nobel alasica diyecegim asagilama iliskilerinin doruk noktasi olur mu diye teredutteyim. ne diyelim? cok satsin, cok para kazansin mi diyelim? yok oyle denmiyordu, ben karistirdim yine. kitabi korsan olsun herkes okusun. deger cokecek yakinda nasilsa, para pul, hayat da bayram olacak.
Kitabın ismi "aşağılama" ile başlamaktadır. Ancak çoğu defa karıştırıldığı için, ya yayınevi ya da kitap yurdu ilanı verirken "aşağılanma" olarak yazmış. Siteye bilgilendirme maili atılmıştır.
Neyse acemilik arkasında sığınmadan, kitabın ilk anda görünür kısımlarındaki hataların, içeriği için ön yargı oluşturmamasını ummaktan başka çare yok.
Ha "ummak" demişken, umut da aşağılama ilişkileri ürünüdür. Bunu da yazdım. *
Bu arada o ceset meset diyen, evet sen, sen kitabı okumadın mı, "ölüm aşağılama ilişkilerinin doruk biçimidir", demişim. Git şurda tek ayak üstünde bekle. Aha yine aşağılama ilişkisi.
Zihinsel gelişim olarak kendini birden fazla kere ispatlamış yazardır. belki habitat olarak onla yaşamak zor olabilirdi ama düşününce; "aptal bir dostum olacağına, akıllı bir düşmanı yeğlerim" cümlesi aklına gelir anlayananın. 80'lerde yaşıyor olsaydık, asla tanıyamayacağım, belki de birbirimizi vurabileceğimiz iki ayrı dünyanın insanları da olsak, bu adam lakırdı ile dolu değildir. bu adam her neye sahipse bunu zekasıyla haketmiştir. onunla tartışmadan önce, onun yarısı kadar bilgiyle donanın. ancak o zaman belki dişinin kovuğuna dolarsınız.
2 dakika da beni kendisine hayran bırakmış hatta beni durmur etmiş yazardır. yahu bir insan herşeyi mi bilir de ukalalık yapmadan bu kadar güzel anlatır.
(bkz: #2663396) nolu entry ile şahsımı ezmiş kişidir. o entrydeki kariyer ile şu entry'deki uğraş arasında ışık yıllları kadar mesafe var. (bkz: #2663505) koşmaya başladım. bakalım ömür yetecek mi? *
uludag sozluk hukuk kurulu nun istifa etmesi dolayısı ile sözlükten ayrılışını sağlayan söylemlerin ortadan kalkması üzerine yeniden yazarlığı dönen kişidir.
Öncelikle belirtmem gerekir ki, itirazıma karşılık beklediğim asla kurulun istifası değildir. Sadece kurulun yazarlarından ciddi ciddi otosansürü talep etmesine karşı bir protestodur.
Gösterdiğim tepkide hassasiyetlerini göstererek bana ilgi ve desteklerini sunan herkese teşekkürler.
Gider ayak enemyof'un ahmet arif'in dizleri ile duygusallaşan ve son bir kaç açıklama yapma ihtiyacı hisseden yazardır
"Sözlüğün hukuk kurulu" başlıklı entry'de okuduklarımdan sonra sözlükten ayrılmaya doğru gelişen tepkimi biraz daha açmam gerekiyor.
Ben kendimi sadece sözlükte ifade etmiyorum. Sözlükten daha açık kanallarda (resmi ve resimli nüfus cüzdanında bulunan isimimle) yazıyorum, çiziyorum ve de düşünüyorum. Bu açık kanallar içinde günlük bir gazete (ayda 2-3 arası yazım yayınlanıyor), internette bir haber sitesi (mümkün olan her fırsatta yazıyorum), şubat ayında çıkacak bir kitap, yazılması planan 2-3 kitap vb.
