insanlığa karşı duyulan nefret ve güvensizlik mizacına verilen addır. Mizantropik ruh hali içindeki insanlar kendilerini çevrelerinden soyutar ve insanlardan kaçar olurlar.
diğer insanlara karşı duyulan bu nefret kimi zaman kişinin kendini diğer insanlardan üstün görmesine neden olur.
alman filozof arthur schopenhauer mizantropiye ithafen şöyle der:"insanlığın var oluşu bir hata olmalı"
Kelime olarak kökeni Antik Yunanlılara dayanır. Nefret anlamına gelen misos ve insan anlamına gelen anthropos sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Kısaca, insan cinsinden nefret etmek, tiksinmek durumudur. Buna göre,insan ırkı tamamen değersizdir ve hayat zincirinim en aşağılarında bir yere sahiptir.
Jonathan Swift; Güliver'in Gezileri adlı romanında bu yönünü oldukça keskin bir şekilde göstermiştir. Güliver'in her yolculuğunda, insanlığın farklı zaaf ve hataları açıkça ve sert bir dille eleştirir. Yaptığı göndermelerde insanların değerli saydığı şeylerin aslında ne kadar aptalca şeyler olduklarını göstermeye çalışır. Bu romanı okuyan kişi, tüm eleştirilerin kendisine de yöneltildiğini hisseder. Okur, kendisini asla üstün göremez. Eserin sonunda Güliver karısından ve çocuklarından tiksinir ve ahırındaki atlarıyla büyük bir bağ oluşturur. Bunda, son seyahatinde karşılaştığı insan benzeri akılsız yaratıklar olan yahoolar ile insanın asla kuramayacağı kadar mükemmele yakın bir sistem yaratmış olan at adamlar olan houyhnhnmlerden çok etkilenmesinin rolü büyüktür.
Usta yazar Swift yine de tam anlamıyla bir mizantrop değildir. insan ırkının tiksinti uyandırdığını kabul etmekle birlikte bireylerin sevilebileceğinin mümkün olduğunu düşünür. Yani, evet insan olarak doğduğumuz için kötüyüz fakat aklımızı kullanarak daha iyi bir noktaya gelebiliriz diye bir açık kapı bırakır.
Karmaşıktır, rahatsız eder insanı. Kolay kolay çıkılmaz işin içinden. Biz ki, insanlık olarak ütopyalardan geçip Distopyalar yazmışız. Yaşadığımız gezegeni ne duruma getirdiğimizi, insanlık olarak ne büyük suçlar işlediğimizi görmezden gelemesek de içimizde hep acı bir umut vardır yaraları sarmaya, dünyayı daha güzel bir hale getirmeye dair. Nazım Hikmet'in "kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet" dizeleriyle özetlediği hissiyatın toplumsal olanıdır belki de bu içimizdeki çekişme.
Bu kavramın tam olarak zıttı hümanizm değil, insan ırkı süperdir, her yönüyle mükemmeldir diye düşünen philanthropy denilen başka bir aşırılıktır.
tanımı okuduğumda bende de var olduğunu anladığım durum. mesela haber bültenlerinde ölen üniversiteli gençleri izlediğimde; hahhaha ölsün şerefsizler kadro açılır. diyorum. şaka değil ciddiyim.
sokaktaki kimsesiz hayvanlara insanların yaptığı eziyetleri gördükçe hastalığın ileri boyutlarda geliştiği, insanı insana karşı saldırganlaştırdığı tecrübeyle sabittir. hiç acımadan adam yaralayabiliyorsunuz.
sosyolojik açıdan bireysel ve toplumsal olmak üzere iki grupta incelenebilir;
- bireysel mizantropi; kişinin, kendisi dışında tüm insanlara karşı güvensizlik duyması şeklinde ortaya çıkan ruhsal rahatsızlık. ileri safhalarında, duyulan bu güvensizliğin yerini nefret alır ve hasta çevresindeki insanlara, öldürmelere varan zararlar vermeye başlar.
