mizah dergileri ile büyümüş nesil

entry5 galeri0
    3.
  1. hala büyümeyen içinde çocuk besleyen nesildir.
    0 ...
  2. 2.
  3. her akıl sağlığı ruh sağlığı yerinde olan türkiye cumhuriyetinde yaşayan gencin yaşadığı aslında hiç bir zaman bitmeyen nesillerin öyküsüdür. l-manyak hastalığımı hatırladım orta okul yıllarında ki.kunteper canavarına olan hayranlığımı.zın zın zın zınnnn.
    0 ...
  4. 1.
  5. şemanın tüm birimlerine teğet geçmek ne kelime göbeğinden dalmış bir ortayaşlı olarak benim de söyleyeceklerim var:

    okumayı söker sökmez benden altı yaş büyük abimin sahip olduğu tüm kitaplara ve dergilere bulaşmıştım. babamın aldığı can yayınları'ndan çıkma çocuk kitapları biraz hafif mi gelmişti yoksa sokağın diline daha o yaştan meftun olmam mı sebepti bilmiyorum lakin gırgır okurken adeta transa geçerdim. ortadirek memur ailesinin bir ferdi olarak okul öncesi dönemdeki konforumu kaybetmeme neden olduğunu düşündüğüm özal'a duyduğum çocukça öfkeyi bazen hafileterek, bazen perçinleyerek ama her şekilde sempatikleştirerek aks ettirirdi o dergi. rahmetli, gırgır'ın meşhur 'zampiyon' kapağını çok beğenmişti. demek ki farklıydı diğer politikacılardan, çocuk yönü vardı biraz. sevdim onu bu sebepten biraz.

    gırgır dünyanın en çok satan mizah dergisiydi 1984 yılında. adını hatırlayamadığım bir sovyet dergisi ve pravda nın ardından da en çok takipçisi olan yazılı basın organıydı. bunu kapaklarında kafasına mumlar dikilmiş avni'yi resmederek kutlamışlardı yanlış hatırlamıyorsam. abim üniversiteye gidene kadar onun yancısı olarak okumaya devam ettim, sonrasında da harçlığımdan gırgır parasını hep ayırdım mutlaka. sonra çeşitlilikler başladı, gerçi öncesinde de zaman zaman laklak, çarşaf alır ve dayımın fırt larından beslenirdim. elimizden geldiğince takip ettik yeni dergileri de, mizah okurluğu bir tarikate bağlanmak gibiydi çünkü. bu arada yukarıda adı geçmemiş çizerlerden nuri kurtcebe, ergin ergönültaş veilban ertem i hatırlatmayı da bir borç bilirim kendime. üniversiteli mahmut sayesinde eğitimimizin ilerki yıllarında başımıza gelebilecekleri önceden görüp gardımızı aldık. ne kadar çabalarsa çabasın işsizlikten kurtulamayan ergin ergönültaş karakteriyle -adını unutuuğum için kendimden utanıyorum- hayatın bize güzellikler sunmayacağını öğrendik. delikanlı çağlarımızla beraber de limon, leman ve ardılları girdi hayatımıza.

    experimental zaten yeterince anlattığı için konuya teğet geçerek asıl mevzuya gelmek istiyorum. dediğim gibi mizah okurluğu başka türlü bir bağımlılık; dergiyi almazsanız kendinizi hain hissedersiniz. ya da ben abartıyorum, bilemeyeceğim. yaklaşık yirmidört yıl boyunca bütün mizah dergilerinin en azından bir sayısını okumuş, leman,lemanyak, penguen, lombak, uykusuz, h.b.r. maymun ve onun heavy metal fanzini şebek, atom, koala ve fermuar'ın hiçbir sayısını kaçırmamış biri olarak askere gittim. acemi birliğinde geçen ilk bir ayda dışarı çıkmamız yasak olduğu için bulamadım bu dergileri. gazete gelirdi ama mizah dergisi yoktu. çarşı iznine çıkan uzun dönem askerlerden tanıdığım bir kişiye sipariş ettim, mardin'de bulamadığını söyledi. yemin törenini takiben haftasonu kavuştum sevgililerime, tugaya girerken de bir problem olmadı. onlarca dergi almıştım ve doğal olarak hepsini bir gecede bitiremedim. zaten buna niyetim de yoktu, saatlerce susuz kaldıktan sonra sürahiyi kafama dikmez yavaş yavaş içerim, dergilerin de tadını çıkarayım dedim. sonraki gün usta birliğine gittik, kitaplarımız kontrol edilmek için alındı. tabii benim dergiler de... ve akabinde bir uzman çavuş yanıma geldi ' bu dergiler yasaklı. al yırt'. nedenini sorduğumda 'ben emirleri sorgulamam gereğini yaparım, sen de öyle yap' dedi çavuş. yapamayacağımı, benim yerime kendisinin yırtmasını rica ettim. karakola gitmek için gecenin üçünde yola çıkarken çöp kutusunda gördüm canımın içi dergilerimi.

    bölük komutanımız 'askerlik mantığın bittiği yerdir derler ama aslında mantığın başladığı yerdir. size mantıksız gelen şeyleri sorun komutanlarınıza, açıklarlar' demişti,ben de sordum takım komutanına: 'komutanım bu dergiler neden yasak? eğer siyasi oldukları içinse, ben tugay kütüphanesinde en büyük komunizm propogandasını yapan şolohov un don hikayeleri kitabından onlarca gördüm.' cevap olarak bu dergilerde çok fazla küfür ve argo olduğunu söyledi. hayatın her anında olduğu gibi orduda küfür kıyamet gırla gidiyordu ama mizah dergisi okumak yasaktı işte. kurallara tabiydik, uyduk ve unuttuk aylarca leman'ı, penguen'i, uykusuz'u.

    tezkereyi aldığım gün askerliğin benden en çok neyi götürdüğünü fark ettim. yolda okumak için dergi almaya girdim markete. ben uykusuz'a baktım, leman bana baktı. böyle on dakika kadar bakıştıktan sonra hüzünlü bir şekilde 'hoşçakal' deyip onlara, dışarı çıktım. şimdi bile mizah dergisi alırken 'acaba okuyabilecek miyim' diye düşünüyorum. sıkılıyorum bazen, yarıda bırakıyorum. mizah dergisiyle büyüyen kuşaktan bir çocuğu silahlar böyle değiştirdi işte, büyüttü. geçici olduğunu ummaktan başka yapabileceğim bir şey de yok.
    12 ...