günümüzdeki moritanya devletinin bağımsızlığını kazandıktan sonraki ilk devlet başkanı. 1924-2003 yılları arasında yaşamıştır.
fransa'da hukuk öğrenimi gördü. bölgesinden üniversite diploması alan ilk kişi olarak seçkin bir konuma geldi.
merkez sol görüşteki ilerici moritanya birliği'ne katıldı ve yönetim konseyi başkanı seçildi. ancak sonra 1959'da kendisi ayrı bir yeni parti kurdu ve aynı yıl yapılan bağımsızlık öncesi son seçimlerde ulusal asamblede büyük üstünlük sağlayarak başbakan oldu. farklı siyasi partiler ve farklı etnik gruplar arasında konsensüs sağlayabilme konusundaki becerisiyle ün kazandı. nitekim hükümetinde de farklı etnik gruplar dengeli bir şekilde temsil ediliyordu. bu yönüyle fransız otoritelerin de güvenini kazandı. 1960'da moritanya bağımsız bir devlet oldu ve ould daddah devlet başkanlığını fiilen yürütmeye başladı. 1961'de yapılan seçimleri kazanarak resmi devlet başkanı statüsünü seçimle de kazanmış oldu.
ancak seçimler sonrasında giderek öncekinden farklı politikalara yöneldi. önce ana muhalefet partisiyle birleşik bir "milli birlik hükümeti" kurdu, sonra da dört partiyi tek parti olarak birleştirdi ve bu partiyi tek yasal parti ilan ederek rejimi giderek otoriter bir tek parti rejimine çevirdi. davranışını "moritanya'nın henüz batı usulü bir çok partili rejime hazır olmadığı" argümanıyla açıklamaya çalıştı. bu şartlar altında rakipsiz olarak girdiği 1966, 1971 ve 1976 seçimlerinde tekrar devlet başkanı seçildi.
1971 yılında önemli bir uluslararası kuruluş olan afrika birliği örgütü'nün başkanlığı görevini de yürütmeye başladı, ancak bir yandan içeride ciddi sorunlar yaşıyordu. ekonomi kötü gidiyordu ve ülke fransız ekonomik desteğine muhtaç haldeydi. ayrıca kıtlık ve buna paralel olarak ihracat gelirlerindeki düşüş 1969-1974 arası dönemde durumu daha da kötüye götürdü. 1975'te devletin islami, milliyetçi, merkezci ve sosyalist bir demokrasi olduğunu ilan eden bir beyanname yayınladı ve bu genel olarak muhalifler tarafından da olumlu karşılandı.
1975 yılından itibaren batı sahra sorunuyla karşı karşıya kaldı. daddah'ın bağımsızlık öncesinden beri moritanya'nın bir parçası kabul ederek hak iddia ettiği bu bölgede bağımsızlık için savaşan polisario cephesi, ispanya'nın tasfiyesi paralelinde bölgede hak iddia eden fas'a karşı olduğu gibi, moritanya'ya karşı da çarpışmaya başladı. ancak bu konu giderek daddah için büyüyen bir problem oldu. çünkü batı sahra'ya yakın etnik gruplardan akraba oldukları batı sahra bağımsızlığı için çarpışan topluluğa ciddi destek veriliyordu, hatta sonradan buralardan söz konusu savaşçılara katılımlar da olmaya başladı. öte yandan daddah'ın moritanya'nın güneyindeki siyahileri bu bölgede savaştırma çabaları da siyahiler arasında muhalefeti iki açıdan körükledi: birincisi, siyahiler bu savaşı araplar arasında bir çatışma olarak gördüklerinden kendileri içinde yer almak istemiyorlardı; ikincisi de , bölge moritanya tarafından ilhak edilirse, kendilerinin moritanya nüfusu içindeki oranının , dolayısıyla da haklarının ve temsilinin azalacağından çekiniyorlardı. dolayısıyla savaşta giderek zor durum oluştu.
ispanya ile yapılan anlaşmalarla batı sahra'nın güney bölümü moritanya'ya katıldı, ama bu durum hayata geçirilemedi. çünkü anlaşmayı kabul etmeyen polisario cephesi, moritanya'nın değerli demir madeni bölgelerine, hatta giderek başkentine bile saldırılar düzenledi. bu şartlar altında daddah ordudan bir üst düzey komutanı savunma bakanı yapmak zorunda kaldı. 1978'de yarbay mustafa ould salek bir askeri darbe yaparak yönetime el koydu ve ülkeyi bir cunta idaresine soktu. onun halefleri de ertesi yıl moritanya'nın batı sahra üzerindeki taleplerinden vazgeçtiğini kabul etmek zorunda kaldılar. daddah ise hapsedildi, 1979'da fransa'ya sürgüne gitmesine izin verildi. orada 1980 yılında tekrar iktidara dönme çabasına girdi ve bir muhalif grup kurdu. ancak çabaları başarıya ulaşmadı. 2001'de ülkeye dönmesine izin verildi. ancak bundan kısa bir süre sonra ağır hastalandı ve 2003'te fransa'da hastanede öldü. naaşı ülkesine getirilerek defnedildi.