kurtuluş savaşımızın lideri , cumhuriyetimizin kurucusu , bir siyasi deha : Atatürk.
fakat kendini "Kemalist,Atatürkçü" gibi ifadelerle tanımlayan , hayatın her alanında Atatürk'ü örnek alması kendi seçimiyken bir de bunu tüm topluma dayatmaya çalışan , laikliği devlet işleriyle din işlerini ayıran bir ilke olmaktan çıkarıp insanlarında kendi yaşamında riayet etmesi gereken bir tabu haline dönüştüren kimi kişiler Atatürkü mitolojik bi r figür haline getirmekte adeta putlaştırmaktadırlar.
bu çaba kimi kesimlerde ters etki yapınca da , hatayı asla kendilerine görmemekte ,"irticacı" damgasıyla yaftalamaktadırlar.
Atatürk döneminde yapılan herşeyin "mükemmel" olduğunu iddia ederek , herkesin Atatürkü herşeyden fazla sevmesi ve saygı duyması gerektiğini topluma empoze etmeye çalışmaktalar...
ordu göreve pankartı açan "Atatürkçü gençler"
leninle Atatürkü aynı portreye koyan "Türk solu Atatürkçüleri"
Atatürk'ü peygamber ilan etmeye kadar giden "Cumhuriyet Muhafızları"
Ezandan rahatsız olan "Cumhuriyet kadınları"
apoyla elele tutuşan "Maocu Kemalistler"
Atatürk'e mevlit yazanlar,
"Türk'ün Amentüsünü" hazırlayanlar,
piç olmamanı ona borçlusun diyen "hızlı faşistler"
başındaki örtün cumhuriyete karşıt olduğunu gösterir diyen "kemalist demokratlar"
demokrasi zaman zaman askıya alınabilir diyen "Çağdaş işadamları"...
örnekleri çoğaltmak mümkün...fakat olguların karşıtlarını doğurması ve güçlendirmesi gerçeği üzerinden hareketle ; bir kesim Atatürkü "mitolojik bir figür haline getirmekte halen ısrar ederken" , diğer yandan Atatürk'ün de hataları olduğunu , yapılan devrimlerin gerek süreç gerekse içerik açısında Türk toplumuna travma etkisi yaşattığını , hayatın ve günümüz Türkiyesinin sadece Atatürk ilkeleriyle ve özdeyişleriyle anlaşılamayacağını konuşan tartışan bir kesim var ve sayıları gittikçe artmakta , "irticacı ya da liboş " olarak adlandırılmalarına rağmen...
kanımca bu "Kemalistler ile irticacıların" değil , tek parti döneminden beri kimi sarsıntılarla da olsa büyük bir süre sahibi oldukları "ayrıcalıklı" konumlarını 28 şubatta güçlendiren "elitlerle" ,eski konumlarına göre artık daha güçlü olan ,dayatılan fikirlerin etkisiyle yaşamaktan ve asla fikrinin sorulmamasından sıkılmış , dünyaya devletin resmi ideolojisiyle değil inandığı değerlerle bakmaya başlayan , özgürlüklerini yaşamak isteyenlerin fikri çatışması...
ben hayatımda gerçek manada devrim yapan bir mitoloji karakteri görmedim. ilk önce mitolojinin tanımını yazmam gerekiyordu sanırım buraya lakin aramaya inanmak gerektiğini düşünüp es geçiyorum. insanlar atatürk'e olan kinlerini, nefretlerini genellikle açık açık söylemeyedikleri için dolaylı yoldan anlatmayı günümüzde kendilerine uygun görmüştürler. son günlerde amerika'da yaşayan bir adamdan bazı talimatlar aldıkları çok net açık ortada olan yeterli sayıya ulaştıklarında basima bişey gelmeyecekse ataturk u degil humeyni yi seviyorum diyenlerin başınıza bir iş gelecek artık şu atatürk sevdasını bırakın düşüncesidir. sevmek, sevmemek çok ayrı bir konu kuşkusuz lakin şu son 3-5 senede yapılan sistematik bir şekilde lakin düzeni yıkmaya çalışmaktır. bu ülkenin başbakanı değilmiydi hem laik hem musluman olunmaz diyen? biz neyiz kardeşim o zaman bunca yıl biz neye inandık ne için oruç tuttuk, namaz kıldık? işde atatürk'ün karşı çıktığı düşüncede buydu dini kendi amaçları uğrunda kullananlar dinden nemalananlar o yüzden hiç sevmezler en ufak fırsatını buldumu saldırırlar mustafa kemal'e. bilmezler ki atatürk'tür kendi cebinden para verip elmalili muhammed hamdi yazir'a kuran'ın ilk türkçe tefsirini yazdıran. gerçi bilirlerde işlerine gelmez. kuran neden türkçe olsun neden herkes kuran öğrensin. nasılsa bazı kesimler kuran'a gayet hakim(!) toplumu, insanları biz din konusunda yönlendirebiliriz düşüncesindeler. bu böyle uzar gider dostlar atatürk'e saldırmanın dayanılmaz hafifliğini bir kenara bırakıp gerçekleri görelim lütfen. her şey değişmeye mahkumdur hiçbir şey var olduğu gibi kalamaz. imam amerika'dan osuruyor türkiye'deki cemaatide s.çıyor olay budur. sinsilik yapmak güzelim ülkemin altına tünneller kazıp oymak hiç hoş değildir. birilerinin hoşuna gitmesede tıpkı atatürk gibi hem laik hemde müslümanım çok şükür.
not: bu yazı son zamanlarda iyi ya da kötü atatürk hakkında fazlasıyla açılan içi boş başlıklardan tiskinti geldiği için yazılmıştır.
