missbee

entry62 galeri0
    12.
  1. 11.
  2. bir yazı yazılmadan evvel isim belirlenir de genel itibariyle şekillenen şeyler bir başlık halinde özet bir mana mı kazanır,yani once başlık mı saptanır da yazılacak şeyler onun altına kümelenecek şekilde belirli bir sistem ölçüsünde kümelenir?

    bir yazı yazılmadan evvel konu belirlenir de onu özele çekecek bir kaç kelimeyle özet bir başlık mı tasarlarnır acep,yani henüz başlık ne olsun kasıntısı olmaksızın binlerce kelimeleyle tehavvurata geçen anlamlar zihinden belirli bir disiplin dahilinde geçer de onları yakalayıp yazıya döktükten sonra mı başlık konur. daha mücmel bir izah mı lazım:çocuk doğmadan once mi isim konur yoksa doğduktan sonra mı?

    her ikisi de ve hiç biri.

    biri için bir şeyler yazacak ve kimi noktada övgü ya da yergi salgılayacak şeylerle o yazıyı tezyin edecek bir anı yaşıyorssanız,

    biri için bir şeyler yazmanın vakti geldi iç sesiyle akis bulan bir dürtü parmaklarınızla klavyedeki tuşlar arasındaki aralığın kısalmasıyla değil,aklınızda yarı somut bir form kazanmış birine zihnen yaklaşmak zorundasınız hatırlatmasını yapacak potansiyele sahipse,

    biri için bir şeyler yazacak ve o yazıyı ne kadar erken yazarsam o kadar doğru olurdan ziyade ne kadar doğru yazarsam o kadar geç olmamış olur kalıbına dökecek olursanız,

    biri için bir şeyler yazacak ve fakat o birini tanımlayabilmek her ne kadar kendini tanımlamaktan daha kolaydır ;lakin o tanımı, tanımladığın zatın prizmasından geçirirken kıldan ince olman gerekir müdakkikliği önünde kemerbeste-i hadim olacak kadar rakik iseniz,

    biri için bir şeyler yazacak ve yazınızın tanım kısmında, o şöyledir böyledir klişelerinden dezenfekte edilmiş sarih cümleler cirit atsın istiyor olduğunuz halde onu ,onun kendini kavramış olduğu şekilde tanımlayabilme objektivitesini yakalayamayacağınız tedirginliğinize binaen ezberci, lavukane betimlerden ictinab ediyorsanız,

    biri için bir şeyler yazacak ve yazınızın manasını ,seçeceğiniz kelimelerin sağlayacağı duysal tatminliği feda etmeyi kendinize ar sayıyorsanız,söz konusu yazıyı ya hiç tanımadığınız birine yazıyorsunuzdur ya da tanımak üzere olduğunuz birine.

    zor varlık şu insan.bir dostumun bir şiirinden bir mısra geldi aklıma

    tanımlayamadım seni, her tanım tanımladığı şeyin bir tarafını eksik bırakır.

    dedirtiyor insana.

    yazı, bir fikrin başka bir fikir mahaline edeceği seyahatin sabit seyir halidir ve bir düşüncenin ruhsuz beden kıvamındaki harflere olan izdüşümüdür.o bir bakış açısının şekillerle kodlanmış halidir.her haliyle canlı kanlı,haykıran bağıran çağıran ama kendini duyamayan, kendine el bir yabancılık vesikasıdır.o, bir şeyi, o şeye acımasızca yaklaştığı zaman, olduğu gibi kavrayabilir.ceylanın tanımı belgeselci için sermaye,belgesel seyircisi için şirin hayvan,aslan için aş şeklindedir.her üçü de ceylana acımasızca yaklaşmıştır.o ne aştır ne iştir ne de ,aa ne güzel kategorisinde bir hayvan.ama üçünün de bileşimidir.

    bu nokta-i nazarla,biri için yazılan şeylerin tamamamı onu izah etmeye muktedir olmadığı gibi müstakil tanımlarda yalnız başına onu tasvir etme gücüne sahip değildir diyebiliriz.

    yazı,fıtrattan fıtrata,donanımdan donanıma,zevkten zevke,görüntüden görüntüye de farklılık gösterir ki biz buna tarz diyoruz.tarz o insan hakkında bir takım fikirler verir ve onu kavrama vesilelerinden biri olur.biri çok gevezedir ve bir kaç kelimeyle anlatılacak ya da bir kaç kelimeden fazlasının israf olacağı bir konu için,dakikalarca yazar ya da konuşur.sonra başı ile sonu arasındaki farka bakar yazının;sonuç,baş ile son değişse pek bir değişiklik olmaz yargısına varılır.ama başka biri geveze değildir,o, anlatacağı bir çok şeyi zekavetinin winzip inden geçirir,sadeleştirir,özümser ve fehme takrib ettirir.en iyisini o yapmıştır.

