böyledir sözleri ankara misketin .. amma velakin bir hikayesi vardır ki içleri burar.. bakmayın bize mal edilen kısımlarına .. hani düğünlerin, eğlencelerin oynanmazsa oynanan parçası olmasına .. esasında ağıttır.. şöyleki:
misket ergenlik çağında bir kızdır .. yavuklusu vardır, kara mı kara yağızmı yağız .. ve bunların seviyeli bir ilişkisi vardır; pek basına falan çıkmaz, röportaj vermezler .. bundan dolayı angara civarlarında misket kızımızın köyüne yakın bir köyün ağası, miskete talip olur ( misket bu arada cindy crawford edasındadır .adrian limaya kapak olsun bu arada bu ) babacığı misketin koca ağayı kıramaz ve "kısmetse lan " der .. tabii misket ile yağız deli kanlı seviyeli bir şekilde görüştüklerinde ağzından çıkarır baklayı .. dramatize edersek olay şöyle vuku bulur .. y : yağız delikanlı .. m : misket
y: nen var misketim
m: bababm beni ağaya veriyor ..
y: hassiktir
m: valla lan ..
y: nasıl yani bu devirde kız istemek, ve mal gibi satmak .. aaa çok geri kafalıca .. oysaki bakmak lazım küresel bilgiye, enformasyona .. nerde görülmüş canım bir kızın mal gibi birine satılması ..
m: ama aşkım biliyorun .. bizim kendimize ait kanunlarımız var .. dogmalar ile yaşıyoruz .. ataerkil toplumlarda ki süregelen değişken olmayan şeylerden biridir bu .. saygı duy
y: ben ağa ile konuşacam .. vurmaksa vurmak.. almaksa almak .. yok öyle ..ağanın bokun üstüne bok olmazsa, yağızın siktiği karının üstüne sik olmaz ..
böyle gelişmiş olay ..neyse sözün hası .. oğlan ağanın karşısına çıkmak için yola düşerken miskette onu beklemek için elma ağacının dibine ilişmiş * yağız oğlan durmuş ağanın karşısına ve kükremiş ..
"sen benim yavuklumu istemişsin, önce canımı, dow jhonsta ki hisselerimi alman, üzerinde spekülatif oyunlar oynaman lazım .. yok öyle hemen miskete konmak .. hem daha zehirede * girecen oğluuuummm" demiş ..
ağada " lan amına koyuyum yaa ben de o yetenek yok maruk .. sen bence misketi al ama benim başa *dokunma .. al lan senin olsun miskette, misketlerde.. lan, tamam lan düğününüzde benden " demiş .. bunlar bir sevinç ve huşu içinden köye ağır ağır ilerlerken misketin çephesine bir dönelim .. söz sende hayrettin..
"ankara yakınlarında soğukve kasvetli bir rüzgar esmekte batucan, ve bu soğuk rüzgar şimdilerde yerini yersiz ama doğal bir endişeye bırakmakta .. misket sakindi gün boyu ama zamaman daraldıkça elma ağacına tekme atmak gibi gereksiz sertlikler gösterdi .. şimdi misket elma ağacının bir dalında kaderinin çizeceği yola bakıyor .. zg tv ben hayrettin sendeyiz batucan "
sıcak gelişmeler olduğunda yeniden sana dçneceğiz hayrettin .. evet hala kortej ilerliyor .. ve ağa önde yağız delikanlı ikinci kulvarda bir adam boyu geride, üçüncü kulvardan ağaoğlu atak yapıyor , ama ağa hemen cevap veriyor " geç lan arkaya" diyor .tepeyi aşmak üzereler ve hayrettinden sıcak bir gelişme geliyor , hayrettine bağlanıyoruz ..
" vallahi batucan ne diyeyim bilmiyorum .. misket ağaçtan düştü .. düştüğünün hemen peşi sıra ağa tepeden gözüktü .. misketin hayata gözlerini yumduğu söylentiler arasında .. yayına bağlanan barack obamanın dediği gibi söylentilere kulak asmayalım .. ama bu karı ölmüş amına koyuyum ne söylentisi direk ölmüş .. zanımca yorumlamak gerekirse, bu abla yağızın vuruşmak için gittiğini biliyordu .. ve ağayı tepede ilk görünce tansiyonu düştü ve ağaçtan salak gibi yuvarlandı .. yani talihsiz bir olay .. "
yaazarın notu : her yerde bu parça, bu ağıt oyun havası olarak çalınıyorsa , benim burda bu ironiyi yapmam olasıdır ve türkiyede yaşadığımızın gerçeğidir .. kimse alınmasın .. kaderine sıçayım önce yağız delikanlının, sonra misketin ..
evde canı sıkılan küçük erkek kardeşi olan ablalar için bazen kabus olabilecek yuvarlak,sevimli, şeker gibimsi camdan oyuncaklardır. bilye de denilir.
itiraf ediyorum zorla oynadığım zamanlarda bile eğlendiğim olmuştu. *
misket bir kedi adıymış ve ankara'nın yeni simgesiymiş. melih gökçeğin icadı olan bir takım kedi maketleri şehrin çeşitli yerlerine kondu bile. ama ne kedi ha! kediden başka her şeye benzeyen ucubeler... ucube karşıtı başbakana duyurulur.
