monaco

    1.
  1. Güney fransada, krallıkla yönetilen kumar ve turizm sayesinde zengin olmuş şehir-devlet. bir prens tarafından yönetilir, futbol takımı fransa liginde oynar. 5000 civarı vatandaşı vardır bu prensliğin bu vatandaşlardan vergi alınmaz üstelik devlet her ay 3000 euro para verir bu kişilere sahip olunan her çocuk için bu rakam katlanır (bkz: ulan gidip monaco vatandaşımı olsam) diye düşünülebilir fakat öyle kolay değildir. Kendi el yazınızla bizzat prensin kendisine bir dilekçe yazmak gerekir bunun için. prens okur böyle mektubu o karar verir alınıp alınmayacağına.
    9 ...
  2. 6.
  3. ULUSAL ORKESTRASI , ORDUSUNDAN DAHA KALABALIK OLAN ÜLKE.
    8 ...
  4. 16.
  5. milli gelirinin %98ini turizm ve kumarhanelerden sağlanan kazançtan oluşturan cennet vatan.
    4 ...
  6. 74.
  7. Bir sleek aydınlatıcı çeşidi. Sıvı.
    4 ...
  8. 23.
  9. Monte Carlo'nun kumarhaneleri, okyanus müzesi, otomobil yarışları, turizmi ile ünlü ülke.
    3 ...
  10. 5.
  11. vatikan'dan sonra dünya'nın 2. en küçük şehir devleti.
    3 ...
  12. 13.
  13. 29.
  14. bu ülkeyi iki kelimeyle özetlemek gerekirse önce araba derim, sonra da silikon.

    galerilerde gözümle gördüğüm kadarıyla, fiyatları 150 bin tl ile 1.1 trilyon arasında değişen lüks araba çeşitliliği var ve burada araban kadar konuşuyorsun. gitmeden önce "kırmızı ışıkta iki tane ferrari yan yana duruyor." gibi yorumlara siktir çekmiş olsam da, bu sayının 3'e de çıkabileceğini görmüş olduk. tertemiz caddeler, yaya yollarında yol veren bilmem kaç beygirlik ultra model arabalarla doludur.
    silikon kelimesi ise, taşlı kumsallarında, casinolarının yakınlarında gördüğüm hatun nüfusundan edindiğim gözlemlerden kaynaklanıyor. tabii ki o arabaların sahibi, direksiyondan aldığı hazzı göğüslerden de almalı. kadınlar da bunun farkında. ben bu kadar iyi yapılmış, düzgün memeyi bir arada görmemiştim.

    garın sağ tarafında kalan ve merdivenlerle çıktığınız bölgede farklı bir monako vardır. müthiş manzaralara sahip bu kısımda daha samimi, daha sesli, daha mutlu bir toplulukla karşılaşırsınız. ara sokaklarda küçük butikler, hatıra eşyaları satanlar, gülümseyen cafe sahipleri, japon turistler vardır. bu kısım bende oklava ile gözleme açan kadın etkisi bırakmıştır. kalenin kapısında nöbet tutan askerler, saat başı nöbet değişimi yapar. ve değişim esnasında, komutanları "rahat, hazır ol, silah omza" falan derken, turistler koşa koşa bunları izlemeye gider. 1 dakikalık seremoninin ardından alkışlar kopar. öte yandan bu ülkenin bir ordusu bulunmamakta.

    garın sol tarafından gezmeye başlarsanız yarım saat sonra falan taşlı kumsala ulaşırsınız. yolda güzel yapılar, oteller, birkaç küçük park, tarihi binalar, tarihi olmadığını belli eden yüksek katlı binalar görürsünüz. bu sürede susamayın, acıkmayın, zira hiçbir şey bulamayacaksınız. market, dükkan, bakkal gibi "friendly" şeyler pek yok burada. bir tane spar market gördük, ama pazar olduğu için kapalıydı. bu kısım bende samimiyetsiz, şuh, fettan, burnu havada bir kadın etkisi bırakmıştır.

    sonuç olarak monako kesinlikle görmeye değer. ancak yurdum insanının buraya hayran olup da yerleşmek falan isteyeceğini hiç sanmıyorum. zaten bir tane türk gördük. o da, geçen gün biten yat showroom'una malzeme, yat vs. getirmek için gelmiş buralara. aceleyle tırına bindi gitti.
    3 ...
  15. 70.
  16. montepillier denen mahalle takımı ile evinde 90. dakikada yediği golle 1-1 berabere kalmış olan çöp takım. inşallah beşiktaş koyacak bunlara allah'ın izniyle.
    ulan 90'da gol yenir mi? kupon 90'da yatar mı lan sizin yüzünüzden? celta vigo'ya da buna da kendi evinde galibiyetine oynuyorum iki takım da son dakika yediği goller ile berabere kalıyor.
    3 ...
  17. 7.
  18. bu şehir devletinin bir de albert adında zampara bir prensi vardır... güzeller güzeli prenses carolin ide unutmamak gerekir...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük