bu laf kesinlikle herkesin hayat felsefesi olması gerek, ''bugün yediğin hurmalar, yarın götünü tırmalar'' ben 36 senelik hayatımda bu laf hep suratıma çarpmıştır. hiç bir hukuksuz iş cezasız kalmaz. eninde sonunda mutlaka yaptığın hukuksuzluk, kanunsuzluk karşına gelir.
hurmanın tadı lezzetlidir, farkına varmazsın yedikçe yiyesi gelir insanın lezzeti ile mest olursun, ama işin sonunda, o yediğin hurmalar kıçını bir tırmalar, ah ben ne yaptım, ah ben ne yaptım, yemez olaydım, tadı çok lezzetliydi ama, keşke yemeseydim diye bağırıp durur. insanoğlu işte nefsine her zaman yeniliyor.
cevap veremeyip göt olan ve de vatan hainliğini alenen kabul eden ağlakların uydurmasıdır. aferin böyle böyle asıl sen itiraf edeceksin. biz vatan hainlerinin kellesini alacağız dedik adam direkt kelle mi alacaklarmış deyip sızlanmaya başladı.
mit in eylemlerini normal vatandaş eylemiyle karıştıran dürzüleri şaşırtan olaydır. ulan mit bu mit. bir eylem gerçekleştirmeden önce; arkadaşlar haberiniz böyleyken şöyle mi yapacağız diyecek.
bak iyi seyret ne diyor türkeş;
emperyalist batı ülkelerin burnunun dibinde yaptığı her türlü zalimlik yasal sen buna karşı eylem yapınca yasadışı he mi. bir savaş çıksın önce bu vatan hainlerini kellesini alacağım.
düzrzülere bak; milleti evinden barkından edeceksin, çoluk çocuk bakmadan bombalayacaksın başka bir ülkenin anasını belleyeceksin bunlar yasal sonra klavye başında bir iki it bir örgüte yasadışı dedi diye mit suçlanacak.
hukukta bazı yasaların genişçe yorumlanması bir yere kadar doğru olabilir. ama aşırı geniş yorumlama olmaz.
mit'in yaptıklarının kanuni olduğunu söyleyenlerin kanıtı nedir? mevcut mit kanunu'ndan bazı maddeler saymışlar. özetle, mit mgk'nın ve bakanlar kurulu'nun talimatlarını yerine getirmek zorundadır diyorlar.
peki mgk'nın ve bakanlar kurulunun yabancı ülkelerdeki bazı örgütlere silah göndermek gibi bir yetkisi var mı? varsa hangi kanunun, hangi maddesine göre?
evet, mit mgk'nın ve bakanlar kurulunun talimatlarını yerine getirmek zorundadır ama bilindiği üzere hukuk devletlerinde yasadışı talimatları yerine getirmek de suçtur.
kimisinin "dünyanın her ülkesinde devletlerin kendi kanunlarına ters işler yaptığı" gerekçesiyle kısmen mazur gördüğü suçun itirafıdır.
hayır efendim... "devlet" kendi kanunlarına ters iş yapmaz, devlette görev alanlar kanunlara ters işler yaparlar. sözkonusu kişiler bürokrat da olabilir, asker de, polis de, gizli servis elemanı da, cumhurbaşkanı da, başkan da...
demokratik ülkelerde de devlette bir makama kurulanların bazen kanunlara ters işler yaptıkları doğrudur. ama orada esas şudur: yakalanmayacaksın!..
eğer yakalanırsan başın yanar. aynen nixon örneğinde ve diğer bir çok örnekte gördüğümüz gibi.. demokratik ülkelerde kanunlara ters iş yaptığı ortaya çıkanlar makamlarında pişkin pişkin oturamazlar.
hele ki onları yakalayanların cezalandırılması ise görülmüş şey değildir.
paralel tartışmasına gelince... paraleller konusunda ne düşündüğüm yazılarımı takip eden herkesin malumudur. fakat ortada kanunlara ters bir iş varsa, ortaya çıkaranlar kimlerdir, amaçları nedir benim için ikinci planda kalır hukuk devletine inanan bir kişi olarak.
aslında mit tırları hadisesi devlet içi çıkar savaşından ibaret.
o tırların durdurulması kanuna ters geldiği düşünülerek değil, cemaate ters gidildiği düşünülerek gerçekleştirilmiş bir durum.
tabii ki bunun dışında olayın çirkin olan kısımları, silahların kimlere ne amaçla gittiği ve bu olayın sırf haberini yaptı diye gazetecilerin vatan haini ilan edilmesi.
kaldı ki, dünyanın her ülkesinde devletlerin kanunlara aykırı operasyonları yapılmakta. yapanın adı mit olur, mossad olur, cia olur.
neticede bu hadise neresinden bakarsan bak, bir operasyonun gizliliğini koruyamayan basiretsiz devlet, ve devletin her kademesine yerleştikten sonra sırf ters düştü diye devlet sırlarını ortaya çıkarmaya çalışan cemaat yapılanması arasındaki hesaplaşmadan ibaret.
olan bunu bize aktaran gazetecilere oldu.
bu ülkede kral çıplak diyen hep cezalandırılmadı mı zaten?
