yıllarca solistini kadın olarak bildiğim, gördüğümde de 'lan bunun pipisi varmış ya' dediğim grup. chery chery lady, brother louie, youre my heart youre my soul en bilindik şarkılarındandır. porno müziğini andırır.
aylak aylak gezinirken kendimi bir cdcide bulup, albümünü aldığım gruptur. birkaç yıl öncesini yad ediyim dedim. açtım dvdyi, yaktım bir sigara. ses sistemi de iyi olunca dans etmeye yeltendim. your'e my heart, you're my soul, brother louie, cheri cheri lady, you can win if you want ve atlantis is calling(s.o.s for love) derken, lady lai parçasına denk gelmem bir hayli üzdü beni. kanımca en kötü parçasıdır. ne güzel gülüyorsunuz be abiler!
üst katta oturan büyük kuzenimiz vasıtası ile daha 5-6 yaşlarında tanıştığımız, (1992-1993) o günden bugüne sevgi ve saygı ile huşu içerisinde dinlediğimiz bohlen abimize ayrı bir saygı duyduğumuz ve son 5-6 yıldır belli aralıklarla kuzenler ile olm yeniden toplanıyorlarmış lan şeklinde gaz verip 90+4 te kupayı getiren golü atan sol ayaklı defansif orta saha oyuncusu gibi gereksizce sevinmemize sebebiyet veren alman müzik grubu.
aynı müzik üzerinde farklı sözlerle şarkı besteleyen izlenimi veren grup.
yaşım tutmadı yetişemedik o dönemlere ama 3 şarkısını biliyorum 3 ününde mi müziği aynı olur!
3 ünü de aynı anda çalıştırıp deneyebilirsiniz arkaplanda, sözlerden başka fark yok. hep aynı dımçıkıdıstık ritmi.
Aynı şarkıyı yüz farklı şekilde dinletip milyon satmayı başarabilmişlerdir. Sözler deseniz tam bir felaket. Brother Loui'ye bakalım.
"You're no good, can't you see?
Brother Loui, Loui, Loui,
I'm in love set her free
Oh she's only looking to me
Only love breaks her heart
Brother Loi, Loui, Loui
Only love's paradise
Oh she's only looking to me."
Bu ne lan? Gramer sıfır, anlam sıfır, kim kime ne demiş sıfır, bizim ortaokuldan çıkan çocuklar daha iyi ingilizce yazıyor.
Velhasıl ilk albümleri, bir de toplama albümleri iş görür.
Bir kere ingilizceleri berbattır. Gramer, kelime seçimi, azıcık ingilizce bilen insanı bile utandırır. Her şarkılarında "don't break my heart", "like there is no tomorrow" vb gibi kalıplar sürekli yer alır. Şarkı sözlerinde bırakın anlam bulmayı, anlam aramak bile anlamsızdır.
"you're no good can't you see
brother loui loui
I am in love set her free
oh she's only looking to me
Only love breaks her heart
Brother Loui Loui
Only love's paradise
oh she's only looking to me"
Bu nedir allah aşkına? Gramer ezikliğini geçtim kim kime ne diyor neden diyor ne oluyor bir şey anlayan var mı? Sırf kafiye bütünlüğü sağlamak için salla babam salla olmuş.
Chord değişimleri her albümde beş altı şarkıda bir aynıdır. Mesela You Can Win If You Want ile Brother Loui'nin chord değişimleri tıpatıptır.
Müzikalite zenginlik açısından solda sıfır bir gruptur: Yapı olarak Her parçada bir synth-drum machine üstüne iki üç suni gitar tınlaması, vs. konur olay biter. Sound olarak hiçbir şarkının, hiçbir albümün bir öncekinden veya bir sonrakinden farkı yoktur. Albümlerin hiçbirinde tematik bir bütünlük, felsefe. mesaj kaygısı bulunmaz. Türkiye'deki seni seviyorum, hoppa da hoppa cuppa da cuppa'nın Almanya'daki karşılığıdır. Serdar Ortaç'ın, Rafet El Roman'ın Demet Akalın'ın müzikal(!) temellerini bu grupta bulabilirsiniz ehe.
Dieter Bohlen bir ara beste makinesi hastalığına kapılmıştır, sadece Modern Talking'e değil, C.C. Catch,Blue System gibi başka grup ve şarkıcılara da birbirinin aynı onlarca beste verip adeta ortalığı bir çöplüğe döndürmüş. Nihayetinde bu bestelerin tümü elinde patladı, dünya tarihinde müzikal bir kimlik kazanamadan (elektro? synth? pop-rock? industrial pop?), hiçbir iz bırakamadan yitip gittiler.
Tek artısı, gerçekten etkileyici sesi olan Thomas Anders. Demek ki Orta Avrupa'da sesi biraz iyi olan bir şarkıcı bulabilirseniz milyonlarca plak satabilirsiniz.
Tevekkeli değil ingilizler ve ABD'liler bu ikiliye gram yüz vermediler. Bir bildikleri varmış adamların.
ilk albümleri olan, dişe dokunur birkaç şarkısının yer aldığı The First Albüm'ü bir de best of'larını alın sonra uğurlar olsun size deyin.