kaçıncı sınıfa gittiğinden bağımsız olarak tahrik olmak için yer arayan her türlü faşizan bünyede kaşıntıya neden olan solculardır.
eğer kaşıntı nedeni mantarsa pomat ya da pudra işe yarayabilir, ama yine de bir hekime görünmekte fayda var. hekime giderken bu üçüncü sınıfa giden solcuların da sayesinde elde edilmiş haklarınızın bir getirisi olan sağlık karnelerinizi de mutlaka yanınızda götürmelisiniz. eğer fareyseniz, veterinere gidin.
özellikle türkiye 'de simitte susam gibidirler. her delikten çıkarlar.
demokrasi denilen şey pek hoş olsa da malesef türkiye 'de işleyemeyecek bir sistemdir. 90 model bir bilgisayara vista yüklemek gibi bir sonuç doğurur. zaten malum ülkede demokrasi yeni yeni oturtulmaya çalışılıyor ve büyük problemlere gebe. sebebi ise bu tarz insanlardır.
demokratik toplum bilmem ne toplum derken her şeyin boku çıkacaktır. bunu görebilmek için zaman gerekli ancak bu bir gerçektir ki demokrasi türkiye 'nin ilacı filan değil aksine idam sehpası olacaktır. bu topraklar durgunluğa alışık değil. nerede bir zındık biter, ipinden tutup bu diyarlara atarlar. hele ki demokrasiyi tam anlamıyla uygulamaya kalksınlar da görelim bakalım rezaleti.
türkiye 'nin beyin kanseri nedir ? kınına girmiş kesicilerdir, kisveye bürünen yakıcılardır. atatürk 'ü, solculuğu, sosyal adaleti, özgürlükleri, bilimi, sevgiyi, yemekleri, kültürleri vesaire... bunların alayını sahiplenmiş, miyon yüklemiş insanlar var. sakal bırakınca ya rakçı * ya solcu ya da şeriatçı diye damgalanıyorsunuz. saç uzattığında da aynı şekil. damga yiyorsunuz. ulan param yok kuru pilav yiycem, sen solcu musun? diye soruyor bir tanesi? o da solcu, buna da dikkat! al bir de burdan yak!
bir de şu prooblem var; aydın kesim, ki onlar kimse artık bir halta yaradıklarını göremedik daha, vazifeleri halkla olan ilişkiler olmasına rağmen yapmadıkları acayiplik yok. amaç mı farklı ben mi yanlış anlıyorum? büyük hata varlıkları! ya da kaflarını bir ara cilalasınlar. az biraz kıçlarını yerinden oynatıp ortak hareket etsinler. öyle kişisel gelişimle olmuyor entellik. eğitime, öğretime, gelişime, dönemlere, atılımlara kısacası ülkeye bir ışık tutsunlar bakalım görelim aydınlıklarını.
iktidar, muhalefet ıvır zıvır her kimse her ne ise artık demokrasinin hata olduğunu en nihayetinde anlayacaklar ancak bu kafayla gidildiğinde. aydınlardan dert yandığım gibi devletin kendisinden de dert yanmak lazım. iktidar ne zaman elini taşın altına koyacak acaba ülkeyi yeniden yapılandırmak için. hangi vakit gelince türkiye 'nin rotasını çizecekler?
burası türkiye! burada dünyanın en tuhaf insanları yaşıyor, en zekileri, en kurnazları, en salakları, en tek kullanımlıkları, en zayıfları, en aşırıları, en bilmem neleri...
sosyalistliği provakatörlük zanneden 3. sınıf postmodern kafe gençliğinin hezeyanlarıdır. devlet malına zarar vermeyi provakasyon zanneden bünyelere en iyi cevabı lenin versin:
"her marksist önce kendi devletine düşmandır"
sosyalistler, proleteyanın devrimci mücadelesini ileriye götürmeyen her savaşın kapitalizmin kendini yenileme mücadelesi oldugunu düşünürler ve bu yüzden sınıfsal niteliği olmayan savaşlara karşı çıkarlar.
daha anlatmak isterdim ama fazlasını apolitik bünye kaldırmayabilir.