15 20 sene önceki fotoğraflarınıza baktığınız zaman ne kadar iğrenç giyinmişim ne berbat saçım varmış dedirtecek olaydır. 15 sene sonrada bugün moda diye giydiklerimiz aptalca gelecek. yani tam bir aptal işidir moda.
moda tıpkı chanel'in dediği gibi sadece giysilerde değildir, havadadır. insanın kendine yakışanı giymesi stildir efenim, moda sadece ugg değildir ayrıca, aynı zamanda bir trend olarak bakıldığında şu an almak istediğiniz arabadan, evinizin hayallerinizde döşediğiniz halidir, şu an ne istiyorsanız genelde o'dur.
fransızca mode kelimesinden gelir dilimize, ingilizce fashion'dır mesela, ancak anlamı benim için zamanın ruhu gibidir, zeitgeist gibidir...
ancak moda'ya sektör ya da bir alan olarak baktığınızda,
moda sadece görüp beğendiniz barbour değildir mesela, bitmek bilmeyen teoriler, yaratmak için büyük bir güçtür. değişken, kendini aşan, zaman zaman tekrarlayandır.
moda, cadde kızı değildir efenim, eda taşpınar falan da değildir, moda şiir gibidir bazen, o'nun hakkında yazmak için çok şey bilmek gerekir, çok şey giymek değil...
moda, aynı zamanda kritik etmektir, bilirsiniz anna wintour gibi bir şeytan artık sizin de dünyanızda.
moda, bir tasarım dalıdır, tıpkı diğer sanat ve tasarım dalları gibi düşünme yetisi gerektirir, sadece bir tüyü garip bir yere koymak değil.
moda aynı zamanda zanaatkarlıktır, büyük bir ustalık talep eder, tek bir hata ile her şey değişir...
moda bir sanattır, berschka değil, moda paul poiret'dir, azzedine alaia'dır, sophia kokosalaki'dir...
bazen moda teknolojiktir, ancak hussein chalayan herşeyi sizden önce düşünmüştür o yüzden kısmet başka baharadır...
moda hayranlık, inanç ve kendi içinde bir beşeri bilimdir, sadece tülin şahin'in verdiği saçmasapan öğütler değil!
istanbul'un gerçekten en güzel semti. bu tarafı sevdirir bana moda. barış manço'yu hatırlatır.
moda güzel yerdir, eski binalar; dar sokaklar.. biraz izmir'i andırır bana.
moda hep güzeldir. musiki tadında dolaşırım moda sokaklarında.
ah derim,
bir de rakı şişesinde balık olsam.
istanbul'un sahilindeki kayalıklarda oturup içilesi semti. ahh şimdiki aklım olsa üniversitede burda bir eve çıkar dört sene babalar gibi yaşardım istanbul'u.
sadece istanbul'da bir semt adı olarak kalması istenilen kelime. kendimi bildim bileli moda kavramına sinir olmuşumdur. insanların kılık kıyafetlerini belirli kıstaslara göre belirlemesine, sadece kendi beğenilerini yeterli bulmamalarına sinir olmuşumdur. adımız at hırsızına, çapulcuya çıkmışsa keyfimizden değil efendiler!
hatun tavlamak için ''ıyy ben takım elbise sevmem, ne o kıro gibi'' diyen erkeklerin %95'inin, yine hatun tavlamak için blazer ceket giymesine moda denir.
evet, böyle kişilik kaydıran bir şeydir.
ha bir de,
tek özelliği uzun bacak ve düzgün göt olan vasıfsız kadınların zengin kocayla evlenmiş haline de modacı denir.
sufle yemek için, sahilde arkadaşlarınızla bira içip sohbet etmek için, denize karşı tavla oynarken sıcacık tazecik çayı içebilmek için, waffleın en alasını yiyebilmek için uygun olan bir semt. hepsini aynı anda bulabileceğiniz yerlerden. ha bi de köpek gezdiren yaşlı amcalara 2 metrede bir rastlayabiliyorsunuz.
iliğimi kemiğimi sömüren, allah belasını versin, bir de patlayan moda parçaları var evet, onları istesekte kullanamıyoruz, kötü bir şey moda, bir fendi çantaya ulaşmak için baya şeylerden kısıyorsunuz, moda niye varsın sen, olma lan, girme kanıma..
(bkz: leopar senden tiskiniyorum)
saçma olan şeydir. insanın canı neyi istiyorsa onu giymesi gerekir. neden sarı renk moda diye ben sarı giyeyim.
bir de erkekleri pek dert etmediği şeydir. genellikle kızlar takip eder ve ona uymaya çalışır.
bence moda kişinin "güzel" dediği şeye bir ay sonra "offff bu ne be" diip burun kıvırmasıdır.
insanoğlunun aptallığının en önemli kanıtlarındandır dolayısıyla.
insanların akıl tutulması yaşarcasına kendisini yönlendirilmeye, ne yiyeceğine, ne giyeceğine, nasıl yaşayacağına kısacası tüm hayatına birilerinin müdahil oluşunu onaylaması durumudur.
Tanımı yaptıktan sonra bir anımı paylaşmak isterim ey ahali.
Gezmeye moda'ya gittiğim bir gün. 1 yıl önceydi muhtemelen. Aracın sileceklerini yeni değiştirmişim kış'a giriyoruz diye. Az parada değil amına koyim.
Moda çok sikimsonik bir yerdir aracı olanlar için. Yer bulmak imkansıza yakındır. Neyse dağılmayalım. Bi apartmanın otopark girişini 30 cm kesecek şekilde park ettim arabayı. ölçtüm amına koyim evet 30 cm aracın burnu dışarda. 30 ilerdeyim ama her araba rahatlıklar geçer girer. Ne olur ne olmaz diye numaramı da iliştirdim.
Vay arkadaş bi geldim, daha yeni değiştirdiğim sileceklerimden birisini kırmışlar mı!!! Bir de yağmur yağmıyor mu o gün. Ulan bunu hangi orospu çocuğu yapar diye düşünerekten hatun işi olduğuna kannat getirdim. Otoparka baktım 10 a yakın araba var. Ula lazoğlu dedim sen bu arabaların 10 una bişey yapma. Bi baktım hayvan gibi ferforjeden garaj giriş kapısı var. Bagajda her zaman olan elbise askısını aldım, elimde koparmaya çalıştığım tesisatı askıyla dağıtıp güzelce otoparkın uzaktan kumanda alıcısını söktüm. Elektrik tesisatının da amına bi güzel koydum ve rahatladım.
Sabah işe gitmeye çalışan o apartman sakinlerinin kapıyı açma mücadelelerini düşünerek evime doğru yol aldım huzurlu bir şekilde. Şeriat ne demiş; kısasa kısas.