aslında sosyolojik bir incelemedir. açıklamak gerekirse; kadıköy gibi muhafazakar olmayan bir ilçemizde muhafazakar insanlarımıza hitap eden mağazalar bulunabiliyor. demek oluyor ki toplumun bu kesimi muhafazakarlığı sindirebiliyor, dışlayıcı faaliyetlerde bulunmuyor. aynı durumun tersini fatih'in arka mahalleleri için düşünelim. hani cemaatlerin yoğunlukta olduğu fatih ilçemizin mahalleleri. orada bir bayan iç çamaşırı mağazası düşününüz. muhafazakar olmayan bayanların girip çıktığı, her türlü bayan iç çamaşırının vitrinde bulunduğu bir mağaza. Sadece iki kelime: taşlanır ya da yakılır !
aynı durumun benzerini hürriyet yazarı ayşe arman test etmiştir. tessettürlü bir biçimde muhafazakar olmayan insanların arasına karışmış sadece tek tük alaycı bakışlarla karşılaşmıştır. bunun yanında fatih'e mini etek ve dekoltesi olan bir bluz ile gittiğinde açıkça taciz edilmiş, dışlanmış ve hakaretlere maruz kalmıştır.
buradan da anlaşılacağı üzere muhazafakar kesim toplumsal bir baskıya maruz kalmamaktadır. muhafazakar olmayan kesim daha çok baskı altında tutulmaktadır.
prof şerif mardin hocamız tarafından kitaplaştırılmış olan mahalle baskısı kitabında bu ikilemler ve baskılara uzunca değinilmiştir.
ülkemizde dinin tam olarak anlaşılmadığını gösteren yazıdır. kalıplaşmış terimlerin ideolojik yapıları baskı doğuracağı gibi, bu baskıların sonucu kutuplaşmaların yaşanması da kaçınılmazdır. tüm değerleri bir kenara bırakırsak hukuksal olarak eşitlik, ülkemizin yaşanılır halde olmasının en büyük etkenidir. dün evinde kuran bulundurulanlar fişlenirken bugün mini etek giyenler fişleniyor. dini ideolojik amaca bir araç olarak görenler, dün olduğu gibi bugünde mevcuttur.
öneri: muhafazakarlığın kelime anlamı tekrar araştırılmalı ve görülen her sakallıya dede denmemeli.
muhafazakar kesim mini etekliyi cehennemlik görüyor.artık insanlığını kaybetmiş biri, şeytanın yolundan giden münafık olarak algılıyor. yani olayı dini açıdan değerlendirip, kalıplaştırdığı doğrularının dışına çıkamıyor.
modern toplum dediğimiz kesimde ise işin daha çok sosyal boyutu ön plana çıkartılıyor. kim nasıl mutluysa nsaıl rahat ediyorsa etrafındaki insanları rahatsız etmediği sürece öyle davranabilir diye düşünüyor.modern dediğimiz bu toplum din ve vicdanda özgürlüklerin rahatça yaşanabileceğini savunuyor.toplumdaki her bireyin aynılaşmasındansa bireyci düşünceyi savunuyor.
okumuş görmüş çevrelerde de muhafazakarlığın sevilmeme nedeni bu dar kalıp düşüncelerin muhafazakarlara yerleşmesi.birbirini sevmeme normal karşılanabilir. ama demokratik bir cumhuriyette kimse kimseye karışmazsa ve herkes bildiği gibi yaşarsa sorun çıkmaz.
modern toplumlarda insanlar abartıldığı kadar melek değildir ama muhafazakar toplumlara oranla daha özgürlükçüdür. o da şöyle oluyor modern toplumda yadsınan bir davranış gerçekleştirirseniz sizi takmamaya çalışır insanlar fakat muhafazakar toplumda bu tür davranışlar cezasız kalmayabilir. bunun nedeni birazda dinin dogmatikliğinden gelmelidir. bu yüzden kanaatimce insanlar dinlerini bakış açılarını daraltmayacak şekilde yaşamalıdır.
