küçük kızın saçlarını kesildiği sahne çok üzmüştü beni.
öyle güzel vermiş ki o duyguyu o minicik surat.
bir de dedenin çaresizliği...
üzerine tartışma yapılmayacak kadar gerçekçiydi.
çok güzel film. gerçekten insanı duygulandıran sinema klasiği özellikle mete dönmezer, mustafa uzunyılmaz gibi oyuncuların filmdeki oyunculuğu tartışılmaz.
Sahneler aklıma geldikçe oturup hüngür hüngür ağlama isteği getiren film.abi olmanın,kardeş olmanın vurgusunu naif ama bir o kadar da damga vururcasına yapan film.bunlar yetmezmiş gibi de Erkan Oğur müzikleri...
Fena can yakıyor,oturduğunuz yerde çakılı kalıyorsunuz.Filmi durdurup yarım saat sonra eve gelecek olan abiyi arayıp onu sevdiğini söylemek.Eve gelince hiçbir şey söylemeden ona sarılıp tekrar hüngür hüngür ağlamak.
ağlatmaktan öte insanın canını sıkan bir film.
ajitasyon biraz eğlence bizim için. o çeşit eğlenceleri daha çok severiz. ama bu film başka bir şey yaşatıyor insana. etkileyici.
duru ve can acıtıcı bir film. hayatın sadece neşeli ya da marjinal uçlarını göstermeye meyilli türk sinemasına inat, gerçek hayatta yaşanmış bir olayı konu eden etkileyici bir film. benim gibi bir odunu bile ağlatmıştır. böyle filmler yapmayın kardeşim! sonra ağlarken biri görecek, karizmayı çizdiriyoz.
babaları tarafından istenmeyen iki kardeşin hikayesi. aşırı derecede film izlemekten sıkılmış olanların izlemesi gereken bir film. bir çocuğun kardeşi için kendisinden ödün vermesini anlatan bir film.
filmin müziklerini erkan oğur'un yapması filme ayrı bir güzellik katmıştır.
atalay taşdiken 'in yaşanmış gerçek bir hayat hikayesinden uyarladığı 2009 yapımı hüzünlü bir film. başarılı da bir film. özellikle ayşe rolündeki ufaklığın çaresizlik, sevgisizlik ve yalnızlık sonucu abisiyle kenetlenmiş olması ister istemez iran sineması başyapıtlarından cennetin çocukları 'ndaki kardeş dayanışmasını ve sevgi ağını aklıma getirdi.
filmin hüzünlü yapısı, yıllar evvel yürek dağlamış olan cahit oben 'in canım kardeşim'deki müziklerine nazire edercesine erkan oğur üstadın elinde mana ve derinlik kazanıyor.
--spoiler--
filmdeki küçük fakat manidar düşler, yıldızlara çok uzaklara kadar uzanırken en güzel bir o kadar da etkileyici sahne arkasından geliveriyor. dede, abiyi uzunca kalması koşuluyla gönderdikten sonra ayşe'nin saçlarını kesmeye başlıyor. işte orda mükemmel bir ivme kendiliğinden oluşuyor. korku ve hüzün harmanlanmış vaziyette, saçların kesildikçe yere düşüşüyle ayşe'nin önce suratına sonra küçük ayaklarına yansıyor. ayak parmakları içe çekiliyor, buruşturuluyor korkmak ve hüzünlenmek kavramları minimal sahnede yürek dağlıyor.
--spoiler--
sonuçta, hüzün garantisini çaresizlik temasıyla ajitasyona kaçmadan doğallıktan kopmadan veriyor film. kesinlikle, izlenmeyi hak ediyor.
10 üzerinden 7,5!
hiç bir şekilde cinsel içerikli bir sahneye sahip olmayan, sade, gerçek, sıcak bir yapım oluşuyla seyircinin beğenisini toplamış yanlış bilmiyorsam bir çok ödüle layık görülmüş muazzam yapımdır.
izlediğim en sakin en gerçekçi filmlerden biridir.
