empresyonist bir bakış açısıyla meydana gelen 1970 lere kadar etkisini korumuş olan sanat akımıdır. özetle; sanatçının gördüğünü eserine, gördüğü şekliyle değil hayalinde yorumladığı şekliyle aktarmasına dayanır.
sanat sanat içindir düsturunu benimseyen boktan olay... ne yani ben senin sözde eserine(!) bakarken senin anlattıklarından başka birşey düşünemem mi? bence kabız olmuşun ondan bu çıkmış ortaya işte... budur...
açıklamasını yapabildiğiniz sürece her bi boka sanat demeyi mümkün kılan olgu.
siyah bir zemin üzerine 2-3 damla typ-ex damlatırsınız, sonra da "bu eserde anlatmak istediğim kötü dünyada da iyiliklerin olduğudur." gibi bir kılıf uydurursunuz sanat olur o.
insanların kötü yüzlerinin değer bulması ile başlayan sanat akımıdır. nitekim birinci dünya savaşı ve ikinci dünya savaşı bu sanat akımının dünyaya yayılması ile paralellik gösterir. artık altın oranlar ortadan kaldırılmış ve yerine orantısızlık geçmiştir. birnci dünya savaşından sonra empresyonizim yerini gerçek akılsızlık göstergesi olan daha uçta ve bütün güzelliği reddeden kübizme(picasso) bırakmıştır. insanlığın üzerinden ikinci dünya savaşı geçerken ortaya koyduğu ve en iyi diye övülen sıçkıntısı guernica görenleri çirkinliği ile hayrete düşürmüştür.
modernizm yıkıldı ve yerine daha büyük bir pislik yumağı olan postmodernizm geldi. bakalım bu taşın altından nasıl kalkacağız.
ülkemizde, daha modern olduğunu pek söyleyemediğim olay. her nü resme ''aha bak cıbıldak bi karı'' diye bakan bir toplumda modern olsa ne olur, olmasa ne olur tartışılır.
daha "modern sanat nedir, ne söyler?" sorusunun cevabını tam olarak bilmeden tate modern müzesine doğrudan maruz kalmak diye bir gerçek var ve bence son derece "komik."
bakalım burada ne varmış diye "eğlencesine" gittiğim tate modern'de girdiğim ilk salonlardan birinde yere dizilmiş portakallarla karşılaştım, eserin(!) yanında da "lütfen portakallardan birer tane alın, değişen şekil sizin kendi sanat eseriniz olsun" diyen bir yazı duruyordu. işte o an modern sanatı fazlasıyla çarpıcı, komik, eğlenceli ve bir o kadar da "yenilebilir" bulmuştum.
yolumun üstünde duran siyah karton bir kutunun içine girdim. karşımda elinde tezgahıyla muhtemelen istanbul fatih civarı bir semtin sokaklarına dolaşan bir adam videosu vardı ve arkada müslüm gürses'in paramparça şarkısı çalıyordu. kaç kişinin aklına avrupa'nın en büyük modern müzelerinin birinde müslüm gürses dinleyeceği gelir ki? meğer o sırada "dünya'daki önemli şehirleri birbiriyle karşılaştıran" geçici bir sergi varmış. o videoları seyredip modern sanatın "şaşırtıcı ve şok edici" yönlerinin yüzüme çarpmasına izin verdim. o sırada biten portakalıma üzülüp geri dönüp "yeni bir sanat eseri yaratsam mı?" diye aklımdan geçse de önüme bakıp yeni ilginçliklere yelken açtım.
"mavi bir tablo." evet bildiğiniz dümdüz mavi bir tablo. ressam eline bir kutu mavi boya almış ve tuvali tıpkı duvar boyar gibi boyamış. ingiliz rehber kendisine bakıp "one of the most famous painting of the modern art" tarzı bir şeyler söyledi. işte o an "modern sanat kafası" diye bir şey olduğunu fark ettim. bense o kafaya bir "barok sanat" kadar uzaktım.
daha sonra çeşitli müzelerde, bienallerde boş tuvallerin yanına konmuş kalemlerle resimleri karalamak gibi çeşitli modern sanat aktivitelerine katılarak sanatı gelişiminde önemli rol oynadığımı hissettirmelerine izin verdim.
o değil de seni çok ilginç, sıradışı, yaratıcı ve çarpıcı buluyorum modern sanat. ama asla favorim değilsin ve olamazsın, gel bu konuda da anlaşalım.
