Ankara Hukuk Fakültesi'nin kamu hukuku ve insan hakları hocasıdır. Bilgi birikimi, meselelere yaklaşım şekli ve insancıllığı ile kalplerde taht kurmuş örnek alınası insandır.
ankara hukukta çok değerli hocamdır kendisi. derslerinde siyasetten edebiyata, birçok konuda konuşan aydın bir insandır. her derste birkaç kitap adı verir ve okumamızı önerir. 'bu hoca bir deniz' lafının gerçekten hakkını veren birisidir.bir dersinde nazi almanyasında doktor mengeleden bahsederken sınıftan birkaç öğrencinin wendel' i anımsayıp gülmesi üzerine çok sert tepkiler vermiş, bu vahşet karşısında nasıl gülersiniz diye kızmış ve o yıl final sınavında döşemiştir adeta.
1963 nusaybin doğumlu olan hocamız , Ankara üniversitesi hukuk fakültesi mezunu ve aynı zamanda şu anda aühf'de öğretim üyesidir.iyi bir akademisyen olmasının yanı sıra çok iyi bir insandır ; öğrencilerine karşı her daim ilgili ve naziktir. aynı zamanda (bkz: birgün gazetesi) yazarlarındandır kendisi.
iki cümle kurmaktan yoksun insanların (nedense) tahammül edememediği siyasi kişilik. sanki kendileri uzaya mekik uçuracakta onun atmosfer dışı değişken sürtünme kat sayısını hesaplıyor.
ne diyor bu adam şimdi:
Kendisi mardin kızıltepeli'dir. ayrıca cebeci'de yürürken kendisini görmüştüm. gazetelerde görülen resimlerinden çok daha esmerdir. baya da bi kiloludur.
cemil bayık röportasjına Yeni çağ gazetesinden selcan taşlı nın cevabi yazısı.
----- alıntı --------
Yıl 1996... Yine tıpkı bugünkü gibi çekiliyordu PKK...
PKK lı katillerin başı Cemil Bayık ın, akil Mithat Sancar ın da çanak tutmasıyla sarf ettiği Bundan önce iki kere geri çekilme kararı aldık. ilki, Erbakan iktidara geldiğinde, yani 1996 da oldu. 28 Şubat ın esas nedeni bunu önlemekti... sözlerini referans alan yandaş televizyon kanalları, dün gün boyu -Mısır daki katliam ajitasyonundan fırsat buldukça- Bu sorun yıllar önce bitecekti, pek demokratik ülke olacaktık ama hay bin derin devlet ve hay bin darbeci ordu kara propagandası yaptı.
Merak ettim hakikaten öyle miydi?
PKK nın 1995-96 daki pozisyonu neydi?
Tarih 08-28 Ocak 1995... Irak ın kuzeyindeki Haftanin kampında V. Kongre adı altında toplanan PKK lılar Kürdistan ın kurulması yolunda 20 yıldan beri sürdürülen faaliyetlerle bir direniş örgütü yarattıkları nı belirtip sıranın iktidarlaşmayı sağlayacak kuruluş örgütü yapılandırmasına geldiğini söylüyor.
Yani siyasalaşma kararı alıyor.
Hı yanlış da anlaşılmasın, bu yeni pozisyon silah bırakma anlamı taşımıyor. Tersine siyasal hedeflerine ulaşabilmek için PKK eylemlerini metropollere taşıyarak toplumdaki korku ve yılgınlığı artırmaya çalışıyor.
Tam da o günlerde Öcalan Kürt Ulusal Kongresi ni gündeme getiriyor; hani şu önümüzdeki hafta Erbil de yapılacak olan!
Ve yine tam da o günlerde PKK nın uluslararası alanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne karşı savaşan taraf olarak tanınmasının adımları atılıyor.
Bayık ın geri çekiliyorduk dediği, açılımcı medyanın, siyasilerin, uzman (!)ların evet evet öyleydi diye balıklama atladığı 1996, PKK için bu stratejiyi olgunlaştırma yılı.
1996 da önce 2. Yüksek Askeri Konsey Toplantısı sonra 3. Merkez Komite Toplantısı adı altında toplanan terör örgütü yöneticileri yine o yıl içinde Şam yakınlarında yeni bir konferans düzenliyorlar. Alınan kararlar -tırnak içinde onların terminolojisiyle aktarıyorum- şöyle:
- Kurtarılmış üs alanlarının oluşturulması
- Gerillanın yaygınlaştırılması
- il, ilçe, kasaba gibi kalabalık yerleşim yerlerine baskınlar düzenlenmesi,
- Çeşitli bahanelerle serhildanların yeniden oluşturulması
- Kuzey Irak ın Kuzey şehirlerinden başlayarak iktidar organlarının oluşturulması
- intihar eylemlerin gerçekleştirilmesi.
Ne geri çekilme ama değil mi?
1996 yılının bir önemi de PKK nın diline Türkiyelileşme kavramının girmesi. Böylece Karadeniz ve Amanos-Akdeniz Açılımı nı başlatıyor terör örgütü;
Çekilmek yerine tam tersi yayılıyor yani!
Bu açılım ların gerekçesini açıklarken şöyle diyor Öcalan:
1997 çözüm ve final yılı olacak.
Çözüm ve final i de ilan ediyor:
Hem güneyde hem kuzeyde federe devlet!
Bugün de, 2013 ü çözüm ve final yılı ilan edenlerin, PKK nın Kandil den metropollere yığınak yapmasını çekilme varsaydığını düşününce, 1996 daki de bir tür çekilme sayılabilir tabii!
an itibariyle program konuklarından ismail hakkı pekin'e ayar üstüne ayar vermektedir. sırf bu adamın meclise girmesi için bile hdp desteklenir. hoca konuşmaya başlayınca i.hakkı pekinin yüzü gerilmeye başlıyor ve ardından herörö, harororo seslerinden başka birşey gelmiyor.
mithat hocayla tartışma yapılacaksa karşısına tam donanımlı birini koymazsanız o tartışmadan bir sonuç çıkmıyor. sevgili şirin payzin bunu bilerekmi yaptı, yoksa zıt kutupları tartıştırarak bir sağlı bir tartışmamı yönetmek istedi, istedi ise ismail hakkı pekin malesef çok pasif kaldı. vatan partisinin hanesine büyük bir eksi daha yazılmış oldu.
bu programda gördük ki meclise ikinci bir sırrı süreyya geliyor. hemde akedemisyen olanından off ki off diyorum. ortalık çok karışcak.
Adana'da katılmış olduğu konferans sırasında ergenekon tutuklularının cezaevi koşullarını şikayet eden ulusalcı takımına fena sallamış, saydırmış hocadır.
40 yıldır insanlar cezaevlerinde olmadık işkenceleri görüyorken, devrimciler asılıyorken, karakollar işkence yuvalarına dönmüşken ses çıkarmayanlar, hukuk devleti burası olmaz öyle şeyler diyenler şimdi samimiyetsiz şekilde ergenekon tutuklularının cezaevi koşullarını protesto ediyorlar. onlar samimiyetsizdir, çıkarcıdır dedi.