yayınını özlediğim yazar balısı. sessizce ve saatlerce beni dinlendiren yorumlarını, hiç duymadığım şiirleri bana fısıldamasını, gözlerine bakıpta dinlemek istediğim, mükemmel bir olgunluğa sahip gülüsü.
hani bir tas tarhana corbasi icersiniz; soguk kis günlerinde, disaridan geldikten sonra.
derin bir nefes alinir ve gözler kapatilir hani.
"misss gibi olmus beeee" dersiniz, corbanin tadini alinca.
bir arabanın dikiz aynasının olmasının o arabanın geri gitmek zorunda olduğu anlamına gelmediğini herkes bilir.
dikiz aynası geriye bakmak içindir.geriyi anlayan ileriyi görür.ileriyi gören geriden emindir.
bir arabanın geri vitesinin olması ileriye doğru gitmesinin bir engelle karşılaştığı anlamına gelmediğini söylemek bile istemiyorum zira 4 ten 2 çıkınca sonuncun 5 olduğunu iddia edecek biri değilim.
geriyle ileri,geçmişle gelecek arasında köprü kurmak klasiğini niye yazıyorum ben banel miyim?
arabanın geçmişi iki tekerden ibaret değil mi zaten.2 teker daha eklemesi geçmişine mi ihanettir yoksa anın gereksinimine verdiği cevap mıdır?
bir gün zaman donarsa soğukta keramet arama
keramet donarsa bir gün
bir güne zaman tanıma.
..
ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün
ayrılıktan kaçılmıyor
hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
ömür imtihanla geçiyor
ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir
..
şarkımızla baslamak istedim bu yazıya. görünce bi nebze tebessüm edersin belki diye. sevdiklerini teselli ederken içinde kopan fırtınaları unutup, onların dertlerini kendi sorunuymuş gibi anlayan, dinleyen kaç kişi vardır su hayatta? sen o azınlıktansın güzel yüreklim. seni üzgün görünce içim acıyor, haketmiyorsun hüznü. iyi değilim lafı sana gitmiyor, ne bileyim iğreti duruyor o şen kahkahaların aklıma geldikce. sen cok güçlüsün bitanem, üstesinden gelirsin her şeyin. eminim ki mutluluk sana cok yakısacak.
..
ne geçmiş tükendi ne yarınlar
hayat yeniler bizleri
geçse de yolumuz bozkırlardan
denizlere çıkar sokaklar
..
guzel bir sey. sizi hayatinda bir kere bile gormemis olmasina ragmen hal hatir sormayi eksik etmeyen, dualari ile yaninizda olan birinin varligini bilmek, guzel bir sey.*
konuşmalarıyla gözlerimi dolduran, beni gerçekten duygulandıran nadir kişilerden biri; hayattaki her şeyin ama her şeyin en güzelini, en iyisini hak eden canım.
bir yıldız kayınca dilek tutulur ya, hah işte tüm o yıldızların yerlerine itinayla yenilerini yerleştiren parıltı perisidir...kısacası tüm yeni dileklerin yol açıcısıdır.
pek şeker bi yazar tarafından kafada bir abla tipine oturtulup *, daha sonra da kendisine iç dökülmek suretiyle bu abla tipine zorla uymak zorunda bırakılmıştır. olay bir komplodan ibarettir. yoksa öyle herkesi dinlemez teselli de etmez.
tanım: çok meşgul bir yazar. ***
kendisini bugün farkettiğim yazar. ataturk u mu kurtarirsin hz muhammed i mi başlığında görebildiğim en akıllı başlı entrynin de sahibi hemşeri yazar imiş. ne diyelim, gelsin bakalım devamı.
yaklaşık 4 yıl önce, yine bir sözlük aracılığı ile tanıştığım yazar. yaklaşık 2 sene görüşmeme rağmen, daha dünmüş gibi muhabete devam ettiğim kişi. anlatım tarzını kıskandığım 3-5 yazardan biri. yağ çekmek gibi bir tanımlamayı kendime layık bulduğum yegane kişi. polemik yaratmadan, konular hakkında kendi yorumunu yazıp, saygı kelimesinin manasını bilerek entry girmeye devam eden yüce şahsiyet. girmek istemediği konularda cevap bile vermez. kötü yanı yok mudur? elbet vardır. örneğin birçok konuda dile getirmesi gereken düşüncelerini içine atıp saklar. daha çok entry, daha çok yorum ile sözlüğe olan katkısını arttırması gerekmektedir. elbette ki demek istediğimiz, hiçbir entryi okumadan sadece yorum yapanlardan olsun, demek değildir. ne demek istediğimi kendisi de çok iyi bilmektedir. severek okumaya devam ettiklerimizden.
simdi ben öksüz bir kitabeyim bir mezarin basinda
bana çarpip geçiyor günün kambur kuslari
ugulduyor kalbim, nasil da ugulduyor sanki bir ari kovani
ve dilsiz bir alfabe yürüyor dudaklarima
dilsiz bir alfabe, ilk harfi biçak olan
bir deniz düsün yükseliyor durmadan.
simdi ben öksüz bir hitabeyim bir mezarin basinda
beni hatirla kalbim o günlerin hatrina
hatirla ki o mavi yatagin bos kalmasin
çünkü tirpanla everirler bir basagin boynunu
utanilacak bir seydir dört ablayla büyümek
iyi bilir çocuklar bu tufanin sonunu
hatirla ki o baykus ardindan aglamasin
simdi ben öksüz bir kitabeyim bir mezarin basinda
bana yalan söylendi vahsi atlar yok burda
ve gelisi güzeldi nesenin gidisini hiç görmedim
kasvet mi orasi benim bahçem o çitleri ben çektim
çünkü yagmur korkutur bir dagi ancak
yasamak mi yazik ki ben beceremedim.
tanım: şimdi ben bu şiiri buraya niye yazdım diye serzensem, yazdım işte bana mı soracaktım bi de tarzında bir cevap vermesi muhtemel beceriksiz.
gecenin bir yarısı beni dinleyen, her zaman yanımda olan, aklıyla - mantığıyla - o güzel yüreğiyle desteğini esirgemeyen, çok sevdiğim yazar. tanıdığım için şanslı olduğum, üzülmesine dayanamadığım can parçası. mutluluğu en çok hakedenlerden.
"entry yazasım geldi." yazarıdır. yazmak için geç olmuş olabilir ama, geç olsun güç olmasın, diğ mi...* bi tanedir, pırlanta gibi kalbi vardır, melektir, her şeyin en iyisine layık olandır. öyle işte.
vincent ewing takma adıyla genç kızlar isimli romanı yazan nihal yeğinobalı'nın hikayesindeki başrollerden birisi olan beatrice'e arkadaşları tarafından takılan lakap.