sizi :''sanırım bir daha buraya gelmesem iyi olacak.'' cümlesiyle başbaşa bırakan eylemdir.ev sahibinin yüzünüze ''önemli değil'' derken içinden size küfür ettiğini hissettirir.
misafirlikten dönüleceği sırada, herkes ayaklanmış vedalaşmaktayken karizmatik bir voleyle, alınacağı zaman uğruna binbir kavga edilmiş vazoyu devirmek kadar rezil etmeyen durumdur. beterin beteri var yani. kendimden biliyorum, yapmıştım ben bunu. ne bileyim; misafirliğe gittiğim yerdeki bilgisayar da çöktü, ama elbet bir bahaneye sığınabiliyorsun biraz cin fikirli olduktan sonra.
babanın üzerinden kafaya yükselip vazo indir, neyin bahanesini düşüneceksin güntekin?
anneyle gidilen bir akşam ziyareti sırasında, büyüklerin yanında oturmaktan sıkılmışsınızdır. ev sahibi "gel bak benim oğlumun oyuncakları hala duruyor, attırmadı hala kıyamıyor" diyerek sizi peşine takar. muhtemelen kanepe altı veya dolapta saklanan eski oyuncakları görürsünüz, dibiniz düşer tabi. bir süre sonra bu oyuncaklar sizi kesmemeye başlar, odada yeni arayışlar içine girersiniz. Etrafa bakınırken dolabın üstünde durmakta olan parlak kırmızı renkte koskocaman bir araba çarpar gözünüze. Kanepenin kenarlarına basarak yetişmeye çalışırsınız dolabın üstüne, ne olursa da o anda olur zaten. çığlığınız, arabanın yere düştüğü an çıkardığı parçalanış sesine karışır. anne ve ev sahibi koşarak gelir tabii, anne bağırır, ev sahibi ise "kızma annesi bak ne kadar üzülmüş zaten" gibilerinden bişeyler söyler. Siz utancınızdan yerin dibine geçmişsinizdir, eve dönünce de anneden zılgıtı yersiniz zaten.
misafirliğe gidilen evde de her şeyin bozulmak için adeta can atması, dokunulduğu an elde kalıvermesi olgusu karşısında, çok da suçluluk duyulmaması gereken kabahat...
eve yeni alınan saatli radyolu o zamanlar görmeye alışık olunmayan gelecekten geldiği iddia edilen cihazı kurcalamak ve bozmak. sonucunda cihazın gerekli ayarları yapılana kadar tuvalette kalmak. heh tamam oldu işte bozulmamış sesiyle beraber ortama tekrar dahil olmak.