    bu bir tür,öff kim uzun uzun yazacak sıkılganlığına da yorulabilir ama bir çok anlamın sıkılmasından elde edilen süzme cümlelere sahip biriyse zaten çok kıymetli bir şeyini zamanını harcamıştır o.cümleleri parmaklarından değil aklından sudur etmiştir.o, beğeniyi sunmak adına çok cömert olduğu gibi,beğeniyi haketmek için gerekli evsaf noktasında da ganidir.yardımcı olması için küçük bir örnek verelim:

    işe yaramaz züppe bir geveze:

    gümüşü söz kılıp ger değerli dersen altından
    altında ezilecek kal eylemem meramımdan

    zemini zift derk ettiren gökyüzünden bahset
    yer maviye çalarsa vazgeçerim o semadan

    namına ram olan bir bahardan bahset
    cemre kalbe düşse terk olurum neşv ü nemadan

    merhameti sevgiye takrib edecek sözden bahset
    acze rest çekmiş misal vereyim kalu beladan

    harabeyi saraya kalb edecek gözden bahset
    temaşası uğruna enkaza döneyim vahadan

    kokusu hüzne galip olan tenden bahset
    tefrik olayım ömrümce lebi gülapdan

    arımı rahmına bahane ettiğinden bahset
    sarfı perva edeyim boynuma yük bu hayadan

    alçaltsa da muhabbetin hasıldan bahset
    cismim göğe konsun mahrum olayım valadan

    rest çekme ,beni aşkından payidar et
    iktifa etmese de mesrur olurum o nühadan

    her gördüğümü sen telakki etmemden bahset
    yalan da olsa parsek i aşk eylerim her dümadan

    der.ama kısa ve asık sözlü biri bunca şeyi ve dahasını:

    türlü türlü hallerim var söyleyemem ele karşı
    elvan elvan kokun gelir yar oturmuş yele karşı

    cümlesiyle ihata eder.

    efendim yukarıda da belirttiğim üzre birini tanımlamak basmakalıp ,o şöyledir o böyledir cümleleriyle olmuyor.bu düsturum gereğince öz sözlü bir insanın betimini yani missbee yi çok çok özetle anlatmak istedim.hadsiz,aciz bi kes bir müzehhibin güvenebileceği iki şey vardır fırçası ve varak ı ,bu vesileyle anlatım zaafiyetimizi mazur görsün murad ederiz.

    bir de ; dibaçe-i kütbüme na pesend olması beni mütehezziz kılar, pezir-i peyveste olmasından emin olmamdır kelam-i neyyifedeki cesaretim.

    temenni mi kabul eyler umarım.

    bu yazının devamı zblog sayfalarında olacak.
    6 ...
  3. 10.
  4. eskilerden konuştuğum * sohbeti pek bi tatlı olan yazar.*
    2 ...
  5. 9.
  6. megaloman inek sahibi sütçünün bilinmeyen entellektüel esrarı = missbee*
    2 ...
  7. 8.
  8. her söz söyleyişinde etrafa güllerini düşüren insan.

    hani kuşlar kaldıracak
    yangınlar üfürecekti yel
    uykusuzluklar büyüyecekti hani

    nerde büyük ağartı
    nerde yel

    bir söz söyle içinden
    durma! bir gül daha düşür
    karanlığa
    3 ...
  9. 7.
  10. serbest cagrısımı pek de guzel olmayan yazar *.
    1 ...
  11. 6.
  12. yabancı değil bu. bizim fludew. * nickini değiştirmiş ve sözlükte kendisi için yeni bir sayfa açmıştır. onu güzel entryleri ile tekrar aramızda görmekten mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.
    1 ...
  13. 5.
  14. bi yerlerden gözümün ısırdığıdır, aynı şehrin griliğini yeknesak yudumladığımdır, hukukumu birkaç farklı zeminde sürdürdüğümdür,güzel yazılarını harflere bölerek, hecelercesine okuduğumdur...ayrıca, başarılardır !

    içten içe kavimlerin göçünü başlattığında, ipek yolundan geçerse bana rastlayacak insandır.
    takipteydik, takipteyiz hala...
    3 ...
  15. 4.
  16. ya benim bu isimde bir silgim vardı küçükken böyle her renginden aklıma geldi nostaljik oldum bak şimdi.
    1 ...
  17. 3.
  18. ankara nın bağrından kopmus sözlükte kendini bulmuş yazarcık.
    0 ...
  19. 2.
  20. 1.
  21. miss kelimesinden bayan olduğunu tahmin ettiğim
    bee den ise betül diye tahmin ettiğim yazar. hoşgelmiş sefa gelmiş.
    *
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük