Tabii doğru. Aydınlanma dediğimiz süreç din yerine reason’ın ikame edilmesidir. Katoliklik gerçekten terakkiye maniydi. Dolayısıyla düşünce insanları dinden özerk bir alan sağlamak için çabaladı. Bu da kaçınılmaz olarak dinin dışlanmasını gerektirdi. Bu katoliklik kaynaklı din bilim anlayışı zamanla katolik olmayan dünyaya da monte edilmiş oldu. Dikkat ederseniz burada bir binary thinking söz konusuydu. Bu da postmodernlerin karşı çıktığı şey olduğu için din ve bilim ilişkisi de tekrar gündeme geldi. Özellikle post kolonyal yaklaşımlardan beslenen yeni iddialar din ve bilimin o kadar da birbirini dışlamayacağı noktasına toplanıyordu. Ama bu bilim dünyasının din ile barıştığı anlamına gelmiyor. Çünkü old habits die hard. En azından din daha tahammül edilebilen bir şey olarak görülüyor. Bu bir histir. Uzun uzun alıntılamayacağım ama gustav lebon’dAn beri insanın sadece akıl ile anlaşılamayacağı, onun hislerine rehber olacak birtakım duygusal unsurların gerekliliği tespit edilmiştir. Modern dönemde bilim bir din idi. Evet. Ama bugün onun da yeri sallanıyor. Bu sefer insanların dürtülerine hitap edecek olan yeni din ne olacak? New age denen saçmalıklar öne sürülüyor ama onlar da pek tutmadı sanki. Hala insanlar din ya da bilime sarılmakta. Gelecek ne gösterecek. Bakalım.
Korona süresince iyice ayyuka çıkandır. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Su 100 derecede kaynar dünya dönüyo bize ne kardeşim bunlardan. Görmüyom diye allaha inanmaz virüse inanır. Ölçü birimlerini atomu falan uydurmuş. Daha gripe çare bulamıyor insansız araba yapacakmış marsa gidecekmiş.