--spoiler--
öyle bir kurgulanmıştır ki istisnasız iki küçük kardeşin her duygusuna karşılık vermek, babaya üvey anneye sövmek, bakkala dedeye yardım etmek istersiniz izlerken. oyunculuk da çok iyi filmde. o küçük kızın annesinin mezarına gelip de veda etmesini yüzümde gülümse, gözümde iki damla yaşla izledim:
- anne biz almanyaya gidiyoruz, ama merak etme hergün gelicez yine senin yanına.
ayrıca hiçbir acındırma, duygu sömürüsü unsuru barındrmadan insanın ağlatan, bir şeyleri sorgulatan bir film.
kız 'dede gitmesem olmaz mı' dediği anda gözyaşlarımı salmama sebep olan iç burkan film. gerçek yaşam öyküsü olduğunu bilmekse daha da üzüyor. ve ne yazık ki ülkemizde gidenlerin, gönderilenlerin, gönderileceklerin olduğunu bilmek çok acı.
babam ve oğlumdan beri ilk kez bir filmi izlediğimde dolu dolu ağlamama sebep olmuştur.
atalay taşdiken'in yazıp yönettiği, erkan oğur'un müziklerini yaptığı bir film. iki küçük çocuğun acı dolu hayatını abartıya kaçmadan, iğrenç türk filmi ajitasyonlarına baş vurmadan anlatan inanılmaz güzel etkileyici bir film. benim gibi bir odunun bile gözlerini nemlendirmeyi başarmış bu güzel filmde geniş aile dizisinin devir abisi mustafa uzunyılmaz'ın performansı ise görülmeye değerdir. küçük kız ayşe'ye özellikle dikkat edin zira bu küçük kızın etkileyemeyeceği bir bünyenin olabildiğine inanmıyorum. zaten jüri de bu kız için takdirlerini çok net bir biçimde ortaya koymuş ve gereken ödülleri bir bir sıralamıştır. kısacası izlenmesi gereken fakat çok fazla izleyici ile buluşmamış, türk sinemasının kayıp hazinelerinden bir film daha.
iç anadolu civarındaki abi ve kız kardeşleri yansıtabilmiş, --spoiler-- son sahnesinde bisikletle arabaya yetişmeye çalışarak gözyaşı hakimiyetimize son buldurmuş türk yapımı filmdir. --spoiler--
gerçek bir olayı anlatan film. dokuz yaşındaki bir çocuk ve kardeşinin öyküsü. birçok sahnesinde can yakan, içi burkan bir film. sonunda uzun uzun iç geçirip, göz yaşlarınızı akıtan bir film.
film hikayenin kahramanlarına ithaf edilmiş. ayrıca 2009 istanbul Film Festivali programında yer alan film, 59. Berlin Uluslararası Film Festivalinde de gösterilen iki Türk filminden biri olmuş.
film; köyü, köy yaşantısını, öksüz çocukları, annesiz kalmanın acısını, torunlara bakamamanın acısını, gamsız bir babayı anlatıyor. her ne kadar sonu sürpriz olmasa da, can yakıyor. kendinizi ve etrafınızdaki insanları sorgulamanıza sebep oluyor.
günümüz çocuklarının özellikle böyle bir kardeş hikayesini izlemesi lazım. ve son olarak; her zaman dediğim gibi, yüce yaradan hiçbir evladı annesiz bırakmasın.
cocukken köyde anneannem, teyzem yaramazlık yaptığımda "cancolaz" alır seni derdi. onun kuyuda yaşadığına inanırdık benzeri bu filmde "mommo" olarak karsımıza cıkar. cocuklar korkudan merdivenden bile tedirgin cıkar.
filmde bir abinin kardesine büyük insan gibi sahip cıkması anlatılır. abinin kardeşinin yanında asla ağlamaması, bakkalın verdiği iki gofreti de kardeşine vermesi yürekleri dağlamıştır. toz bulutunun ardından yiter gider kız kardeşi. son olarak şehirlerarası otobüste izlenmeyecek filmlerdendir, göz yaşları sel olur, akar.
--spoiler--
gece gece...
dedemi özleten film
çocukluğumu birazda.
küçük salıncakları.
ağaçları, mektupları...
dedeyi dedeme benzettim bir kısmıyla. ama en çok eksik kısmıyla...
--spoiler--
insanın çocukları alıp evde bakası geliyor. kızın kulağına takılan küpeler içime asıldı kaldı. annenin küpeleri. belki bir daha görülemeyecek toruna seramoni sahnesi.
--spoiler--
Atalay taşdiken'in gerçek bir olayı dramatize etmeden beyaz perdeye taşıması.
filmin oyuncularından küçük elif'in göz pınarlarında bir damla yaş bırakmaması ve abi rolündeki mehmetin üstlendiği görevler. izlenmesi gereken harika bir film.
toplumsal bir gerçekliği ağdalaştırmadan, duygu sömürüsüne kaçmadan, olduğu gibi, ama gerçekten olduğu gibi anlattığı için böylesine etkileyici olan, izlenilesi bir film.