- toplumsal mizantropi; çoğu kez ülkeyi yöneten kişilerin mizantrop olmalarıyla başlayan, bireylerinin, kendi ırkı dışındaki insanlara güvenmemesi yönündeki aşırı milliyetçi ve çoğu kez kurumsal öğretilerle devam eden, belli bir süreç sonunda toplum psikolojinin bozulmasına, kitlelerin kendi ırkları dışındaki ırklara mensup insanlardan nefret etmelerine ve sahip oldukları güçle onları toplu olarak yok etme eylemlerine kadar varan sonuçlar doğuran kitlesel hastalık.
ikinci dünya savaşında alman toplumu, toplumsal mizantropi'nin güçlü bir örneği niteliğinde idi. yahudi filozof, iskenderiyeli filio'dan alıntılanan bilgilere göre isa'dan sonra 32 yılında iskenderiye'de kasıtlı olarak çıkarılan; yahudilerin mizantrop olduklarına ilişkin söylenti, binlerce yahudi'nin katledilmesine neden olmuş.
insanlar arası paylaşım, erdem, sevgi gibi kavramların birer uydurmasyon (yapay) olduğuna inanıp başka bir kimseye gereksinim duymama, yalnız olmayı, kötünün iyisi kabul etme halidir. hastalık olup olmadığı ise tartışılmalıdır.
başka insanların mutluluğu bizim mutsuzluğumuzdur mottosunu kabul eden yaşayış şekli. asosyallikten daha tehlikeli ama acınacak halde olmayanı. sosyalleşmeyi reddetme isteği.
insanlardan nefret eden kişi kendisine hümanist diyenlerin tam tersine gerçekçi düşünen kişidir. ayrıca bilir ki insan ne yaparsa kendi için yapar. Şu dünyada en saf ve gerçek sevgi diye gösterilen annenin evladına olan sevgisi bile kendinden bir parça olarak görmesi ve bu duyduğu sevgiden haz almasından yani tamamen hormonal bağlardan kaynaklandığını bilen kişidir. çocuğuna gelen bir zararın ya da onun başarısızlığının kendisiyle içselleştirmesinden kaynaklı olduğunu bilir. Kimseye fazla değer vermez ve kimseden de kendinden nefret ettiğinden daha fazla nefret etmez. son olarak sevdikleri insanlar aslında diğerlerine oranla daha az nefret ettiği insanlardır.
Hakkında ne okuduysam hepsinde kendimi gördüm.
yıllardır aradığım ruh hastalığımı buldum sevinsem mi üzülsem mi bilemedim tedavisi neyin yok mu bu meretin.
henüz bir teşhis almış olmasamda içinde bulunduğumu düşündüğüm durum hali. insana ve insanın ürettiği her şeye; kültür, din, toplum, sosyal düzen vs bir nefret büyüyor sanki içimde. çok klasik olacak ama hani vardır ya çevremizde hayvanları sevip insanları sevmeyen kişiler sanki onların daha da uçlaşmış hali gibiyim. bu gezegende yaşayan ve yaşamını bu doğaya borçlu bir tür olarak dünyaya, doğaya, birbirimize yaptığımız onca pislikten ve gözü doymazlığımızdan tiksiniyorum. acımasızlığımızın, çıkarlarımız uğruna yapmayacaklarımızın haddi hesabı yok. insanlığın geleceğine dair günden güne daha karanlık bir tablo görüyorum düşündüğümde, bilmiyorum nereye kadar nasıl böyle gidecek ama yabancılaşıyorum sanki.
kıskançlık, zafer duygusunun tatmin edilememesi, ya da psikolojik bir olayın derin bir iz bırakması ile tüm insanlardan nefret etme hastalığıdır. Başlangıç noktaları kıskançlık/zafer duygusunun tatmin edilememesi olabilir.
son yıllarda insanların prim yapmaya çalıştığı tapon akımlardan biridir. kendilerini mizantrop olarak gösteren kişilerden ' abi ben insan sevmiyorum yeea, doğa ve hayvanları versinler bana yeter yeeeaa, into the wild aaabi yea olay bu karavanın olacak basıp gideceksin buralardan.... ' ve buna benzer bir çok saçmalıkları işitmeniz olasıdır. bunlar insanlar ölsün yeea bohemliğini yaşamak isterken 1 saat sonra annesinden patates kızartmasını isteyen falan tiplerdir. mal mal tiplerle uğraşmayın bunlar gibi ya yaşamınıza bakın.
sonuna kadar olması gereken doğal bir eğilim. insan insansa eğer kendi dahil tüm insan ırkından nefret etmeli. bütün insanlık zarar ziyan ve ahmaklıktan başka bir şey değildir ve ben dahil tüm değersiz et yığınları olarak telef edilmelidir.