monarşi,meşruti monarşi'dir.
ne tür bir yönetim olursa olsun lidere taassup noktasında bağlılık gösteriliyorsa orada monarşi hakimdir. bir de kraldan çok kralcı tipler vardır. kral "artık özgürlük zamanı" dese bile, "olur mu sayın majesteleri ne güzel si..yordunz bi...yönetiyordunuz bizi" derler. körü körüne ideolojik bağlılık pekiştirme sıfatlı şu tanımı peşinen hak eder: göpgötlek.
egemenliğin tek sahibi bir şahıstır. egemenlik aslen ve hayat boyunca bir tek şahsa, hükümdara aittir. onun iradesi egemenliğin tek kaynağıdır.
monarşiler hükümdarın tahta geçiş şekline göre seçimli ve ırsi olmak üzere ikiye ayrılır. seçimli monarşilerde hükümdar saltanat hakkını seçimle kazanır. cumhuriyetten farkı ise seçilmiş hükümdar tahta seçimle gelmiş olduğu halde kendisini seçenlerin temsilcisi değildir. ırsi monarşilerde ise, hükümdar, hükümdarlık makamına bir hanedana mensup olmak veya veraset sırasında birinci olmak ve belirli özelliklere sahip olmak suretiyle otomatik olarak geçer.
monarşiler, saltanat haklarının sınırlarına gre mutlak ve meşruti monarşi olarak ikiye ayrılır. mutlak monarşi, hükümdarın saltanat hakkının kanuni bir sınırlandırmaya tabii tutulmadığı monarşidir. hükümdar devletin tek, asli ve birinci derecede organıdır. bütün yetkiler onda toplanır ve onu sınırlandıracak bir organ yoktur. meşruti monarşi ise hükümdarın saltanat haklarının kanuni bir sınırlandırmaya tabii tutulduğu monarşidir. hükümdar devletin tek ve asli organı olmayıp ondan başka anayasa ile belirlenmiş asli ve birinci derece organları vardır.
thomas hobbes, leviathan da şöyle der; "Zorla üzerinde egemenlik sağlanmış olan bir ülkenin yönetim biçimini işgal eden ülke ister demokrasi olarak belirlesin, ister aristokrasi, yine de oradaki yönetim biçimi monarşidir. "
kaldırıldığı ülkelerin daha da geriye gittiği yönetim şekli. demokrasi ile başa gelen sağ ve sol her tür parti başarısız olmuş, zengin fakir arasındaki uçurum artmış, can güvenliği, adalet, refah sağlanamamıştır. meclisler ülkenin kanını emen yüzlerce milletvekili ile dolu.
keşke babadan oğula geçen krallık ya da imparatorluklar devam etseydi.
ingiltere ve japonya imparatorluk olduğu için her zaman güçlü kalacaklar.
12 haziran seçimlerinden sonra mevcut hükümetin tek başına yeniden iktidar olması halinde yakın bir zamanda legal olarak maruz kalacağımız yönetim çeşidi.
zaten hali hazırda 9 yıldır yapılan her türlü yandaş kadrolaşma sayesinde devletin bütün kurumları tayyeap ve tayfasına çalıştığı için illegal olarak da olsa bu yönetim biçiminde olduğumuzu söyleyebiliriz.
eğer bir yerlerde kral tayyeap e eleştiri getiren bir medya organı varsa tarihin görmediği büyüklükte cezalar kesilerek susturulur ve köşesinde gazetesinde tayyeap e laf söyleyen, eleştiri getiren gazeteciler olursa hemen ergenekondan içeri alınır, e ne de olsa adamlar darbe yapacak öyle değil mi?
birilerinin gözü açılmalı, çılgın proje diye kafayı bozmaktansa, cari açık, işsizlik, kopya skandalı ve eğitim sistemi üzerine yeni projeler üretmelidir.
tüm milletlerin geçtiği merhaledir. uzun soluklu ve halkın huzur, sükunet ve maddi anlamda rahat olduğu dönemleri ihtiva eder. olmadığı zaman monarşi de yıkılır ama başka bir yönetim biçimi yıkılmaz devam eder. monarşi dünyaya gelmiş geçmiş en iyi yönetim biçimidir. çünkü padişah/kral/han/sultan itibar kazanmak istiyorsa bunu halkın zengin ve huzur içinde olmasına borçludur. her tahta geçen bunun bilincindedir, kimi iyi yönetir kimi kötü. bu tüm devlet geçmişine ve geleceğine yansıtılmamalı. aksi her yönetim sistemi için geçerli olur.
not: iyi düşünün, iyi tetkik edin, iyi okuyun, gözlerinizi yormayın. eksi oy verenleri de sevgi ile öpüyor saygı ile selamlıyorum.