Bu açık alanlarda burada yazdıklarımdan daha farklı şeyler yazmıyorum. Ve yazılaların çoğuda bu ülkenin devleti için muhalif düşüncelerdir. Muhalif olmanın bedelinin ülkemizde ne kadar zor olduğu sanırım herkesçe malumdur. Muhalif olarak başıma gelebileceklerden korkuyor muyum. Hem de nasıl? En başta insanım. Hiçkimse durduk yere sıkıntı çekmek istemez. Hele bu ülkede. Korkuyorum ama bu korkularımdan kurtulmanın da malesef başka yolunuhayatım boyunca göremedim. Devletim kusura bakmasın korkumu giderecek bu yaşıma kadar hemen hiç birşey sunamadı.
Ben ve benim gibileri korkuttu, kendisine ful destek çekenlere ise bağışlayıcılığı her zaman ihsan etti. Onun yaptığı her şeye koşulsuz destek verenlere ya da başını çevirenlere verdiği ihsan benden uzak dursun.
sözlük(ler) kişisel olarak benim ifade alanlarım olmadığı için, hukuk kurulu başlığındaki 301 gibi bir dert benim her zaten yakamda olabilecek bir derttir.
O başlıkta yazılanlara itirazım ise sözlüğün peşinen yazarı yanında yer almayacağını ifade etmesidir. Bir yazar nasıl sözlük formatına uygun yazmadığında yazıları siliniyorsa ve silinen yazılara gerekçe sunuluyorsa, yasalara karşı bir yazı girildiğinden yazarı uyarmak ya da gerekirse yazılarını silmek yerine, şikayet olursa teslim edilir, anlayışı, nereden bakılırsa bakılsın otosansürdemektir.
işte benim karşı çıktığım şey otosansürün dayatılmasıdır. Yoksa ne sözlüğü ne de kendimi durduk yere yasadışı ilan edebilecek entrylerde ısracı olamak ya da "sözlük bana hiç bir koşulda karışamaz" demektir. Sözlük bana hiçbir şekilde karışamaz demek de yazarın ya da yazarların karşısındaki tahakküm altına alması demektir ki buda yanlıştır.
Kısacası ifade özgürlüğü anlamında sözlüğün himayesine sığınma gibi bir ihtiyacım ne dün ne de bugün oldu. Tepkim ifade özgürlüğü konusunda sözlüğün en baştan tavrını devletin sınırları içine hapsetme girişimidir. Devletin her yaptığının doğru olup olmadığını tartışmıyorum bile.
Bu sebeplerden dolayı, sözlüğün devletimizin çook uzun süredir ( en az 27 yıllık) yasakçı anlayışına karşı yazarlarına önerdiği "otosansürü" protesto etmek adına ayrılıyorum.
Tek kişilik gibi gözüken bu tepkinin ukalalık gibi algılanması hem normaldir hem de pek de umrumda değildir. Sorun kişisel olarak gösterdiğim tepki konusunda rahat olup olmamamdır. Bu nedenle de kimseye beni takip edin, demek gibi bi terbiyesilik yapacak değilim. En azından bu alan böyle bir çağrı alanı değildir.
not: entyr'nin kişisel ifadeler içermesi yanında kişiselliği, bir durumu anlatmak için kullanılmasının, moderatörler tarafından kişisel bulunarak silinmemesini umuyorum.
uludağ sözlük hukuk kurulu açıklanmasında sözlüğün hukuki kurumunu anlatma amacı yanında yazarlarının örtük olarak gerekirse ifadelernden dolayı savunulmayacağının açıklanması üzerine (#2627726), sözlükten an itibari ile ayrılma kararı almış yazardır.
Kısa bir süre gelmesi oalsı mesajlar için kalacak, zamanı geldiğinde de üyeliğinin silinmesini talep edecektir.
"hukuk kurulu" maddesinde 301 vb. insanlık dışı bir yasanın uygulanmasında yazarını değil devletini koruyacağı açıklamasına ve Düşünce ifadesi ile pornografinin aynı kefeye sokulabileceği internet yasasına yönelik bir tepkidir de aynı zamanda.
Ne zaman ki bir platform varlığını oluşturan bireyleri, yazarları korumayı öncelikli amaç edinir o zaman genel anlamda bu ülkede demokrasi için ciddi bir adım atılmış olur.