ben fizikten pek anlamam ilgi alanım kimya...
o yüzden su ıslak mı kuru mu bilemiyorum.
yanlız su betonu oluşturmak için reaksiyonu başlatıcı bir madde. önemli yani.
hayatıda başlatır kendileri ve hayattan daha önemli şu dünyada hiç birşey olmadığını kabul edersek ıslakmış kuruymuş pek de önemli değil.
insan yaş tahtaya basmasın hep kuru yerde yatsın güzel bir hayat yaşasın...
güvercinini düz ovada avlayıp kanadını kanadını kırdıkları yazar. o yüzden gelmemiş mesıcları.
geç olsun güç olmasın mishel yivrumm.
ayrıca tavsiyene uyup firefox'u da tek celsede boşadım, chrome'la artık ciddi düşünüyoruz, teşekkürler.
Üşenmeden hangi program ile belgeseller kanallarını izleyebileceğimi (ücretsiz ) özel mesaj olarak bildirmiş.
Ulu kişi. Karımı, erkek mi önemi yok önemli olan insanlık.
Sanki beyaz bir kağıda çizilmiş resmimizin üzerine sürekli ince şeffaf bir kağıtla bir yenisi konuluyor, her ince yaprakta belki küçük bir çizgi, belli belirsiz bir kıvrım var ama öylesine yavaş yavaş değişiyor ki, yılların geçtiğini, o yüzün değiştiğini fark edemiyor insan. Böylesine kalın bir deste gibi duran bu resmi şimdi sayfa sayfa soyup ilk yüze geri dönmeyi deniyorum.
hani yeni bir defter alırsın ya, hani ilk sayfasına güzel yazmaya çalışırsın ya, cetvelle kırmızı çizgi çekip, ataçlarla yanlarını tutturursun ya, sabırla, itinayla özen gösterirsin ya hani.. katlanmasın, kırışmasın diye elinden geleni yaparsın...
he işte, sonra o ilk sayfa biter ve buruk bir şekilde arka sayfaya geçersin.. defterin ortalarına gelince de iyice kötüleşir yazın. o düzen, o özen kalmaz artık.. aşkta böyle bir şeydir işte.. aşıkken söylediğin o güzel laflar, o güzel iltifatlar zamanla yerini kötü sözlere, kötü küfürlere bırakır. tıpkı arka sayfaya geçince yazının kötüleştiği gibi... saygı kalmaz çünkü ... heves azalır, ilgi ve sevgi biter... kalp gibi o ataçta düşer kıyıdan. usul usul sessiz sedasız...
hep aynı özenle yazsak keşke.
tıpkı ilk sayfadaki sevinçle.
fırlatıp atmasak köşeye
değer versek o kalbe,
o deftere...