dedeyi oynayan mete dönmezer bana büyükbabamı hatırlatıyor. kullandığı kelimeler, lafa başlamadan kaşını çatıp bir süre beklemesi, ağlaması...
mommo kız kardeşim'i izlemek film izlemek gibi değil, sanki yıllar önce büyükbabamın köyünde kayda aldığımız videoları izlemek gibi. sanki senaryo yok gibi. olan bitene bir kamera gizlice tanıklık etmiş gibi.
gülfatma babaannemin çiçeği gibi.
mommo'nun çıkacağı kara deliğe benzer bir oyukluk bizim eski köy evinde de var. ben oraya jelibon saklardım.
ne zaman bu filme rastlasam, artık içinde yaşayanı kalmayan, yıllardır gitmediğim o eve gitmiş gibi olurum.
adamın ağzına sıçar.
bir saattir haykıra haykıra ağlattı beni. geçmedi hala boğazımdaki ağrı.
hak ettiği değeri görememiş ve iyi ki de görmemiş filmdir.
az kişi bilir, az kişiye dokunur, az kişi arasında sanki bi bağ oluşturur.
ağlamaktan içiniz dışınıza da çıkabilir, ardından yakılan sigaraya ömür de bağlanabilir.
yokluğu, yoksulluğun, kardeşliğin ve bi de hayatın acı gerçeklerinin ilmek ilmek örüldüğü bi film.
defalarca izledim, izledikçe Erkan Oğur' u bir kez daha sevdim.
Ayşe'nin saçlarının kesildiği sahne. ah diyorum sadece.
izleyin. izlemeyenin ömründe bir şeyler eksik kalmıştır.
henüz kendi korkacak yaştayken canavarlardan, ayşesine kıyamayan ahmet.. küçücük siğilli elleriyle kardeşine, dedesine analık eden ahmet.. hangimiz elimizdeki şekeri kardeşimize uzatmadık ki? ama ahmet şekerden çok daha fazlasını verdi.. babasında olmayan şefkate sahipti ve annesinden uzun görecek günlere. hele o gözlerinden yaş yerine masumiyet akan ayşe yok mu?
"annemi gördüm rüyamda babam da yanındaydı. düşüyordum abi tutamıyordu annem beni.."
saç kesme sahnesi.. dedenin çaresizliği.. ahmet'in var gücüyle tozların arasından belirişi ve..
Atladı çıktı eşiği,
Sofrada kaldı kaşığı.
Ayşenin evin yakışığı,
Güle güle Ayşe, güle güle.
biraz önce izlediğim film.Yemin ederim sırf yanımda annem var diye ağlamamak için kendimi tuttum.Kendimi öyle iğrenç,öyle üzgün hissediyorum ki.Gözlerim dolu dolu zor duruyroum.Bilmiyorum ya çok üzüldüm.içim ezildi.
Çok ağladım ama. Filmin adını okuyunca bile gözüm doldu. Hala izlemediyseniz gariban çocuklara, hayata, fakirlige en önemlisi o masum minik kalplere bakışınızı tamamen değiştirecek bu filmi es geçmeyin.
hüyük ilçesinin çavuş kasabasında çekilmiş izlemeye değer film. çavuş kasabasına her yaz şenlikler düzenlenir gelmenizi tavsiye ederim. hüyük'ten selamlar.
türk sinemasını belki de en etkileyici filmi... benim için.
neden? senaryo mükemmel, oyunculuklar mükemmel (ki başroldeki iki çocuk hiç oyunculuk yapmamış) müzik mükemmel. erik satie'nin erkan oğur yorumu. daha ne olsun lan?
şu an mommo filminin soundtrack'ini dinliyorum. bi gözlerim sulanmadı değil. en vicdansız adamı koy, ağlar. öyle söyleyeyim. ki ağlatması değil bu filmi başarılı yapan. çünkü bir komedi filmini komik olması, bir dram filmini de üzücü olması başarılı yapmaz.
bir filmi başarılı yapan şey, senaryodur, oyunculuklardır, yönetmenin biçemidir ve sinematografidir. işte bu yüzden unutamıyorum bu filmi...
eh! bir de belki iç anadolulu olduğum için. o insanların acılarına tanık olduğum için...
mommo... hayalet, öcü gibi bir şey o kız için. abisi yok dese de korkup duruyor film boyunca. canım kızım. küçükken benim de vardı böyle korkularım. hepimizin vardı. *
bir poşet adam vardı mesela. yıkık dökük bir ev... önünden geçerken çok korkardık. poşet adam bize saldıracak diye. çocuksun işte. **
Allah aşkına şu filmi övüp durmayın. Ne başı var ne sonu, senaryo falan bir şey yok.
Sadece iyi analiz edilmiş bir çocukluk var hepsi bu. Bir de çocukken insanın başına gelecek en boktan şeyler.
Bir kaç duygusal sahne dışında hakikaten bir şey barındırmayan bir film.
Bunu mükemmelmiş gibi göstererek ne olmuş olmayı istiyorsunuz bilmiyorum ama komik oluyorsunuz.
Anneleri ölen, babaları tarafından istenmeyen, örselenen, birbirlerine kol kanat geren abi kardeşin iç ısıtmaktan ziyade yürek burkan filmi.
Hiç bu kadar ağlamamıştım bir filme.
Ayşe'nin annesinin mezarında konuşmaları, saflığı, abi olan Ahmet'in kardeşini kollaması, küçük yaşında sorumluluklar üstlenmesi, olgunluğu, oysa gece kafasına yorganı geçirip ağlaması hiç bu kadar derin etkiler uyandırmamıştı.
Ayşe'nin saçlarının kesilişini ve arabanın arka camından abisini çağırışını unutamıyorum ya. Hele Müziği gitmiyor aklımdan.
Gerçek hikayeden uyarlanması duyulan üzüntü oranını arttırıyor. Ne acılar var.
Bunu ciddi söylüyorum izlemeye cesaret edemedim. Bir bu film bir de şu recm cezasıyla öldürülen sorara'yı taşlamak filmi. Yok abi izleyemem. Yürek kaldırmaz.