bu içi boş, kof, anlayanın anlatmaya berigeldiği, kafanın yerinde göz, gözün yerinde boş olan parçalanmış estetiği sanat diye sunup ortamı kıllandıran, ıkınan adamlara, kadınlara itibar etmiyorum.abartıya, şaşaya ihtiyacı olan hiçbirşeye de hürmet etmem.bu yeni bir ortaya koyma biçimi değildir hem, şizofrenik bir parçalanmadan başka hiçbirşey değildir aslında.bir ifade biçimidir, ama hiçbiri sanat ve sanat estetiğine dair bir işaret değildir.evet, sanat sadece dünyaya güzele ve görkeme boğma işi değildir.ama zaten parçalanmış dünyayı pinçik etme işide değildir.sanatın uyarı, umut, estetik, uyandırma, ve karşıtlık yaratma fikirlerinden hiçbirini içermez bu önermeler.gerçek sanat hemen herkeste fikriyle anında bir aydınlanma, bir beğeni, ya da karşıtlık içinde duruma dair bir uyandırma, bir içine alma işlevi yaratır.bu zırvaların hiçbirinin içine girmezsiniz, hatta iter, neyin farkına vardığınız sorulduğunda ise neredyse hiçbir işaret görüp alamazsınız.picasso nun guernica sına bir bakın, üzerinde anlaşılmasına nerdeyse imkan yoktur, çünkü tamamen parçalanmış bir ifade biçimi vardır orada, bu yönüyle bu biçimsel arayış olsa olsa en iyi parçalanma biçimiyle akılda kalacaktır.
ben sanat eleştirmeni değilim... bir otorite de değilim... sadece modern sanat ile kafayı bozanların anlam yükleme kaygısı olduğuna inanıyorum. ortaya anlamsız bir şey koyuyorsun ve insanlar istediği anlamı yüklüyor... yani bu senin yaptığın çok anlamlı bir çalışma olmuş oluyor...
ama şimdi, düşününce, modern sanat aslında hiç kalıcı olmayacağı gibi, insanların belkide ileride en çok dalga geçeceği şey olacak...
şimdi bana; "kadının cinsel obje olarak kullanılması ve toplumun tamamının kadını baskı altına alması bla bla doğumun ve yaşamın ilk adımının ordan olması bla bla bereketin ve bilmemnenin ordan baş vermesi bla bla..." diye sakın anlatmayın abi.. bu ne lan?
nerde o gördüğümüz zaman bizi bambaşka yerlere götüren eserler?
biri bana anlatsın arkadaş... am göstermenin neresi sanat? "uç noktalara dokunuyorum ben entelim, sen anlamazsın yegenim" demeden birisi anlatsın bana ne olur...
Sanat nedir sorusunu düşünmeye zorlar. Anlam verilemediği, anlaşılamadığı için saçma ve gereksiz yaftası yer. Sanat, insanı düşünmeye sevk eden her şeydir. Eğer elektronik bir alet sizi düşünmeye, sorgulamaya itiyorsa, evet o da sanat eseridir. Ve eğer sanatçının tükürüğü sizi aynı şeye yönlendiriyorsa o da sanat eseridir. Bu düşünme ve sorgulama eylemi sonucunda anlamanız yahut anlamamanız önemsizdir, önemli olan düşünme eylemidir. Neden klasik eserleri daha çok seviyoruz? Çünkü ilk görüşte beynimizi çok zorlamadan eserin anlatmak istediğini anlayabiliyoruz. Fakat bakın 1800lerde Rodin'in Balzac Anıtı için de bugün modern sanat için söylenenlerin aynısı söyleniyor. Çirkin, anlamsız, gereksiz. Yahut Duchamp'ın Çeşme'si için. Halbuki Duchamp bir pisuvarı ters çevirerek Çeşme adını verdiği heykelinde büyük ve anlamlı bir savaş karşıtlığını vurguluyordu.
Olay şudur ki bizler sadece anlayabildiğimiz eserleri sanat olarak kabul ederken salt anlam veremediklerimize, bizi birazcık düşünmeye iten eserlere saçmalık gözüyle bakıyoruz. Modern sanatın bir nebze de olsa klasik güzellik anlayışına karşı çıkışını, sanatta önemli olanın estetik değil anlatılmak istenen olduğunu bir türlü anlayamadık orası ayrı.
genelleme yapmak yanlış olur ama bazı eserlerde kara para aklama olayı seziyorum. yukarıda da örnekleri verildiği üzere, bir mavi tabloya, hadi tabloyu geç, boş bir çerçeveye 125 bin dolar vermenin hiçbir mantığı yok.
şimdi alıcısının kolpalığından hareketle saldırgan bir tutum benimsemek istemiyorum ama en basitinden -özellikle resimde- hiç anlamıyorum arkadaş.
baya oturup makalelerini falan okudum. Yok aga saçma geliyor bana.
Heykelde mesela o kadar soyutlanmadığı için çok rahatsız etmiyor (ki onda bile klasik heykel cıncık gibi duruyor, bayılıyorum) ama resim çok uyuz ediyor beni.