Misket, ufacık tefecik bir elma türü... Huriye de Ganizadeler'in ufakcık tefecik şipşirin kızlarının adı. Huriye, sık sık evlerinin önündeki elma ağacına tırmanır, yolu gözler; sebep, Osman Efe...
Ankara'nın sayılı efelerinden Osman, genç, yakışıklı, geniş omuzlu,burma bıyıklı... Huriye'nin gönlü bu Osman Efe'de. Osman Efe, evin önünden geçiyor; Huriye atlıyor bahçeye, tırmanıyor misket ağacına. ikisinin de yüreğinden ılık bir şeyler akıyor. Osman Efe, Huriye'yi adıyla çağırmıyor hiç, ''misket'' diyor Huriye'ye.
Yörenin ünlü ağalarından Kır Ağa, bir gün Huriye'yi su doldururken görüyor çeşme başında. Aradan bir hafta geçmeden Kır Ağa, Huriye'yi istetiyor. Babası, ''Kır Ağa, yiğit insandır, malı mülkü yerindedir'' diyerek Huriye'yi vermek ister. Annesi, Huriye'nin ağzını arar, fakat Huriye ''ölsem Kır Ağa'ya varmam'' cevabını verir.
Huriye, akşamı zor eder. Bahçeye çıkıp, Osman Efe'nin yolunu gözler. Uzaktan atını görünce, tırmanıp çıkar elma ağacına. Durumu bildirir Osman Efe'ye. Osman Efe, çılgına döner. Kır Ağa'ya haber gönderir, ''Kendini sever, sayarım. Yiğit kişi bellerim. Yolumdan çekilsin. Sonu iyi olmaz'' der. Haberi Osman Efe'den Kır Ağa'ya götürenler, bire bin katarak anlatırlar ''Osman diyor ki, Kır Ağa kim oluyor da benim yavuklumu alacak. Leşini sararım'' diye...
Kır Ağa, ''Demek dünkü çocuk bize meydan okuyor. Kendine güveniyorsa karşıma çıksın'' diye Osman Efe'ye haber gönderir. Tabii haberi götürenler Osman Efe'ye de bire bin katarak anlatıyorlar. Osman Efe Kır Ağa'ya, Kır Ağa Osman Efe'ye kinlenir. Sonunda kıran kırana kavga etmeye, sağ kalanın Huriye'yi yani Misket'i almasına karar veriyorlar.
Belirlenen gün ve yerde karşılaşıyorlar. Bıçaklar çekiliyor. Huriye ise durumu merakla bekliyor. Çıkmış elma ağacı üstüne, yoları gözlüyor. Bir yandan da Osman Efe için dua ediyor. Osman Efe ise Kır Ağa karşısında aslanlar gibi dövüşüyor. Kır Ağa birden duruyor. ''Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide, ben kıyamam. Koç olacak kuzuya bıçak çekemem. Vur bıçağını bağrıma. Misket senin olsun'' diyor. Osman Efe önce şaşırıyor, sonra oda bıçağını yere atıyor ve koşup ellerine sarılıyor Kır Ağa'nın.
Kadın-kız da yollara dökülmüş uzaktan görünen kalabalığı bekliyor. Misket ise çıktığı elma ağacında duramıyor heyecandan. Daldan dala geçip, gelenleri seçmeye çalışıyor. Derken kalabalık yaklaşır, önde Kır Ağa, arkasında kalabalık. Gözleri Osman'ın arıyor, göremiyor. Birden başı dönüyor, gözleri kararıyor, tepe üstü ağaçtan aşağı düşerek cansız yere yığılıyor.
Çok geçmeden kalabalık elma ağacına ulaşınca, bir feryattır kopuyor. Osman Efe, sığmıyor oralara. Kadınlar kızlar perişan. Misket kızın yani Huriye'nin hikayesi dilden dile dolaşıp türkü oluyor.
Şarkı Sözleri
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi
Elin oğlu değil mi
Sevdi de kaçıverdi
A benim aslan yarim
Duvara yaslan yarim
Duvar cefa götürmez
Sineme yaslan yarim
Güvercinim uyur mu
Çağırsam uyanır mı
Yar orada ben burda
Buna can dayanır mı
A benim hacı yarim
Başımın tacı yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı yarim
Caminin müezzini yok
içinin düzeni yok
Çok memleketler gezdim
Misget'ten güzeli yok
Daracık daracık sokaklar
Misget şeker topaklar
Pul pul olsun dökülsün
Seni öpen dudaklar
duz ve sıkışmıs toprağa bir cizgi cizilirdi. yaklasik 20 metre uzagina da 10-15 cm derinliginde ve yine ayni çaplarda minik bir kuyu kazilirdi. sonra tek atisla o kuyuya sokmaya calisirdik. kuyuya sokan diger sokamayanlarinkini falan vururdu. karış alirdik. bu kadar animsiyorum. simdi olsa oynarim. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1919057/+
Adına "izmir" dediğimiz oyunda Yaklaşık 15 metreden yerde dizili misketleri vurduğum günü ve anı hiç unutmuyorum. Abimin poşet poşet kazandığı misketleri de.