diziye dün başladım bugünde bitti. gayet izlenebilecek bir dizi. hatta direk izlenilmesi gerekir. dizide bazı yerler oldu ki oralarda gülmekten ciddi anlamda ölüyordum. bu arada dizinin müzikleri cidden çok güzel. yeri geliyo indie koyuyolar yeri geliyo dubstep duyuyosunuz. ingilizler cidden müzikten anlıyor diyesiniz geliyo.
--spoiler--
1x2 de nathan rose'la sevişirken rose'un tekrar yaşlı haline döndükten sonra, "i'm comiiiing" diye bağarışı paha biçilemez. yani gülüyorum ama rüyama giricek sahne. yine de izliyorum öyle efsane.
genel olarak kelly'nin konuşması zaten komik. "am fokin lov yaa" aynen bu şekil. duymanız lazım.
bide bazen çok sikko ama komik güçlerle karşılaşabiliyorsunuz. azdırma, süt ürünlerini kontrol etme gibi. o komik özelliklerle ciddi işler yapılmaya başlanıyo sizde kaptırıyorsunuz. sonradan olayı nüksedince bi gülümseme oluşuyo.
alisha simon'a dokunur. simon: i wanna piss on your tits diyerek saldırır hatuna. sadece epik bir sahne.
--spoiler--
3. sezon çekimlerine başladığını duyunca mutlu eden, fakat dizide ki nathan karakterini canlandıran robert sheehan'ın olmayacağını görünce üzen dizidir. zaten dizinin kendiside bu türlü zıtlıklar bütünüdür.*
şansa sohbet ettiğim bi insanın kolunda dövmesi olan grup. neden yaptırdığını sorduğumda ise ismi güzel demişti. die die my darling diye bir şarkıları vardırki baya güzeldir.
heroes'dan daha iyi, anlatmak istediğini "gençlere yönelik" olmasından dolayı daha etkili bir şekilde verebilen ingiliz yapımı dizidir.
bırakın amerikan yapımları ingilizler aslında bu işte çok daha iyi. tek eksikleri görsellikte biraz geri olmaları onun dışında doğallık ve etkileyicilikte abd'ye 10 basıyorlar. sezonların 3-6 bölüm olup kasmaması da cabası. (daha uzun olsa yine izleriz o ayrı konu)
diziye gelirsek; kahramanlık dizileri hayranı olarak daha önce nasıl keşfetmediğime bir türlü anlam veremediğim dizidir.
bi kere karakterler hem çok klişe hem çok orjinal. (tamam garip bi tanım oldu ama öyle)
ingiliz ingilizcesinin dayanılmaz çekiciliği ise beni benden alıyor valla. özellikle kelly'nin konuşması, süper lan *
ayrıca müzikleriyle de garip bi şekilde uyum içinde.
1. sezon finali çok iyiydi mesela, hem de her anlamda, hele nathan'ın çatıdaki konuşması işte içimizden geçenler bunlar dedirtiyor insana...
son olarak: bekle beni ikinci sezon.
3. sezonuyla kasım 2011'de devam edecek dizi. neden bu kadar uzun bir ara verilmiş anlamış değilim. hele 2. sezon 7. bölümünü 1.2 milyon kişi izlemişken.
şuana kadar oynamış iki sezonu, konusu ile olmasa da verdiği zevk bakımından aşmıştır. ağır ingiliz aksanı başlarda biraz batsa da yapılan espriler amerikan dizilerine göre daha anlaşılır ve komiktir*, genellikle kendi kıçlarını düşünen karakterler ve bütün dünyanın konusu olmayan olaylar diziye gerçekçilik katmıştır. olayların geçtiği şehirden bozma ölü kasabayı saymazsak güzel dizidir.
ağır ingiliz aksanına kulağınızı alıştırabilirseniz tadından yenmeyen dizidir. geyiktir, güldürür. biraz da fantastik öğeler. oh mis. ayrıca robert sheehan gibi inanılmaz bir yeteneği de barındırmaktadır.