bugün biri daha olmuş, intihar edeceği konum ve saati internete bildirmiş, çıkmış köprüye.
moda: kişinin gündemi yakından takip etmesidir.
yeni moda ise ilgi çekmek isteyen kişilerin internete yazıp yazıp soluğu köprü parmaklarının gerisinde almasıdır.
sevgili anlamında yalnızsanız ve sadece normal arkadaşınız olan bir erkekle dolaşmak için burayı seçtiyseniz, vay halinize.
özellikle de bu pazar, koluna sevgilisini takan moda sahillerine inmiş; komplekse soktular beni vallahi... bu arada moda'da kaybola kaybola gezerken barış ağabey'in müze haline getirilmiş evi ile karşılaşabilmek de pek hoş bir ayrıntıydı. gezmedim ama gezeceğim! gezilmeli...
tüketim kültürünün, kapitalist patronlarının sermayeyi büyütme çabasının eseri, çoğu zaman zevksizliğin bolca reklamla ve güzel bedenlerle sıvanarak, maliyetinin yüzlerce misline, kapitalist sistemin kölesi olan tüketici sınıfa kakalanmasının süslü adı.
--spoiler--
fasion is wearable
--spoiler--
dun gordugum tirt defile sonrasinda bir teyzenin soyledikleriydi bunlar, sahsen ben katiliyormuyum tabiyki katilmiyorum ama beni dusundurdu bildigin. (5dk falan) sora (bkz: hassiktir dedim hasssktir)
bi bayan arkadaşım gözlük alırken yanında hangisini alayım diye yardımcı olurken gözlükçüyle muhabetimizde, gözlükçü; "önceki yaz beyaz renk modaydı, artık kahverengi moda" dedi. düşününce bir yandan da herkes kimsede olmayan şeyler satın almak istiyor. bende cevap olarak; "eee iyi işte artık bu yaz kimse giymiyormuş beyaz gözlük, ne güzel farklı olucak" diyince adamın sessizliği içimi acıttı.
sadede gelirsek, moda dediğimiz şey kandırmacadan, saçmalıktan, herkese koyun psikolojisini aşılmaktan başka hiç bir şey değildir. "hiçlik" bile bir felsefi tabirdir, ama moda hiç bir manası olmayan saçmalıklar bütünüdür.
korkutucu güç, bayanların zaafı, erkeklerin bir zamanlar korkulu rüyası(idi). kişilerin zevklerine uymasa bile zamanlasevmeye başlaması. o kadar çok reklam ve görsel şölen varki moda için insanlar sonunda ona yeniliyor.
hafta sonu göt göte çay içmek için doğru adres. zaten bir semte starbucks, komşu fırın türevleri açıldıkça oradan beklediğin sakinlik, huzur giderek azalmalı. neyse ki hafta içi çalışıyorsunuz, çocuklar falan okul mokul derken, gelemiyorsunuz torun tombalak o günlerde.
(bkz: cumartesi sabahı çay&poğaça için çin'den moda sahile gelmek)
Dirileceğim
''daha''sı var
bir vapur düdüğü kadar
bir ''daha'' ...
yok sayıp gidecek kadar
bir ''daha'' ...
kabullenmek buydu
susmak
koparmak
kaybetmek
ve
kazanmak...
sular akıyor
ben seyrediyorum
çağrılmamışlardan çağrılar bekleyen
olmazlardan olur bekleyen
ölmüşlerden dirilme bekleyen ben
deliliğimi kabulenip
delirmemek ve
tutmak için göğü
uçurtmalar bırakıyorum
ipi olmayan
ışıklı
belki de masmavi
eminönünde hayal edilip
hayale Moda'yı koyarak
kanyağım(ızla)
dizlerimi,
dizlerini,
dizlerimizi
kanata kanata
koşmak istiyorum... *