Modernliği yanlış anlayıp modern olamamaktır. Davranışları, konuşmaları, ilgi alanları olsun sadece popülere yönelik gelişmeye değil, tüketimi üretimden çok yapıyoruz yani her konuda her alanda böyle.
Modern insan ruhunu kaybetmiştir.
Artık fikirlerin, ideallerin, ülkülerin ardından gitmekten ise, paranın, zevkin, şehvetin, ve genel olarak onu ilk insanın o basit ve hayvansı haline döndüren bütün içgüdüsel isteklerinin peşinden gitmeyi yeğler.
Bazen Nerden geldiğini unutmalarıdır, bazen de kendileriyle yüzleşememeleridir. Genel de her zaman huzursuzlardır, bazen mutluluğun tadını alamaz lar, hayatla her zaman rekabet içindedir ler, başarı onlar için en büyük koz, başarısızlık ise en büyük zarar dır, en büyük savaşları ise kendileriyle dir.
Eski cagin hastalikli, akil disi inanislariyla modernlesmeye calismak. Zamanla degisen, gelisen kosullar karsisinda ona ayak uydurup yenilenmez ve degismezseniz turlu bunalimlar yasanmasi kacinilmazdir. O nedenle kendi deviniminizi tamamlayiniz.
(bkz: kafayi degis kafayi)
kusura bakmayin da burada problem olarak gorulen seyleri siz yapamadiginiz icin burada b.k atiyorsunuz problemidir. yok modernlik altinda yapilan gavatlikmis da yok paranin ve zevkin pesinden gitmekmisde. paranin ve zevkin pesinden gitmeyecek kadar sufi bir insan tanimiyorum. kendilerini oyle tanitanlarda size yalan soyluyordur. itibar etmeyin.
'modern' kelimesinin anlamını Avrupa'dakinin aynısı olarak algılamış olmak olabilir. insanlar nereden geldiğini , gelenek ve göreneklerini bilmeli ve modernizmi kendisine uyarlamalıdır. taklit etmemelidir.
Yalnızlaşmadır, kendine yabancılaşmadır efendim. Çoğu zaman o kadar sinirlenirim ki televizyona, evdekilere kızmakla sitem etmek arasında bir tavırla kapatın şu televizyonun sesini der sohbete başlarım. Sohbetin en güzel yerinde beklenen sahnenin gelmesiyle açılan televizyon veya çalan telefon beni çıldırtır. insaf artık kardeşim, insaf... Beş yaşlarında iki yeğenim var. Dünyayı talan ediyorlar durmuyorlar anne babaları kızsalar da, ellerine telefon verdin miydi çocuk bir oturuyor pir oturuyor iki saat. Bizim zamanımızda bir örümcek adamın çıkması yetiyordu televizyonda. Veya öyle böyle bir oyuncakla saatlerce şuursuzca ve amaçsızca uğraşırdık. Şimdikiler öyle mi efendim? Çocuk gelir gelmez bilgisayara göz dikiyor. 72 yaşındaki anneannemin bile Tom Cat ile uğraştığı şu günlerde, artık yaşlıların ayfonlarıyla uğraşan çocuklara gel yavrum seni yolun karşısına geçireyim de araba çarpmasın demesi yakındır gibime geliyor.
Nitekim bakarsanız bir mekâna birbirine hasret kalmış arkadaşlar bile ilk beş dakika birbirleriyle uğraşıyor ondan sonra telefonlar ellere... Bazen böyle bir yerde başınızı kaldırdığınızda görürsünüz bu durumu, bir masada beş kişi, beş kişi de telefonda uğraşıyor. Evde kalaydın?
kendini fazla önemsemesidir. bu önemseme öyle boyutlara varmıştır ki modern insan durmak doymak bilmez o egosuyla kendini tanrının en özel ve değerli yaratığı pozisyonundan alıp tanrının yerine koyma, ona meydan okuma derecesine gelmiştir. ha şu var ki insan türü olarak bir gün burnumuz mutlaka çok sağlam sürtecek ama nasıl?
modern insanın en büyük problemi, hiçbir tasarruf hakkına sahip olmadığı alanlarda (ki genellikle kimliksel bir alandır) absürt bir saplantı içine düşmüş olmasıdır.
sınırları belirgin hale getirilmiş ulus devlet hapishanesine mahkum olup, hiç bir zaman görmeyeceği ve hiçbir zaman husumet duymasını gerektirecek bir ilişki içine girmeyeceği insanlara karşı ön yargılar ve nefretle hareket etmesi; böylelikle kendini ziyan etmesi...
yani modern insanın en büyük problemi, propaganda prangasına vurularak, algı zemininde daimi tecavüze uğramasıdır.
siyaseten propagandif baskı altındadır modern insan... giyim kuşamda, yeme içmede, oturup kalkmada, sevip sevişmede... yani her alanda bu böyledir...
ıskalamak, yaşamadığı halde yaşadığını sanmak; işte bizim büyük çaresizliğimiz...