inisiyatif almak, kendi başına karar verebilmek gibi alternatifler bırakmayarak çocuk yetiştiren ve aradan yıllar geçtikçe ben nerede yanlış yaptım diye kafa yoran anne, tabii bu annelerin yemedim yedirdim, içmedim içirdim diyen ve bir hatası olmadığını zanneden versiyonları da mevcut.
şimdi biz misafirliğe gideriz, teyzemiz sorduğunda ne içersin evladım diye, annemiz der ya o bi şey içmez diye. şimdi bir de olaya şu açıdan bakalım:
bize misafirliğe gelirler, gelenlerin bir de biz yaşlarda çocuğu vardır. annemiz sorar, ne yersin/içersin evladım diye. teyzemiz der ki o bi şey yemez/içmez teyzesi. peki annemiz ne der?? buyrun;
+ sen ne kariışıyorsun canım, aaaa bırak çocuğu ne isterse yer, içer. (çocuğa dönerek) sen boş ver anneni söyle bakalım ne istiyorsun?
küçükken annesiyle birlikte misafirliğe giderken evden çıkmadan gittiğin yerde bir şey isteme diye tembihlenen çocuğun büyüyüp kendisi anne olduğunda bilinçaltından gelen dürtülerle kendi çocuğu adına bu cümleyi söyleyen kadın.
neden anne hee neden , belki dolapta nar suyu , komposto var , belki kadın bana türk kahvesi yapıcak anne neden ama anne neden
niye evde birşey içmeyince kızıyosunda misafirlikteyken laf ediyosun anne , dediğim en çok görülen olaylardan biridir.
he birde , akşam yatağına işersin diyip rezil edilmekte cabasıdır.
çocuğunu çekingen yetiştirdiği için hiç bir ortamda kendini ifade edememesine neden olan annedir.
çocuk ergenlik dönemine girince, sanki babasından 3 lü koltuk için kombine bilet almış gibi evi beklemesine laf söylüyorlar. bırak çocuğun dili yok mu yiyip yiyemeyeceğini söyleyebileceği. bu kadar baskı zarar abi.
Bunun başka bir hali de vardır misafirliğe gidilir ailecek tabi pederle yan yana oturursun baba oğul aile resmi vesselam sonra ev sahibi bir tabakta bolca tatlı getirir tamam o kadarını yiyemeyeceksindir ama biriyle paylaşsanda az gelir. Sonra pederden o duymak istemediğin söz "Bu ikimize de yeter aslında" ve birşey de diyemezsin tatlın bittikten sonra da öbür tabaklarda kalan tatlılara bakmakla geçer misafirlik.
çocukluğumdan beri toplu olduğum için annemi getirdiğim moddur. misafirliğe gideriz otururuz. neyse hoşgeldin beş gittin kadın muhabbetleri derken kekler, börekler, kısırlar çıkar meydana. verirler bir tabak ve olaylar gelişir.
-ne içersin yavrum?
-çay alim müzeyyen teyze.
-kaç şeker olsun?
(anne atlar) şekersiz içiyo müzeyyen o.
bu nedir şimdi? ben lafa girmeden şekerden direk uzaklaştırmak işte. sanki 1 tane şekerle topladım mk ben bu kiloları. neyse tabak biter 2. round başlar.
-var mı istediğin birşey tosun? bak canın ne çekiyorsa söyle çok yaptım hepsinden.
( anne yine atlar) yok müzeyyen yemez o daha.
ya kadın bi dur. hay mk böyle işin ya bırak yiyeceksem yiyeyim. toksam zaten yok derim. artık bir yaştan sonra kendi kendime silahlar üretmeye başlamıştım. zorluyorlar insanı çünkü.
-var mı istediğin birşey tosun? bak canın ne çekiyorsa söyle çok yaptım hepsinden.
(anne tam atlayacakken)
-yerim müzeyyen teyze. sen yorulma hatta nerde mutfak ben beğendiklerimden alayım.
-gel yavrum bak bura.
işte bu nedemek. anne yetti lan canıma. gelme peşimden, lafa da girme pokunu yiyim ya. bırak bir iki daha yiyim lan doymadım işte demek. ama annem yemez '' şimdi döker o dur ben koyayım'' diye peşimden gelirdi. bu da onun geliştirdiği füze kalkanı işte.
-ye o börekleri ye kocaman oldu iyice göbeğin.
-ya tamam yea.
-bari şu 3. çaya şeker atma oğlum ya.
-ya anne tabakla atlayacam camdan şimdi bi git içeri.
böyle böyle gitti çocukluk arkadaş. sonra bana niye yalan söylüyorsun, niye gizli iş yapıyorsun. e güzel anacım sen benim ben olmama izin vermiyorsun ki. sokayım şekere ya. bırak beni. neyse lan 16'ım da filan bitti bu davalarda rahatladım. şimdi kendim şekersiz çay içiyorum arada. *