68 liler derneğine gitmiştik arkadaşlarla orda 68 li ihtiyarların hoca diye hitap ettikleri adam konuşmasının bir kısmında şöyle demişti:
"ismet inönü peygamber olmak istedi ve peygamber olmak için Atatürk'ün tanrı olması gerekiyordu oda Atatürk'ü ilahlaştırdı. günümüzde Atatürk'ü ilah olarak gören kesmin yaratıcısı ismet inönü'dür. "
başlığın altındaki ilk entryinin özenle okunması gerektiği başlık.aslında bu tüm başlıklar için geçerli ,zira başlığın amacı,içeriği,örnekleri birinci entryi de gizli...
her ihtimale karşı tekrar açıklamakta fayda var tabii ki...atatürk gerçekte mitolojik bir figür değildir , kaldı ki şartla itibariyle böyle bir durumda mümkün değildir ;ancak adına kurulan dernekler , adına devam ettirilen dünya görüşü , heykeller , söylemler , bir şeyi önemli kılmak için atatürkün sözünün delil haline gelmesi vs. çabalar atatürkün mitolojik bir kavram haline getirilmesi ve bundan çıkar sağlanması adınadır.
bir de bu düzen yıkma mevzuu var.Türkiye'de nasıl bir düzen var ki sürekli halkın sömürüsü üzerine...bunu muhafazakar partiler dışındakiler yapınca normal , akp bu sömürü düzenini devam ettirince sistemi yıkmaya yönelik girişim ; tabii dolaylı olarak "bidon kafalı halk da " bunun suçlusu(!!!)
Türkiye'de cumhuriyet rejiminin dışında bir rejim mümkün değildir , kaldı ki Türkiyenin bağlı olduğu güçler de buna izin verecek durumda değillerdir.Türkiyenin iran vari bir rejim olması kimsenin işine gelmez ne abd'nin ne avrupa birliğinin , iranı istedikleri iddia edilen halkın bile...
Atatürk ve laiklik ekseni üzerinden tüm tarikatlere , cemaatlere , din eksenli olarak hayatını idame ettirmeye çalışanlara saldıranların bu kadar masum ve vatanperver gözükmesi artık herkesin canını sıkmaktadır ve nihayet sessizlik bozulmuş , herkes fikrini açıklamaktadır.
atatürk'ün yaptıkları ortada iken hala ona bok atmak isteyen insanların atatürk'e laf edebilmeleri için gerekli olan zemini hazırlayan sözlerden biridir. kemalizm bağımsızlık düşüncesi üzerine kurulmuştur. bugün atatürk'e laf eden kesim liboş ve irticacı diye anılır. bu da gayet doğaldır. liboş kelimesini ilk olarak öldürülen uğur mumcu ortaya çıkarmıştır. liboş genellikle sosyalist olup sonradan liberal olanlara denmektedir. bugün baktığımızda soros'un hizmetkarı olan kişiler kemalizm gericiliktir şeklinde ifadeler kullanmaktadır. öncelikle insan kendi fikirlerini başkalarının tesiri altında üretmemelidir. daha karakter olarak bağımsız olamamış kişilerin atatürk'ü tanrı gibi gösteriyorlar yorumunu yapması doğaldır. madem öyle o zaman gerçek bildiğin atatürk'ü anlat insanlara. neden kapitalizmin uşağı oluyorsun? atatürk'e karşı olan gruplar iyi incelenmelidir. incelediğimiz zaman göreceğiz ki bu cemaatler, dernekler, vakıflar, politikacılar kesinlikle amerika'dan beslenmektedir. atatürk şu an insanlara malasef düzgün anlatılmıyor. haliyle hakkında bilip bilmeden atan tutan çok oluyor. atatürk'ü tanımayanlar da chp gibi partilerin gerçekten atatürkçü olduğunu zannediyor. böylece kaybeden yine türkiye. millet atatürk'ü din karşıtı zannediyor ve gidiyor akp'ye oyu basıyor. aynı bakış açısıyla akp'den nefret edenler de chp'yi atatürkçü zannedip chp'ye oyu basıyor. elbette atatürk olduğu gibi anlatılmalıdır. abartıya ihtiyacı yoktur. onu sevmek için elimizde bolca sebep var.
başkalarının tesirleri altına girdiğini iddia ettiği kimseleri karaktersizlikle suçlayıp , bunu yaparken bile yine bir başkasının tesiri altına girdiğini dolayısıyla kendi kendine karaktersiz deme cesaretinde bulunduğunu fark etmeyen eşsiz bünyeleri aramızda görmekten mutluluk duyuran başlıktır.
atatürkü hatta atatürkçüyü eleştirmeyi atatürke karşı olmakla karıştıran ; bu karmaşadan da bu kişilerin kesinlikle amerikadan beslendiğini iddia eden "genellemeler üstadımız", kendi sanrılarının gölgesinde ferahlamanın verdiği rehavetten olsa gerek , başkalarının "zanları" üzerinden seçim tespitlerine kadar ulaşıyor.
bir tabiri ilk çıkarandan hareketle , o tabiri her kullananı aklama fikriyatı da cabası..."millet atatürkü din karşıtı zannediyor diyerekten" sohbeti kendince sosyolojik boyutlara çekiyor ; herkesin farklı sebebe bağladığı sevgi duygusunu kendi tahlilleri üzerinden "gereklilik kipiyle" donatıveriyor.