"hukuk devleti"nin ne olduğunu bilmeyen malların yorum yazmamasını istememe rağmen, cehaletlerinden utanmadan hakkında yorum yapmaya kalktıkları itiraftır.
bunlar kafalarını "ilahi, değişmez" kanunlarla bozmuşlar! hukuk devletinde kanunların illa "ilahi, değişmez" nitelikte olması lazım değildir. zaten mecliste bunun için vardır. değişen şartlara göre kanunları değiştirir veya yeni kanunlar yapar.
fakat aradan bir süre geçtikten sonra, tam tersi nitelikte kanunlar çıkarılması gibi bir ihtimal olsa dahi, hukuk devletinde esas olan, mevcut kanunlara ta ki değiştirilinceye kadar uyulmasıdır. bu kurala uymayan yapılar meşruiyetlerini yitirirler.
ey cahil sürüsü! size kanunların önemini ne desem de anlatsam bilemiyorum. bir arabanız var. itin biri gelip "bu araba artık benim" diyor. ne dersiniz? "nasıl senin oluyor? işte ruhsatı, araba benim" değil mi? o arabanın mülkiyetinin size ait olduğunu ispatı nedir? kanunların tanımış olduğu mülkiyet hakkı kapsamında düzenlenen belgelerdir. eğer ortada kanun yoksa arabanız bile yoktur!..
peki cumhurbaşkanı seçtiğiniz kişiye ne demeli? bir kere cumhurbaşkanlığı diye bir makam neden var? tabi ki kanunlar böyle bir makam ihdas ettiği için var. bu şahsın seçilmesiyle sonuçlanan seçimler neye göre yapıldı? kanunlara göre... bu şahıs nereden aldığı yetkiyle devletin bunca malını sarf ediyor, rektör atıyor filan? tabi ki kanunlardan aldığı yetkiyle...
ey ahmaklar, anlayın artık, iyi, güzel, doğru bildiğiniz hemen her şey işinize gelmediğinde burun kıvırdığınız o kanunlar, o hukuk devleti düzeni sayesinde vardır. kanun yoksa geriye orman kanunu, çete düzeni kalır. ulan bırakın türkiye cumhuriyeti kanunlarını, akp kapatma davası yürürken ab kanunlarından medet uman, sanki çok bir şey anlıyormuşsunuz gibi "venedik kriterleri"nden dem vuran siz değil miydiniz a yüzsüz soytarılar?
cumhurbaşkanı dahil kimsenin "devletin çıkarlarını" kafasına göre tespit etmeye, -sözde- o çıkarların gereğini yapmak için kanunlarla tanımlanmamış yetkiler kullanmaya hakkı yoktur. eğer devletin çıkarı için yapman gerekenler mevcut kanunlara tersse veya mevcut kanunlarda tanımlamamışsa yeni kanun çıkarır, sonra yaparsın, o zaman kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz.
demek ki ancak çeteci zihniyettekiler kanunları takmadan kafalarına göre iş yaparlar. kapiş?
bundan sonra yazacaklarımı sadece "hukuk devleti"nin ne olduğu, değeri ve de "hukuk devleti" olmayan "yapıların" ne olduğu konusunda bilgisi olanlar okusun. cahil mallar aptalca görüşlerini kendilerine saklayabilirler.
hukuk devletlerinde gizli operasyonlar dahi ancak o operasyonu yapacak kuruma kanuni bir yetki tanınmışsa yapılabilir. bu noktada "devletin çıkarları", "efendim şuna yardım etmek amacıyla" gibi laflar boş laflardır. tabi ki kalkıp "şuraya, şu amaçla, şu gün şunların taşınması" gibi operasyonun detayını açıklayan bir kanun çıkarmaya lüzum yoktur. aynen şimdi yapmaya çalıştıkları gibi genel bir yetki verirsiniz ve sonra işinizi görürsünüz; kimsenin, yapılanın önünü kesmeye, bir şey demeye hakkı olmaz.
peki ya ortada böyle bir yetki yokken "iş görülmeye" çalışılırsa ne olur? devlet "hukuk devleti" olmaktan çıkar, kafasına göre iş yapan bazı çetelerin (hukuk dışı iş yapanların hak ettikleri bir tabirdir) hakimiyetindeki bir yapıya dönüşür.
bu durumda o çetelerin yaptıklarını önlemeye çalışan savcılar ve emniyet birimleri ise sadece ve sadece görevlerini yapmış olurlar.
yandaşlar, şuna cevap verin: eğer mit'in yaptığı kanuni ise şimdi bu kanunu çıkarmaya kalkmanın alemi nedir? eğer mit'in yaptıklarına kanuni diyorsanız zaten ortada bir kanun olması gerekmez miydi?